Sıkıyönetime inat!

Sıkıyönetimler halka ve mazluma karşı uygulanan bir baskı aracıdır, uygulanır. Sıkıyönetimin olduğu yerlerde halk her zaman kaybetmiştir, çünkü o sıkıyönetim dönemleri; baskı ve sindirme üzerine düzeni sağlama günleridir ve birilerin özgürlüğünün kısıtlandığında, kendi özgürlüğünü korumak için korkuyu besleyen günlere verilen addır.

Sıkıyönetimler, genelde çatışmada zayıf düştüğünü düşünen erke sahibinin var olan hukuk sistemini rafa kaldırarak uygulamaya koyduğu hukuki bir haktır. Bu hukuk kuralı ancak ve ancak halka karşı uygulanır ve her şeye rağmen baskı ve zulüm o sıkıyönetim günlerinde sokaklarda özgürce kol gezer.

Halkın bu günlerde göstereceği direnç, kendi özgürlüğünün ve kazanımlarının korunması açısından önemlidir. Eğer direnmez ise kazanmış olduğu mevkileri bir anda kaybetme riski ile karşı karşıyadır. O yüzden sıkıyönetim dönemlerinde halkın göstereceği direnç; özgürlük ve demokrasi için hayati değerde önemlidir.

Direnenler kazanacaktır, direnmeyip teslim olanlar tarihin sahnesinden ezilerek yok olmaya mahkumdur. Bunun en iyi uygulamasını 12 Eylül öncesi ve sonrası yaşananlarda gördük. Direnmeyenler, hapishane ve işkence hane önlerinde sıraya girenler, devletin bekası için her türlü direnmeyi meşru görmeyenler bugün tankların altında ve hala üzerlerinde paletlerin izleri ile dolaşmaya devam ediyorlar. Yorgundurlar ve yok olmuş yenilgi durumundan kurtulamamışlardır. O kadar bitmişlerdir ki, direnmek yerine özgürlüklerini erk sahibine dalkavukluk ederek kazanacağına inanır. Kendi bireysel özgürlükleri için direnenlerin oluşturmuş olduğu geleneği, birikimi; erk sahibinin çıkarları yönünde hizmet vermeye devam etmezlerdir. Onlar yılmış ve dönektirler. Onlar direnenleri küçümser ve kaybedecekleri kavgada olduklarını düşünürler. Onların özgürlük anlayışı, erk sahibinin gölgesinde düşüncelerini erk sahibini rahatsız etmeyecek şekilde açıklama hürriyetini olduğunu kabul ederler. Özgürlükleri ve bağımsız hareket alanları erk sahibinin gölgesi kadar olduğunu bilerek orada yaşamaya devam ederler. Onlar direnlere karşı erk sahibinin gölgesinden seslenirler, yapmayın devletimizin bekası ve barış ortamının bozulmaması için derler. Onlar için barış; var olan düzenin devam etmesidir, ezilen ezilmeye, ezen ise gün geçtikçe dünya zenginler listesinde olmaya doğru giden bir birikim içinde olsunlar. Erk sahibinin zenginliğinin kırpıntılarından yararlananlar, panzer izini üzerinden silemeyenler, geçmişin birikimlerini ve tecrübelerini güçlünün hizmetine vermekten çekinmezler.

Devrimciler, demokratlar, özgürlük için mücadele edenler direndikleri sürece vardırlar. Direnç bittiği an özgürlük mücadelesi demir parmaklıklar ve karanlık içinde yok edilmeye çalışılırlar.

Mücadeleler ile elde edilmiş meydanlar, sıkıyönetim uygulaması ile emekçinin elinden alınıyorsa, o zaman direnmek meşrudur ve direnenler geri adım atmadan mücadelelerine devam edeceklerdir, çünkü kazanacakları özgürlük vardır.

Özgür bir dünya için, eşit haklar ve ekmek için direnmek meşrudur, o meşrutiyet içinde barikatlar arkasında omuz omuza mücadele ve dayanışma kaçınılmazdır.

Sıkıyönetimlere inat, sıkı mücadele hakkımızı kullanalım!

Demokrasi ve özgürlük için…

1589510cookie-checkSıkıyönetime inat!

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.