Sayın Cumhurbaşkanımız, yıllardır sizi kandırıyorlar!

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Selin vurduğu memleketinden Erdoğan’a çağrı var: “Sayın Cumhurbaşkanımız, Senoz Vadisini lütfen bir gezin. İşadamı, siyasetçi ve bürokratların yıllardır sizi kandırdığını göreceksiniz…”
 
Geçtiğimiz ay Rize’de can ve mal kaybına yol açan sel felaketiyle ilgili çarpıcı açıklama. Selin ardından bölgede inceleme yapan Senoz Yöresi Derneği, HES projeleri, taş ve kum ocakları ile yol ve su gibi çeşitli alt yapı tesislerinin bugüne kadar uygulandığı şekliyle devam etmesi durumunda “Cennetten bir köşe olan Senoz vadisi, artık cehennem çukuru olacak demektir” açıklamasında bulundu. Vadideki tahribatı engellemek için ilgili makamları yıllar öncesinden uyardıklarını anımsatan Senoz Yöresi Derneği Başkanı Bahattin Boncukçu, “bizler gerek demokratik haklar çerçevesinde ve gerekse hukuki süreçlerle uyarı görevimizi yaparak duyarlılığımızı ortaya koymuşuz. Onlarca yargı kararına rağmen ne yazık ki, kanun koyucular-ülkeyi yönetenler ikna edilememiş, koca vadi 3-5 iş adamının rant hesabına kurban edilmiştir” diye konuştu.
RİZE SELİN YARALARINI SARMAYA ÇALIŞIYOR
Rize’de geçtiğimi ay yaşanan sel felaketi, Çayeli ve Hemşin başta olmak üzere birçok yerleşimde büyük tahribatlara neden oldu. 28 Eylül gecesi başlayan yağışların neden olduğu sele kapılan bir vatandaş yaşamını yitirmişti. Onlarca evi yıkan, yüzlerce dönüm çay bahçesini yok eden, yolları kâğıt gibi yırtıp atan sel ve heyelanın bölgede açtığı yaralar sarılmaya çalışılıyor. Ancak Doğu Karadeniz Bölgesi’nde her yıl yaşanan benzeri felaketlerin kader olmadığına inanan sivil toplum örgütleri yaşananlardan ders çıkarılması için kolları sıvadı.
SENOZ DERNEĞİ: ‘YAŞADIĞIMIZ FELAKET KADER DEĞİLDİR’
Selin vurduğu Çayeli’nde köy muhtarları eşliğinde zarar gören alanlarda inceleme yapan Senoz  Yöresi Derneği, vatandaşların mağduriyetlerinin kayıt altına alınarak ilgililere ulaştırmaya çalışıldığını açıkladı. Sahada yapılan çalışmanın ardından bir basın açıklaması yapan Rize ili Çayeli ilçesi Senoz Yöresi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Bahattin Boncukçu, “Yaşadığımız felaket kader değildir” ifadelerine yer verdiği açıklamasında şöyle konuştu:
 
VADİLERE HESAPSIZ MÜDAHALENİN SONU BU FELAKETLER OLDU
Canlı ve cansız varlıklar içinde Allah sadece İnsanoğluna akıl vermiştir. Ne su, ne toprak, ne ağaç ve ne de her hangi bir başka canlıya akıl vermemiştir. Yüzlerce yıldır yaşadığımız ve bundan sonra da yaşayacağımız Doğu Karadeniz’in bu cennet vadilerine hesapsız kitapsız müdahale etmeye başlandıktan sonra bu felaketleri yaşar olduk. Doğayla barışık yaşamaya donuk kadim kültürümüzü kaybettiğimiz doğrudur. Ancak bu durumun sorumlusu vadi halkı değildir. Bundan dolayı bölge insanını suçlamak, sorumlu tutmak hiçbir şekilde doğru ve hakkaniyetli bir değerlendirme olamaz.
 
‘KİMSE FELAKETİN SORUMLULUĞUNU BÖLGE İNSANINA YÜKLEYEMEZ’
Atalarından kalan topraklarda tutunmaya çalışan bölge insanı, geçimini sağlamak için tarım ve hayvancılık dışında başka bir seçeneğe sahip değildir. Bu faaliyetleri yapabilmesi için de elbette ki toprağı işlemek zorundadır. Bölgenin zorlu coğrafi şartlarında hayatını kolaylaştırmak için zorunlu konut ve altyapı hizmeti talepleri de olacaktır elbette. Altyapı hizmetlerinin başında da ulaşım yolu olmazsa olmaz bir taleptir.  
 
Evet, yol talebi bölge insanından gelmiş olabilir, bu doğrultuda yoğun talep, baskı oluşturulduğu da doğrudur. Bu çağda böyle bir talep haklı bir taleptir. Kimse vatandaş yol istedi, bizde yaptık deyip, meydana gelen felaketin sorumluluğunu bölge insanına yükleyemez, yöneticilerin böyle bir hakkı yoktur. Hangi araziye hangi usulle yol yapılması gerektiğini devletin ilgili birimleri bilmesi ve buna göre plan ve uygulama yapması gerekir. Bu çalışmaların gelişigüzel yapıldığını hatta yapılan yol çalışmaları esnasında yanlış uygulamaları görüp ilgilileri uyarmış onlarca vatandaşın sitemini vadide duyarsınız. Onun için hiçbir yetkili makam Senozluları sorumlu tutmasın.”
 
‘FELAKETİ YILLAR ÖNCESİNDEN GÖRÜP YETKİLİLERİ UYARDIK’
Senoz vadisindeki tahribatı engellemek için gerek STK’lar ve gerekse birey olarak yaşadığımız son felaketi yıllar öncesinden öngörüp ilgili makamları uyarmışız” diyen Boncukçu,  “Vadideki geleneksel mimariye aykırı gelişi güzel yapılaşmanın, altyapı-yol tesisi faaliyetlerinin, taş ocaklarının, kum-mıcır eleme tesislerinin, HES projelerinin vadi doğasını nasıl tahrip edeceğini ön görerek, bizler gerek demokratik haklar çerçevesinde ve gerekse hukuki süreçlerle uyarı görevimizi yaparak duyarlılığımızı ortaya koymuşuz. Onlarca yargı kararına rağmen ne yazık ki, kanun koyucular-ülkeyi yönetenler ikna edilememiş, koca vadi 3-5 iş adamının rant hesabına kurban edilmiştir.
 
‘DOĞA HAKKI İÇİN ADALET SİYASETE VE RANTA KURBAN EDİLEMEZ’
Bizler mücadelemizden vazgeçmedik, geçmeyeceğiz de. Üç gün önce 15. Davayı açtık. Dava dilekçemizde dedik ki; projelerin tek tek çevresel etki değerlendirmesine (ÇED) tabi tutulması yanlış bir yaklaşımdır ve bu konuda kesinleşmiş yüksek yargı kararı vardır. Bunu görmezden gelemezsiniz. Bizler vatandaş olarak nasıl hukuka uyuyorsak, bizzat hukuku tesis etmesi gereken kurumlar da kesinleşmiş yargı kararlarına uymak zorundadır. Çünkü adalet, özellikle doğa hakkını gözeten adalet siyasete veya ranta kurban edilecek bir olgu değildir” ifadelerini kullandı.
 
‘SERT YAĞIŞLARLA KARŞI KARŞIYA KALACAĞIZ’
Bilim insanlarının, Türkiye’nin gelecekte ciddi bir kuraklık tehlikesi ile karşı karşıya kalacağı yönünde sürekli uyarıları bulunduğuna dikkat çeken Senoz Yöresi Derneği Başkanı Bahattin Boncukçu, şöyle konuştu: “Küresel ısınmanın dünyayı ve ülkemizi tehdit ettiği artık herkesin kabul etmek zorunda olduğu acı bir gerçektir. Değişen yağış rejimi, lokal ve sert yağışlarla karşı karşıya kalacağımız tehlikeleri, doğa bize canlı olarak yaşatmaktadır. Böyle bir gelecek karşısında bu koşullarla ayakta kalabilmenin öngörüsü temel ilkemiz olmalıdır. Bütün planlamalarımızı belirleyecek olan olgu da budur.
 
HES’LER, TAŞ OCAKLARI VE YOLLAR: ‘BÖYLE GİDERSE SENOZ CEHENNEM ÇUKURU OLACAK’
Yüksek eğimli yamaçlarda HES projelerine düşü yüksekliği oluşturmak için yapılan kazılar, çıkan hafriyatın yamaçlara, dere yataklarına dökülmesi, dere yatağının kesitlerinin değiştirilmesi, dere yatağı tabanının stabilitesiyle oynanması, taşocakları, kum ocakları, yapılaşma, yol su gibi diğer altyapı tesislerinin bugüne kadar uygulandığı şekliyle bundan sonrada yapılacak ise bundan tek sonuç beklenir. Cennetten bir köşe olan Senoz vadisi artık cehennem çukuru olacak demektir.”
 
‘SAYIN CUMHURBAŞKANIM, YILLARDIR SİZİ KANDIRIYORLAR’
Açıklamasında basın aracılığı ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslenen Dernek Başkanı Boncukçu, şu ifadeleri kullandı: “Özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın dikkatine arz etmek istiyoruz ki: Senoz Vadisini lütfen bir gezin. İnanın işadamı, siyasetçi ve bürokratların yıllardır sizi kandırdığını göreceksiniz. Bizlerin, yanlış planlamalarla tehdit edilen ata topraklarını, yaşam alanlarını korumak dışında hiçbir gayesi yoktur. Önümüzde, arkamızda herhangi bir kurum, kuruluş, örgüt ya da yabancı Devlet yoktur. Siz de takdir edersiniz ki, Doğu Karadeniz sadece Uzungöl ve Ayder’den müteşekkil değildir. En az onlar kadar hatta onlardan daha güzel vadiler, bölgeler vardır. Bu güzelliklerin birer Ayder, Uzungöl olmasına müsaade etmeyeceğinize inanıyor ve güveniyoruz.
 
45 KİLOMETRELİK VADİNİN YALNIZCA 7-8 KM’Sİ SAĞLAM KALDI
Bu vadide canlı yaşamın devam etmesini istiyor ve inanıyorsak, hem geçmişte yapılanları hem de bundan sonra yapılması planlanmış/planlanacak olan bütün faaliyetlerin yeniden bütüncül bir yaklaşımla ele alınma zorunluluğu vardır. Yaklaşık 45 km uzunluğundaki bir vadinin dere yatağında bozulmayan belki sadece 7-8 km’lik Alpin zonunda kalan yukarı havza bölgesidir. Bu yükü bu vadi kaldıramaz, bunu görmek ve anlamak zorundayız.”

9 Ek
2131180cookie-checkSayın Cumhurbaşkanımız, yıllardır sizi kandırıyorlar!
Önceki haberNar üreticisinin emeğini kimler sömürüyor?
Sonraki haberTürk fındığını artık İtalyan ve Almanlar ihraç ediyor!
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.