Seçim sandığı Kuzey Londra’ya da kuruluyor… Hadi gözünüz aydın, öyle “kebabı kapatıp nasıl sandığa gideyim” diyen Mehmet abi, “Çocukları kime bırakayım be ya” diyen Ayşe abla, “Bu halimle tuvalete bile gidemiyorum, sandığa nasıl giderim” diyen Mustafa amca gözünüz aydın… Artık güle oynaya demokratik hakkınızı kullanır, vatandaşlığınızın tadını çıkarırsınız…
Yahu şaka yaptım. Ne Kuzey’i? Sandık büyük olasılıkla yine Batı Londra’ya kurulacak. Yahu hemen kızmayın bin yılın başı size şaka yapalım dedik yahu.
Bakın ne anlatacağım size… Demokratik Güç Birliği, Başkonsolosluk’a iki kez e-posta gönderip toplumun yoğun olduğu Kuzey Londra’ya da sandık kurulmasını talep etmiş. Bakmışlar ki yanıt yok, bir heyet toplayıp 4 Mayıs Cuma saat 12’de başkonsolosluğu ziyaret ederek “Kuzey’e de sandık istiyoruz!” demek istemişler.
Başkonsoluk’a telefon edip görüşme talep ettiklerinde “Gelin sizi Başkonsolos ile görüştürelim” denilince 10-12 temsilci atlayıp Knight Bridge’e Başkonsolosluk’a gitmişler. Gitmişler ama Başkonsolos ile görüşememişler. Daha doğrusu Başkonsolosluk’ta beklemişler, beklemişler… Sonra öğle arası olmuş, yine beklemişler, beklemişler… Çalışma saati başlamış, yine beklemişler, beklemişler… Sonunda bir güvenlik görevlisi Başkonsolos’un meşgul olduğunu söyleyip ziyaretçilerin elinden dilekçeyi alıp, göndermiş… Rivayet o ki dilekçenin akıbeti konusunda şimdiye kadar herhangi bir bilgi alınamamış…
Demokratik Güç Birliği deyip geçmeyin topluma hizmet eden 18 dernek ya da çatı örgütünün ortak oluşumu. Nereden baksanız 25 bin üyenin temsilcisi.
Size söz veriyorum, ben büyüyünce eğer bir başkonsolos olursam herkese ama herkese eşit olacağım. Hatta düşüncelerime uymayanları da dinleyeceğim. Çünkü ben herkesin temsilcisi olacağım. “Herkese kapımız açık” dediğimde, gerçekten “herkese” kapım açık olacak. Hele bir dilekçe verilmişse, gereğini hemen yapacak, olumlu olumsuz mutlaka yanıtlayacağım. Söz valla!
Hele bir büyüyeyim ve başkonsolos olayım siz beni görün. Seçim sandığını YSK’nin kurallarına uygun olarak seçmenin yoğun olduğu yerlere kurdurtacağım. “Valla bu işin günahı çok büyük. Mehmet abi, Ayşe abla ve Mustafa amcanın vatandaşlık hakkını nasıl gasp ederim. Üstelik devran döner de on binler dava açarsa ne yaparım?” diye düşüneceğim. Hatta YSK’ya mektup yazıp bu ülkede internetten ya da pullu mektup ile oy kullanıldığını da hatırlatacağım.
Hele bir büyüyeyim de siz beni görün…
Dostlar bu arada Londra’da Emek Barış ve Özgürlük Platformu’nu oluşturan 28 kurum ve kuruluş beyannamesinin ilk maddesine seçim sandığının Kuzey’e de kurulmasına yer verdiği bilgisini de ekleyeyim… Bunun anlamı (geçmiş seçimlere göre) seçmenin 60’ı “Kuzey’e de sandık” istiyor…
***
Bir başka konuya atlarsak, Ankara Anlaşması konusunda da bir iyi bir kötü haber var size. Kötü haber sadece Ankaralılara bu anlaşma uygulanacakmış… Şaka yahu. Böyle saçma şey olur mu? Burası Türkiye mi? Siz de hemen kanıyorsunuz.
Neyse iyi habere gelirsek, bu şaka değil valla. Av. Muhammet Çankıran, “Ankara Anlaşması’nda serbestlik başvurularının (Indefinite Leave to Remain) 5 yıl sonra verileceğine dair ciddi ip uçları gelmeye başladı” dedi.
Son gelişmeleri değerlendiren Av. Çankıran, “Özetle bu başvuru sahiplerine 1+1+2 yerine 1+1+3 vererek 5 yılı tamamladı. Daha da ilginç olanı Home Office’ten gelen mektupta 3 yılı doldurunca serbestlik başvurusu yapabilirsiniz diyor” açıklamasını yaptı.
Kış bitti, önümüz yaz. Ara sıra hava serinlese de 24 Haziran’da tam yazı yaşayacağız. Şaka değil be ya, essah…
