Seçim ve sonrası krizin alt yazısı

AKP yüzde 50 ye yakın oy almasına karşın aynı değerde moral almadığı kanısı kitlelerde yaygın. Seçimin galibi/ malubundan çok kimin daha çok moral aldığıyla açıklanır oldu. İşte bu perspektiften bakılınca BDP ve Bağımsızların aldıkları oy ve çıkardıkları miletvekileriyle moral üstünlüğü elerine aldıkları söylenebilir.

***

Yönetenleri yönetemez kılan tabi ki yönetilenlerin inadı ve direnci eskisi gibi yönetilmek istememeleriyle doğru orantılıdır. Seçim sonrası “boykotlar” bu moral gücünü göstermeye yetti. Diyarbakır’da park’ta toplanan bağımsız milletvekilleri yarın bir gün bir yede ?!..Ya da binada toplanır hale gelmeleri olasılığı?!… Ankara’da köşklerde oturanların uykusunu kaçırdı..
Bu korku ve telaş onları kimi(Hatip Dicle ve diğerleri için) çareler üretilmeye mecbur etti. Çözüm yeri(!) oralarda değil buralarda(TBMM) denmeye başladılar.

Ne olur, ne olmaz! Bu gün Diyarbakır’da Park’ta toplanırlar… Yarın şeytana uyar bir binada, derken “ Bölge parlementosu’na” kadar işi götürebilirlerdi. Bu “de facto” bir durum demektir. Resmi, sivil kırması çevrelerin eteklerini tutuşmuştur.

***

Ekonomi de, ithalata dayalı, cari açıkların arttığı bir ekonomi ve büyüme(siz bunu şişirme diye okuyun) aslında AKP ve çevrelerinin korkulu rüyası olmaya devam etmektedir.

Siyasi anlamda da, AKP ve çevrelerinin açmazlar dahada yoğunlaşacak gibi görünmektedir. BDP’lilere ve bağımsızlara şimdiden çok büyük sorumluklar, misyonlar düşmektedir. BDP ve bağımsızların 65 lerdeki on beş TİP’li milletvekili gibi çalışmaları halinde halk arasında bu sistemin tabutuna bir çivi daha çakılacağı inancı yağın. Tüm bu beklentiler biraz abartılı gelse de, Bu yükün ağırlığı şu götürmez bir gerçektir.

***

Peki AKP’nin aldığı bunca oyun elbette bir manası ve ehemiyeti de olması lazım. Sadece AKP’nin kandırmaları, yalanları dolanlarıyla, ..vs aclanmayacağıda ortadadır. Niye bu kadar oy !? Sosyolojik bir tanımı da olsa gerek…

Kenan Evren Anayasası nasıl yüzde 92 aldıysa( aynı halk ) Recep Tayip Partisi’de aynı yöntem ve mantıkla mı yüzde 50’yi verdi ya da verdirildi ?..

***

Her şeyi ABD ye bağlayan tipik “sol “ tahlilden uzak şu söylenebilir mi? ABD duvarların yıkılması(1989) Sovyetlerin dağılması süreciyle (1991) ve sonrası yeni bir konseptin doğduğunda herkes hem fikirse, tehlikenin artık “Güney” den yani “İslam ve takipçilerinden” geleceği tespiti kabul görüyorsa o halde kağitarı yeniden karmalıyız.
. ABD yıllarca asker ve darbelerden medet umdu (hala yer yer duymaktadır ) ama ABD için ters giden bir durumda söz konusu. Latin Amerika, erken kalkan subayın darbe yaptığı ülkelerdi. Bugün bu ülkelerde sol ve ilerici yöneticiler işbaşına gelmesi yeni değerlendirmeleri onlar’a dayattı gibi.
Türkiye ‘de de ABD artık askerden medet ummaktan çok şimdilerde moda olan “ılımlı islamcılarla” kol kola olmayı mı tercih eder oldu?. Askerin papucunu dama atmakla(şimdilik) beraber AKP üzerinde “Demokles’in Kılıcı” gibi tutarak ikiliyi mi oynamaktadır.

AKP ve çevrelerinin, paşaları generalleri içeri tıkması AKP’ lilerin sadece demokrasiyi çok sevdikleriyle(kimi solcular buna inandılar) açıklanamaz. ABD İran Şahı’nı bir gecede terk edebiliyorsa, Mısır’da en has adamı Mübarek’in gözyaşına bakmıyorsa, Evren ve benzer paşaları da rahatça bir gecede harcayabilir demektir . Onlar için tek bir çıkar var o da Amerikanın çıkarlarıdır.

***

Tekrar başa dönersek oynanan oyun ortada. Dünya ‘da ve Ortadoğu’da şimdilik arabanın önüne koşulacak atları belirme süreci yaşanıyor sanki…

Bu koşu atları Türkiye de yüzde elli alan AKP’ yse, Libya’da , Mısır’da, Yemen’de(halkın diktatörlere direnişine saygımız bakidir) kimin ve kimlerin olacağını yaşayıp göreceğiz..

İlker Dikmen
Londra 2011

756090cookie-checkSeçim ve sonrası krizin alt yazısı

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.