Şefika Kutluer ile Mozart akşamı

İSMAİL BAYER – Mozart’ın notalarının, nefesin flüt ile buluşmasının sonucu ve geçmişden günümüze ulaşan tınılar. 7.Uluslararası Şefika Kutluer Festivali, önce İstanbul’da başladı, Ankara’da devam ediyor. Bulunan bir Mozart bestesinin, İstanbul’da ilk seslendirilmesi ve Ankara’da bu tınıların yinelenmesi. Festivale Merhaba.
Avusturya’dan, Viyana’dan gelen bir orkestra. Tutti Mozart Orkestra ve şef Vınıcıus Kattah. Yenimahalle Nazım Hikmet Kongre ve Sanat Merkezi’nin büyük salonu. İzleyiciler salonu doldurdular. Genç izleyicilerin yoğunluğu dikkati çekiyor, Öncelike  bunu belirtelim. Bu gelecek için, güzel bir ışık.
Salon, sahne, ışıklandırma sisteminin yeri ve ses düzeni açısından, bir konser izlemeye uygun bir mekan değil öncelikle. Ancak, Festival’in bulabildiği yer de burası olunca, bu eksikliği etkinlikleri düzenleyenlere mal etmek, şüphesiz yanlış bir hedef.
Yıllardır, Başkent’i yöneten, Ankara Büyükşehir Belediyesi olarak, ülkenin bir Kültür Bakanlığı’na sahip, Hükümet’lerinin de, Başkent’e karşı bir ayıbı olarak nirtelemeden geçmeyi, içime sindiremiyorum doğrusu. Sıhhıye’den her geçişimde, nerdeyse benim Ankara’ya gelişimle özdeş, yarım asırdır, bir konser salonu inşaatının hala sonuçlanamamış olmasını da, nasıl yorumlamak gerekir. Ne yazık ki, üzülerek itiraf edersek, malzeme bu işte.
Evet, asırlar önceden, yinelene yinelene günümüze ulaşan, asırlardır insanların bu tınıları aynı  zevkle dinlemeleri, nasıl anlatılır yada yorumlanabilir. Bu müziğin bir yaşam süreci. Parlayıp sönen bir yıldız değil. Parlaklığı hep süren bir yıldız, Mozart. Kısacık bir ömüre sığdırılan, dünyayı sevgi seli ile kucaklayan, bir tınılar dünyası. Gönül zenginliğinin akışından dökülen damlaların sel olması, insanların yüreklere ulaşması.
Bu programın özelliği bir ilkin gerçekleşmesi ve bu ilkin ülkemizde gerçekleşmesi. Program notlarında da belirtildiği gibi, “Mozart’ın orkestrasyonunu yazdığı, dostu ve hamisi olan Flütist Johann Baptist Wendlingİn konçertosunun dünyada ilk seslendirilmesi,” önce Festival’in İstanbul’da ki açılış konserinde, Avrupa tarafında ki ev sahipliği ile gerçekleşiyor. Bu orkestra ve tınılar, daha sonra Anadolu’ya geçiyor, iki gün sonra da Ankara’da, izleyicilerle buluşuyor.
Bizim açımızdan bu ilk seslendirmenin diğer önemi ise, bizim sanatçımız Şefika Kutluer tarafında seslendirilmesi. Şefika Kutluer ile ilgili olarak, onun sanatçılığını, elbette Türkiye sınırları içinde tutmuş olmuyoruz. O bizim sanatçımız, ama flütü ile Asya’dan Avrupa’ya, Amerika’ya, kıtalar, okyanuslar arasında dolaşan bir sanatçımız.
İstanbul’da ki ilk seslendirmede değil ama, Ankara ilk seslendirmede, yani ülkemizde ikinci seslendirme de, Mozart’ın “Wendling Flüt Konçertosu KV 284-” dinlemiş oldum.
İlk kez yeni bir Mozart bestesi ile karşılaşmak, bunu yorumlamak ve değerlendirmek, doğal olarak beni aşan bir olgu. Mozart’ın bulunan bu çalışmasının, uzun yıllar sonra, ülkemizde ve bizim sanatçımız Şefika Kutluer tarafından ilk kez seslendirilmesi demeyerek, nefesi ve flütü ile buluşması diyelim, insanı heyecanlandırıyor. Bu heyecan biraz onur da veriyor.
Şefika Kutluer’in, yeni CD çalışmalarında bu eseri de kayda alarak, ilk seslendiren sanatçı olarak, müzik tarihin de ve müzik tarihimiz de, yer almasını dileyelim.
Program tam bir Mozart şöleni olarak oluşturulmuş.
Tuttı Mozart Orkestra / Viyana. Şef: Vınıcıus Kattah ve Flüt sanatçımız Şefika Kutluer. Ankara’da ki Festival’in bu ilk konserinde, Mozart yolcuğuğumuz başlıyor.
İlk bölümde önce, “Senfoni no.51 KV 196 + 121”, “Ilia’nın Aryası – Se il perdei – Idomeneo KV 366”, “Andante Flüt ve Orkestra için KV 315” ve bir ilk seslendire. Ülkemizde İstanbul’da ilkden sonra, Ankara’da da ilk ve ülkemizde ikinci seslendirme, “Wendling Flüt Konçertosu KV 284e-“
Biraz merak, biraz şaşkınlık, ama bir tını zenginliği ve flütün nefes ile buluşmasının, hafif bir esintisi gibi. Güzel bir resme bakarak, duygu yüklü bir şiir dinler gibi.
Ve bu dinleti ile biraz nefes almak, yorumu içselleştirmek için kısa bir dinlenme. Ara.
Arada izleyicilerin yüzlerine bakıyorum. Dışarıda ki olumsuzlukları, sorunları, bu salona ulaşmak için karşılaştıkları zorlukları, bir çok olumsuzlukları, adeta unutmuş gibiler. Başka bir dünya içinde yer almış gibi gülümseyen yüzler. Şaşırıyor ve seviniyoruz doğal olarak. Bu reçetede ki ilaç, Mozart, Flüt ve Şefika Kutluer.
Konserin ikinci yarısı başlıyacak.
Yine Mozart tınıları sürüyor. “Ein musikalischer Spas KV 522 – 1. Allegro” ve “Soprano için Arya – Popoli di Tessaglia KV 316” ve gecenin son  Mozart eseri, “Eine kleine Nachtmusik (Küçük bir gece müziği) KV 525.”
Bu eser, sanki bu gün aynı tınılar ama, farklı duygular içeriyor gibi.
Mozart, acaba Türkiye’den bu tınılarını duyuyor mu? Bu tınılarının Türkiye’ye de ulaşacığını düşündü mü hiç diye, düşünüyorum. Gülümsüyorum.
Mozart besteleri tamam. Ama orkestra Viyana’dan geliyor. Viyana olunca, Straus olmaz mı, konserin son eseri de, Johann Strauss, “Blue Danube” (Mavi Tuna) Vals. Bu eser de, “Bale” olmadan izlenmez değil mi. Ve Küçük bir bale gösterisi ile program sona eriyor. Ama alkışlar doğal olarak bitmiyor. Alkışlara yanı da gecikmiyor doğal olarak.
Konser sonrası salondan ayrılırken, Ankara’da geceyi güzel bir müzik dinletisi ile sonlandırmanın mutluluğu ve gülümsemesi.
Ankara’da sadece politika yok, müzik de var.
7.Uluslararası Şefika Kutluer Festivali etkinlikleri izlenimlerimizi paylaşmayı sürdüreceğiz.
_______________
Ankara. 12 Aralık 2016. Pazartesi.  [email protected]
2082350cookie-checkŞefika Kutluer ile Mozart akşamı

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.