Siyaset Bilimci Zafer Yörük: Bu bir rehine kurtarma operasyonu değildi

Garê olayı, ‘şehitler’ edebiyatıyla geçiştirilmeyecek. Bu kez muhalefetin eline büyük kozlar geçmiş bulunuyor, bunları nasıl kullanacağını göreceğiz.

Garê operasyonu siyaset gündeminin konusu olmayı sürdürüyor. Beka düsturunun bu kez işlememesi Cumhur İttifakı liderlerini öfkelendirdi. Başta CHP olmak üzere Millet İttifakı içindeki ve yakınındaki partilerin operasyonu eleştirmesi, hatta verilen kayıplardan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ı sorumlu tutması, tansiyonu daha da yükseltti. “Çözüm askeri operasyonlarda değil” diyen HDP’ye yönelik 40 ilde, aralarında il ve ilçe başkanlarının da bulunduğu 719 kişi gözaltına alındı. HDP milletvekilleri Hüda Kaya ve Ömer Faruk Gergerlioğlu hakkında provokatif paylaşımlar yaptıkları iddiasıyla soruşturma başlatıldı. Erdoğan, Garê operasyonunu başarısız olduğunu söylerken, derneklerden sosyal medya kullanıcılarına herkes hedef alınıp, tehdit edildi. Koronanın muaf tutulduğu AKP kongrelerinde dil daha da sertleşti. MHP lideri Bahçeli’ye göre ise, “Gara’dan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” ve “PKK’nın yanında saf tutan kim varsa tepeden tırnağa tutuşturulacak!”

Peki Garê’de ne oldu? Muhalefet neden bu kez iktidarın arkasında durmadı? ABD’ye neden brifingler verildi? Operasyonun asıl hedefi neydi? Irak ve İran nasıl pozisyon aldı? Operasyonun başarısız olması nedeniyle askeri ya da sivil bürokrasiye fatura çıkarılır mı? Tehdit dozunun yükselmesi kutuplaştırmayı arttırır mı?…

Siyaset Bilimci Dr. Zafer Yörük’le Evrensel konuştu.

Garê operasyonu sonrası benzerine çok rastlanmayan durumlar yaşandı. Muhalefet sorumlu olarak Erdoğan’ı gösterdi. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu CHP ve İYİ Parti’yle görüşüp, Meclise operasyonla ilgili bilgi verdiler. İktidar daha önce “beka” argümanıyla sınır ötesi operasyonlarda HDP dışındaki Meclis içi muhalefetin desteğini arkasına alırken, bu kez neden sert eleştirilerle karşılaştı?

Olması gereken oldu aslında. Bundan öncekilerin olmaması gerekiyordu. Muhalefet, tünelin ucunda iktidar ışığını gördüğü için böyle davranmış olabilir, devletin bir kanadı bu operasyondan rahatsız olmuş olabilir. Çünkü sadece 13 rehin ölmedi, orada ilk indirmede üç rütbeli asker de vuruldu. Üstelik sanıyorum bu rütbeliler, harekatı yöneten subaylardı. Tabii biz bu üç kişiyi biliyoruz, dezenformasyon çok olduğu için ancak tahminlerde bulunabiliyoruz. Dolayısıyla orada büyük kayıplar olmuş olabilir ve o açıdan harekatı amatörce bulmuş olabilirler veya bir istihbarat açığı görmüş olabilirler. Ya muhalefet “muhalefet yapayım artık” dedi, ya da muhalefetle ilişkisi olan devlet kanadı YAŞ’larda vs. ulusalcı albayların bir kısmının tasfiyesinden de rahatsız olan ve 15 Temmuz’dan beri hassas bir dengeyle Erdoğan yönetimiyle ittifak içinde olan ulusalcı kanadın rahatsızlığı yansımış olabilir, oradan cesaret almış olabilir muhalefet.

Erdoğan ve Bahçeli’nin “intikam alacağız, kafalarını kopartacağız” ifadeleri de çok karşılık bulmadı gibi, ne dersiniz?

Bu olay, şehitler edebiyatıyla geçiştirilmeyecek herhalde. Ne de, 7 Haziran seçimleri ile Kasım 2015 arasında yaşananlar gibi yeni bir çatışma halinin siyasal ranta dönüştürülmesi gibi bir sonuç alınması mümkün. Cumhurbaşkanı, bunun bir başarısızlık olduğunu ya ağzından kaçırdı ya da bunu bilerek yaptı. Hulusi Akar’a, Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler’e ya da Süleyman Soylu’ya yüklenecek gibi, onun yolunu da yapıyor olabilir. Bu daha muhtemel. Bu kez muhalefetin eline büyük kozlar geçmiş bulunuyor, bunları nasıl kullanacağını göreceğiz.

Gazeteci Murat Yetkin de “Ankara’da bazı koltuklar sallanabilir” diyor. Erdoğan’ın genel pratiği içinde kolay kolay “kelle” vermediğini anımsarsak, Garê operasyonun faturasını hele de üst askeri ve sivil bürokrasiden birilerine kesmesi, bu başarısızlığı tescil etmez mi ve şu konjonktürde fatura kesmek işini daha da zorlaştırmaz mı?

Evet, “kelle” vermiyor ama kızdığı zaman geçenlerde hayatını kaybeden Kadir Topbaş’tan başlayıp, Melih Gökçek’e oradan Balıkesir belediye başkanına kadar bayağı “kelle” alabiliyor istediği zaman. Son olarak da damadı aldı mesela. Dolayısıyla feda edebiliyor. Bir de tabii Hulusi Akar’ın güçlenmesinden rahatsız olduğu konusunda çok fazla yorum yapılıyordu. Bu olay da vesile olabilir. Süleyman Soylu meselesini bilmiyorum ama. Çünkü Soylu’nun Erdoğan’la yaptığı ittifak, bir nevi MHP’nin de temsilcisi olarak, hatta MHP’nin temsil ettiği devletin derin kadrolarının bir kanadının temsilcisi olarak orada bulunduğu gibi bir durum var. Ama çok hamasi, çok kaba, hani devlet erkanına yakışmayacak bir hal ve tavır içinde. Bazen tetikçi olarak öne çıkıyor, işe yarıyor, belki Erdoğan’a yönelecek tepkiyi kendi üzerine alıyor vs. bunlar bir süre işe yarayabilir ama o küfürbazlık o lümpen hal ve tavırlar, o dil bir bakana yakışmadığı için tasfiyesi de gerekiyor olabilir.

O kaba üslup çoktan hitabetin bir parçası, hatta kendisi olmadı mı? Uzun zamandır sadece Soylu değil, Erdoğan, ondan daha da üst seviyede Bahçeli’nin dili kabalık ve tehditle örülü.

Tabii ki o genel bir tablo, öne çıkması açısından söylüyorum. Elbette hepsinde var bu hakaret, lümpence dil, ama sorsalar en kabadayı, en mafyatik dili kullanan kim, “Süleyman Soylu” diyecekler. Şöyle olabilir, Soylu’nun söyleyeceklerini bir süredir Alaattin Çakıcı’ya söyletiyorlar. Dolayısıyla o kadar kaba bir içişleri bakanına ihtiyaç kalmamış da olabilir!

‘NE YAPARSANIZ YAPIN, KİM VURDU KONUSUNU AÇMAYIN!’

Bu operasyonun ABD’den bağımsız yapılması mümkün mü?

Mümkün değil, zaten kamuoyunda biliniyor mu bilmiyorum ama bir kere helikopterlerin Başika üssünden geldiği kesin gibi bir şey. Başika üssü Irak’ın içinde, Türkiye’nin terörle mücadele gerekçesiyle kurduğu bir üs. ABD’nin şu an Irak’taki statüsünü bilmiyorum çünkü çok yakın zamana kadar işgalci güç olarak zaten olan her olaydan sorumluydu. Obama’dan beri bir geri çekilme var, ama hepimiz biliyoruz Irak’ta pek çok üssü hala duruyor. Statüsü değişmiş olsa da o kadar fazla askeri kontrolü olan bir güçten mutlaka izin alınması gerekir çünkü askeri kontrol demek zaten hava sahasını da kontrol ediyor demektir. Aksi durumda o kadar uçağı, helikopteri oraya göndererek o kadar bombardıman yapamazsınız. Dikkat ederseniz daha Meclis’te açıklamalar yapmadan önce Erdoğan tarafından ABD suçlanmaya başlandı. “Siz kimin dostusunuz” falan. Şunu ima ettiği düşünüldü; “ABD, PKK’ye sıcak bakıyor çünkü PYD’ye sıcak bakıyorlar, onla ittifak kuruyorlar!” Ama şu da olabilir, ABD’ye şöyle bir operasyon yapacağım diye bilgi veriyorsunuz, ABD de Kürtlerle madem yakın, bu istihbari bilgiyi onlara vermiş olabilir.

Operasyon sonrası, ABD elçisine bilgi verilmesi, haritalarla ikna edilmeye çalışılması vs. kamuoyuna şöyle yansıdı. “ABD ya razı değildi ya da verilen iznin sınırları aşıldı.” Bu bilgilendirmenin nedeni neydi?

Orada savaş suçu ya da düpedüz cinayetle suçlanma ihtimali var. Çünkü ABD “eğer PKK tarafından yapıldığı doğruysa şiddetle kınayacağız” dedi. Buna çok bozuldular. Çünkü yerleri bilinirken yapılan bombardıman vs. sonucu öldükleri sonucu ortaya çıkarsa sanıyorum bunun hukuki vebali çok yüksek. Oradaki esas dertleri o sanıyorum. Ayrıca teamüle göre büyükelçi savunma bakanlığına çağrılmaz, dışişleri bakanlığına çağrılır. O nedenle çok alarm bir durum olduğu görülüyor. Meclis’teki açıklamadan önce Hulusi Akar’la, Süleyman Soylu’nun CHP ve İYİ Parti’ye gidip söyledikleri de muhtemelen buydu. “Ne yaparsanız yapın, ‘kim vurdu’ konusunu açmayın. Sorumlu deyin, şunu deyin ama ‘Türk güçleri vurmuş olabilir’ ihtimalini gündeme getirmeyin, bu kırmızı çizgi.” Bunu dile getirdiler muhtemelen. Nitekim çok muhalefet oldu ama kimse yüksek sesle ‘Türk bombardımanı bu ölümlerden sorumludur’ demedi.

Kürt kaynakları da mağaraya daha giremediklerini söylüyorlar. Sebebini de, orada bir gaz kullanıldığı ve bu gazın tehlikeli olabileceği şeklinde açıklıyorlar. Hulusi Akar dedi ya, “göz yaşartıcı gaz kullandık” diye, “o göz yaşartıcı gaz olmayabilir,  ayrıca çok fazla yaylım ateşi açıldı, bütün bunlar sebep olmuş olabilir” diyorlar. Serpil İLGÜN – EVRENSEL / Fotoğraf: MA

YAZININ DEVAMINI KAYNAĞI EVRENSEL‘DEN OKUMAK İÇİN LÜTFEN LİNKİ TIKLAYINIZ
https://www.evrensel.net/haber/426362/siyaset-bilimci-zafer-yoruk-bu-bir-rehine-kurtarma-operasyonu-degildi

2494430cookie-checkSiyaset Bilimci Zafer Yörük: Bu bir rehine kurtarma operasyonu değildi

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.