Sattık da kurtulduk mu?

Nihayet satıldı da, kurtulduk!

Yoksa, beş yıldan beri Kanada ve dahi Amerikan gazetelerinde okuyarak, sık sık TV ekranlarında haberini dinleyerek dert etmeye devam edecektik.

Bir milyon Dolar isteniyordu, sudan ucuzdu, ama alıcı çıkmıyordu işte…

Kanada’da İngiliz Kolumbiyası Eyaletinin, Köprülü Nehir Vadisi – Bridge River Valley‘de 22 adet bahçeli, müstakil evden oluşan, içinde her türden belediye hizmeti verecek tesis binalarının da bulunduğu ufak bir kasaba satılıktı. Bundan iyisi can sağlığı!

Kasabaya sahip bulunan aile burayı bir altın madeni şirketinden 1950’ler sonunda satın almıştı, sırf keyif olsun diye…

Kasabayı satın almış zengin Katherine Gutenberg ve kocası Bay Tom, o vakitler, sırf meşgale olsun diye buraya gelir gidermiş.

Evlerde oturan madenci aileler taşınıp gidince, zira altın madeni verimsizlikten kapanmıştı, kasaba ıssız kaldı; hayalet mahallesi oldu…

İn cin top oynamaktaydı!

Ailenin buraya nedense önem vermeyen çocukları, torunları, hasılı genç kuşak kasabayı elden çıkartmaya karar vermişti; malı değil mi, ister satar ister muhafaza eder, haklıdırlar…

Haritalarda adı Bradian olarak geçen metruk, ıssız kasabayı John Lovelace adlı bir meşhur emlakçı satmaya razı oldu.

Beş senedir uğraşıyordu…

Binalar 1930’da yapılmıştı. O zamanın inşaat tekniğiyle yapılan bu evlerde, bugün içinde yaşanması için ya kesenin ağzı açılacak ya da yıkılıp yeniden yapılacaktır. Evlerin çivi tutacak duvarı kalmamıştı, dokunsan yıkılacak durumdadır.

Kasabanın kanalizasyon, su ve elektrik tesisatı kullanılamaz durumdaydı; müşteri bunları da dikkate alacaktı.

Hem, durduk yere kim alsın?

Parasını çarçur etmek isteyen birisine rast gelmek için, körler bedestenine gidip aramaya benzer…

Fakat her malın bir alıcısı vardır, deyişi bir kez daha haklılığını ortaya koymakta gecikmedi.

Beş yıldır meraklısı olup soranlar dışında gerçek alıcısına kavuşmayan Bradian kasabasının yeni sahibi geçen hafta belli oldu; 995 bin Dolar vermeye razı olmuş bir müşteri vardı…

Ayranın olsun içmeye sineği gelir Bağdat’tan, diye söylendiği gibi, bir malın nihayetinde alıcısı çıkıyordu.

Beş bin Dolar indirim yaptıktan sonra, ki bu göstermelik bir şeydi, Çin’in Zhong Ya adlı bir madencilik firması burayı satın aldı.

A-aaa, ne tesadüf ki firma, altın dahil değerli maden işleri de yapıyordu…

Her şeyiyle beraber kasaba satıldı…

Çalışmayan ama ortalıkta görünen yangın muslukları, dağın yamacındaki küçük barajı ve hidroelektrik santrali, çocuk parkı, belediye meydanı, çarşısıyla; her şeyiyle…

Civarda kış turizmi yapılabilecek eğimli dağları, tepeleri, yazın kayık ve kano sefası için birçok doğal gölü, birkaç nehri, ormanı, hasılı Cennet gibi çevresi olan buraya meraklı Çin firması, güyâ demiş ki, ¨Çalışanlarımıza bir tatil köyü düşünüyoruz da, işte onun için kesenin ağzını açtık…¨

Yalanını sevsinler, diye ortaya atılan pek çok oldu, bu açıklamadan sonra…

Kurt masalının ardında, altın madenini toprağından ayırmak için kullanılacak siyanürle doğayı zehirleyip çevre felaketine yol açması beklenen Çinli kapitalist şirketin buraya yatırım yapacağı yolundaki iddialar bulunuyor.

1971’de kapatılmış altın madenini tekrar açmak için elbette Kanada’nın hem Federal hem de İngiliz Kolumbiyası-B.C. Eyalet yasalarına uygunluk gerekiyor, öyle eline kazma kürek alan burada ortalığı deşeleyemez!

Fakat, yani ciddiye alınız diye bir kez daha yazarsak, faaaa-kaaaat, dünyayı çöplüğe çeviren Çin’in pazarlıkta ve rekabette acımasız vahşi-kapitalist firmaları elbette buna dair alınmış bir koku almış olsa gerek, yoksa buraya değil 995 bin Dolar, 95 Cent/kuruş vermezlerdi.

Çinli patron şirketin adamları şu sıralarda kasabanın civarında dolaşıyor, nümûne-örnek toprak alıp laboratuarlara gönderiyor, civarı ölçüp biçiyor; kaldırım teftişine çıkmış mühendis gibiler…

Bize ne, mal onların tapulu malı!

Şimdi, satılan kasabadan kurtulduk diye sevinirken, aldık mı başımıza başka bir dert:

Acaba bu Çinliler burada n’apacak?

Niyetleri nedir?

Gelip, yoksa Maoist bir kasaba mı kuracaklar?

Gerçi meraklısı çoktur bunların, adres defterini karıştırırsanız dünyanın her yerinden bir Maocu çıkar.

Kapitalist felaketi komünist markalı tozbeziyle silkelemeye çalışan akıllı zümredir; yabana atmayınız…

Bütün bu olanlar, bize 19.yüzyıl başlarında Kaliforniya’ya Altına Hücum diye bilinen vahşiliği, altın barbarlığını hatırlatıyor. O vakitler toplu tabancayı beline sokan haydutluğa, kovboyluğa kalkışmıştı. Harıla gürele içinde, Çin’den birçok göçmen altın arayıcısı da geldi, Amerikan topraklarını delik deşik etti. Amerikan topraklarında Çin halkına düşmanlık o vakitten kalmadır.

Fakat şimdi şirketleşme zamanıdır: Tarih tekerrür ederken artık Global-Küresel Şirketleri kullanıyor…

Hemen yüreğimize kahve telvesi gibi kuşku çökertmeyelim, yine de…

Sabah olsun, hayrolsun; bekleyelim, görelim…

__________________

[email protected]

1593600cookie-checkSattık da kurtulduk mu?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.