Seçim değil, nüfus sayımı

hatta seçimlere giren partilerin isimlerinin bile, Irak’ın belli başlı etnik ve dinsel gruplarının isimlerini taşıdıklarını görüyoruz.


Yapılan seçimlerde, Şii Arapların, Sünni Arapların, Sünni Kürtlerin, aynı adları taşıyan kendi siyasal partilerini desteklemek üzere seçimlere katıldıkları ortada.


Bu durumu, demokrasinin teorisi ve pratiği açısından değerlendirdiğimizde, ortada çok vahim bir manzaranın varolduğunu söylememiz gerekmektedir.


İnsanların kendi dinsel ve etnik aidiyetlerini oyladıkları böyle bir seçime, demokratik şartların tümü yerine getirilmiş olsa bile ( ki bu konuda ciddi kuşkular var) seçim demek mümkün değildir.


Bu, olsa olsa, insanların, modern toplumlarda çok da önemli olmayan, etnik ve dinsel kimliklerine göre ayrıştırılmalarına karar verildiği bir yerde yapılan nüfus sayımı olabilir.    


ABD’nin Irak’ta yapmaya çalıştığı şey, tam da budur.


Aksi halde, demokrasi getirmeye (aslında, demokrasinin, başkaları tarafından “getirilebilen” bir olgu olmadığını da belirtmek gerekir) çalıştığınız bir yerde, etnik ve/veya dinsel kimlik partilerinin oylanmasına izin vermezsiniz. 


Böyle bir seçim, ancak, ilkel kabile topluluklarında, hangi kabileden kaç kişinin varolduğunu öğrenmek için yapılır.


Siz, etnisitenin ve dinsel aidiyetin seçimlerde oylandığı, herkesin de zorunlu olarak kendi kimliğine oy vermek durumunda olduğu bir demokrasi biliyor musunuz?


Örneğin, ABD, kendi ülkesinde, Zenci Partisi, Müslüman Partisi, Çinli Partisi, Katolik Partisi, İspanyol Kökenli Amerikalı Partisi kurulmasına izin verir mi?


Bugün, büyük bir iştahla Irak’ta uyguladığı ve bütün bölgenin başına bela ettiği, ‘unsurlarına ayırma siyasetinin’ aynısının, kendi ülkesinde uygulanmasına müsaade eder mi?


Etse bile, Amerika’da demokrasi kalır mı?


Bırakın ABD’yi, İngiltere’de, Fransa’da, Almanya’da, hatta, Hindistan demokrasisinde böyle bir şey olabilir mi?


O zaman, ABD, kendi ülkesinde ya da başka bir yerde uygulandığında, demokrasiye yol açmayacak olan şeyi, Irak’ta, neden “demokrasi getiriyoruz” çığlıkları arasında uyguluyor.


Çünkü, ABD’nin Irak ve bölgedeki amacı, oraya demokrasi getirmek değil, en kolay yolla bölgedeki egemenliğini tesis etmek.


Bunun için takip edilecek en kolay yol da, bu, toplumu unsurlarına  bölme metodudur.


Daha da kötüsü, ABD’nin amacı, bu yöntemi, maalesef Türkiye de dahil, tüm bölgede izlemektir.


Bölgemizi önce, demokrasi çığlıkları arasında, seçim adı altında, nüfus sayımlarının yapıldığı, etnik ve dinsel kimlikler mozaiğine döndürmek, sonra da bu unsurların birbirlerini yediği, ama üzerinde ABD’nin egemen olduğu ve sömürdüğü bir bölge meydana getirmektir.


İşte, ABD’nin Büyük Orta Doğu Projesi budur. 


Bu projede, ABD’ye yamanan ve onunla işbirliği içerisinde olan etnik ya da dinsel unsurlar, diğerlerine karşı, konjonktüre bağlı olarak desteklenecektir.


Ulusal yapılar yıkılıp yerlerine daha güçsüz olan etnik ve dinsel gruplar ortaya çıkarılacaktır.


Ulusal bağımsızlık olgusunun yerini, gruplar arası güç dengeleri ve bu dengelerin oluşturduğu ittifaklar ya da düşmanlıklar alacaktır.


Bölgemiz, bir ateş yumağına dönüşecektir.


Ne için?


ABD’nin emperyal çıkarları için. 


Neden?


ABD’de yaşayan kan emicilerin bitleri biraz daha kanlansın diye.


İnsanlık, birileri daha çok şeye sahip olsun ve daha çok tüketebilsin diye, başkalarının savaş ve açlıktan ölmesi sorununa dur demediği, sömürüyü yok etmediği sürece huzura kavuşamayacak.


Ah keşke, bir de, birlik oluşturabildiğinde düşmanı alt etmenin, tek başına onun zulmü altında yaşamaktan daha kolay, daha kârlı, daha onurlu ve tek çıkar yol olduğunu keşfedebilse. 


Bugün, bu noktada, idealizm ve realizm birleşiyor.


 Dr. Haldun Çancı  [email protected]

685620cookie-checkSeçim değil, nüfus sayımı

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.