Seçim sonuçlarının önemi

Önümüzdeki seçim merkezi yönetimle ilgili değil, yerel yönetimle ilgili olmakla beraber, merkezi yönetimin iç dış ilişkilerdeki icraatını ve görüntüsünü etkilemesi açılarından fevkalade önemlidir. Seçimleri önemli yapan, demokrasinin ilk aşaması olarak görülmesidir. İç ilişkilerde seçimi izleyen dönemde iktidara meşruiyet sağlayarak demokrasiyi güçlendiren süreç, etkili bir parlamenter sistem ve ayrıştırılmayıp bölünmeyen halkla bütünleşmektir. Maalesef, son uygulamalar bu iki fevkalade etkili ve etkili olduğu kadar da iktidara güç kaynağı olabilecek odaklar bizzat iktidar tarafından köreltilmiş durumdadır. Hal böyle olunca, yerel yönetimler demokrasiyi kısmen de olsa ayağa kaldırabilecek ve merkezde işlemeyen süreçleri etkileyebilecek destek işlevi görebilirler. Mevcut iktidarın tüm güçleri ve etki araçları ile seçime böylesi olağanüstü şekilde abanmasının ve propagandalarını “yaptıklarımız yapacaklarımızın garantisidir” sloganı ile değil de, karşıtlarını suçlayıcı stratejiye oturtmasının mantıksal temelinin çok net anlaşılması gerekir. Bu sürecin anlaşılması, demokrasiye hizmet rayına girilebilmede ya da ilk adımın atılmasında fevkalade önemli role sahiptir. Bu bağlamda, iktidarın 17 yıllık icraatını öne çıkarmayıp(!), karşıtlarını çeşitli bahanelerle bölücü çevrelerle ittifak kurmakla suçlaması araştırılmaya ve üzerinde düşünülmeye değer görüş olmakla beraber, bu faslı daha fazla kurcalamadan, bir dostumun bana yansıttığı bir Afrika atasözünü naklederek tartışmayı sonlandırmak isterim: “Aslan, ceylan, sırtlan, zebra yanyana koşuyorsa, orman yanıyor demektir!” İktidar partisi adaylarının parti başkanı(!) ile hemen tüm kentleri turlayarak seçimleri mutlaka almaya yeltenmesi şunu gösteriyor ki, bu seçimler adaylardan çok parti başkanı için yaşamsal önemi haizdir. Hatta bu seçimler, halkın aleyhine mega projelerde rant kollayanlar için önemlidir. Büyük kentlerde iktidar partisinin kaybetmesi ciddi iktidar kaybına yol açabileceği için konuya sıkı sıkı sarılmış durumdalar.

Seçimler salt iç dünya ile ilgili olmayıp, farklı etkileri ile dış dünya ile ülkenin ilişkisinde de çok önemli rollere sahiptir. Hatta hem ülkenin itibarı, hem de ülke dışındaki vatandaşların güvenlikleri açılarından seçim sonuçlarının dış dünyaya yansıması çok önemlidir, yaşamsaldır. Bu bağlamda yaşamsallık iktidar partisi adına değil, ülke adına ve dış ülkelerdeki vatandaşlar adınadır. Şöyle ki, iktidar partisinin güçlü merkezlerde seçimi kazanması dış dünyaya karşı bir tür erk ispatı niteliği taşıyacaktır. Ancak bu erk ispatı ulusun değil, partinin, daha doğrusu liderin erk ispatı niteliğinde olacaktır. Dış dünya açısından ulusal liderler bir tür ülkelerin niteliğinin yansımasıdır. ABD başkanına izafe edilen sıfatlar şahsı ile ilgili olduğu kadar, aynı zamanda dünya lideri konumundaki bir ülkenin nasıl böyle bir kişiliği başa geçirildiğinin sorgulanması ile de ilgilidir. Bazı ABD yayın organlarında Trump aleyhine konuşmalar ve karikatürler dış dünyadaki bozuk imajı değiştirmeye yöneliktir. Medyada böylesi yayınların denetlenmesi, denetleyenin perdelemeye çalıştığı olumsuzlukların dolaylı yoldan yansımasından farklı işleve sahip değildir. Diğer bir deyişle, dış temaslarda ülke liderleri, ülkelerin dışa açılan ve dışarıdan içerinin gözlenebileceği pencereleridir. O nedenle pencere açık olduğuna göre, içeriye çeki düzen vererek penceredeki görüntüyü demokratikleştirmek dış itibarımızı yükseltir ve dış dünyadaki vatandaşlarımızın haklarına hizmet eder. Kısacası, seçimler bir beka sorunu olamaz, fakat olumsuz görüntü dış ilişkileri sürdürürken karşılaşacağımız güçlükleri büyütür. Bir ülke liderinin uluslararası ilişkilerde ve içeride verdiği beyanatlarda diğer uluslar ve liderleri ile ilgili kullandığı her ifade konsoloslukları marifetiyle merkezlere ulaştığına göre hiçbir şey karanlıkta kalmamaktadır. Dış dünyaya yansıyan salt liderlerin hareket tarzı olmayıp, ülkede geçerli hukuk sistemi, yargı sistemi, medya sistemi, eğitim ve üniversite sistemi de ülkenin düzeyi ile ilgili önemli karar mihenkleridir. Bilindiği kadarıyla, icraatı döneminde Hitler yabancı ülke liderlerini aşağılamadı, fakat iç uygulamaları ve saldırganlığı nedeniyle tarihe Hitler olarak geçti. Kısacası bir ülke halkı seçimlerde yaptığı tercihle sadece belirli bir süre ile yetki vereceği kişi ya da kadroyu seçmemekte, aynı zamanda bizzat kendi varlığını ve düşünce yapısını da açık olan pencerenin önüne koyarak, ya yabancıların siyasiler üzerindeki manipülasyon gücünü yükseltmekte ya da, tam tersi, zayıflatmaktadır. Umalım ki, önümüzdeki seçimler sonuçlarıyla toplumumuzu olumlu yönde etkiler.

Ne gariptir ki, insanlar tüm eleştirdiklerine bir gün sarılmak zorunda kalmaktadır! Bir zamanlar koalisyonları reddedenler, bugün ittifak yapmaktalar. Aradaki önemli farkı netleştirmek gerekir. Geçmişte koalisyon yapanlar seçimlerde güçlerine güveniyordu; o koalisyonlar seçim sonuçlarından ürkerek, seçime korunmalı olarak girmek için yapılmıyordu. O koalisyonlar parlamenter sistemin demokratik işletilebilmesi için, yasama ve yürütmede daha geniş halk ittifakının oluşturulabilmesi için yapılıyordu. Evet, icraat gecikiyor ve bazı kararlar geç alınıyordu, çünkü kararlarda toplumsal ittifak ve uyum aranıyordu, çünkü o sistemde tüm toplumun kaderi tek-adamın dudaklarıyla belirlenmiyordu. Şimdiki durum nedir? Şimdi ise, cumhur ittifakına yönelenler seçimlerde kendilerine güvenemiyorlar, haksız da değiller; tüm baskı, manipülasyon ve devlet gücünün kullanılmasına, mühürsüz oy pusulalarına tenezzül edilmesine rağmen sonuç % 52’ye bile çıkamadı. Bu sonuç halkımızın ne denli demokrasiye, kendi iradesine sahip olduğunun açık kanıtıdır. Umalım, şimdilik kapitalist ya da burjuva demokrasisi adına da olsa, bu durum daha da güçlenir.

2273740cookie-checkSeçim sonuçlarının önemi

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.