İsmail Çoban ile Aşık Veysel üzerine

– Her şeyden önce ressam, grafik sanatçısı ve İsmail Çoban Vakfı’nın kurucusu olarak tanınıyorsunuz. Çok iyi saz çaldığınız ve hatta Aşık Veysel’in öğrencisi olduğunuz az biliniyor. Nasıl Veysel’in öğrencisi oldunuz?
– Aşık Veysel Şatıroğlu benimde mezun olduğum Atatürk İlköğretmen Okulunun kurulduğu yıllarda (Hasanoğlan Köy Enstitüsü) geniş tedrisati olan müzik derslerinde saz öğretmeni olarak çalışmış ve okulda büyük bir kültürel iz bırakmıştı. Onu anılarından tanırdık ama kendisini görmemiştik.


1964 yılında ben okulda beşinci sınıf öğrencisiyken Aşık Veysel’in geleceği ve okulda saz dersleri vereceğini duyunca, yaz tatilinde okulda kalmaya karar verdim. 1964 Mayıs ayında Hocamız geldiğinde onu tren istasyonundan almak da öğrenci dernek başkanı olmam sebebiyle bana verildi ve ilk karşılaşmamızda hayret edilecek bir ses anlayışına şahit oldum.


Benimle bir grup gelmişti istasyona. Hepimiz hoşgeldin dedik elini öptük. O ara beraber gelen, okulumuzun son sınıfında okuyan bir ağbeyimizde ‘‘Hocam, elinizi öpüyüm’’ diye seslendiğinde, Hoca durakladı ve arkadaşımıza döndü sordu: ‘‘Sen Üsük’ün (Hüseyin) neyisin’’…


Arkadaşımız hocanın bahsettiği Üsük (Hüseyin’in) yeğeniydi. Ayni köydendik ama bu kişi ben doğmadan ölmüştü. Ben ismini biliyordum ama kendisini tanımıyordum. Onun da gözü körmüş, Alevi dedesi olduğu için Aşık Veysel’in köyünü ziyaret edip beraber cem yapmışlar, beraber müzik yapmışlar.


Bundan anlaşılıyor ki Aşık Veysel çok kuvvetli ses ve ton algısına sahipti. Yirmi otuz yıl önce duyduğu sesi tanıyacak bir güce sahipti.


– Aşık Veysel çocukluk çağında trajik olaylar yüzünden kör olmuştu. Bu yüzden saz derslerini nasıl geçtiğini merak ediyorum. Görebilen öğretmenler tarafından verilen derslerden çok farklı mıydı?
– Ben o zaman kara düzen saz çalıyordum ve okulun da iyi saz çalanlarındandım. Tabi Veysel Hocamız Bağlama, yani meydan sazı çalıyordu. Bu saz da başka bir düzen tarzıdır bize o düzen üstünden saz çalmayı öğretti. Öğretim tarzı tabi kulaktan duyma ve tekrarlamaya dayanıyordu. Veysel nota bilmezdi. Fakat yapılan yanlış tonları yirmi saz içinden ayırır ve yapılan hatayı hata yapan arkadaşımız öğrenene kadar tekrarlattırdı.


Mandolin, keman, piyano, gitar dersleri de yardı okulumuzda ama onları biz nota okuyarak ve notayla çalışarak öğrenirdik.


– Geriye baktığınız zaman Aşık Veysel’in üzerinizde bıraktığı en etkin itima nedir?
– Aşık Veysel zamanımızda türk halkının içinden çıkan en büyük halk ozanıdır. Demokrat, ilerici, human politik bir ustadır. Sade saz çalmayı değil, ondan yaşamın gerektirdiği çok şey öğrendik. Hayata çok pozitif bakma hissini bıraktı bende. Aynı zaman da okuma yazma bilmeyen çok büyük bir filozoftu…
 
Hatırladığınız özel bir durum veya Veysel’in söylediği aklınızdan çıkanan bir söz var mı?


Hocamız okuldan ayrılmadan bize bir konser verdi. Okulu çok iyi tanıdığı için sahneye çıkarken yardım etmememizi rica etti. Bağlamasını aldı sahneye oturdu ve suskunca bekliyordu. Arka taraftan okulumuzdaki kiz öğrencilere: ‘‘Aaaaa hocamız galiba görüyor, bakın nasıl çıktı sahneye’’ dediye gürültü kopunca: ‘‘Kızlar, eğer susmazsanız iki gözüm kör olsun kalkar giderim’’ diye bir jest yaptı ve salondaki sukuneti sağladı… Hocamızın bu lafları hiç kulaklarımdan çıkmaz o bazı şeyleri bizden daha iyi görürdü.


– Bugün özel hayatınızda hala bağlama çalıyor musunuz? Hiç profesyonel bir "Aşık" olmak istemediniz mi?
– Öğrencilik yıllarımda her ne kadar okul harçlığımı saz çalarak kazandıysamda tek özenim resim ve heykel dalındaydı. O yüzden müzik dalında profesyönelliği düşünmedim. Zaten müzik yeteneğimin ona elverişli düzeyde kuvvetli olmadığının bilincindeydim.


Bağlama çalmıyorum. 1965 yılında öğretmen okuldan ayrıldıktan beri de bağlamayı elime almadım diyebilirim, yani unuttum. Bir bağlamam var, çok sevdiğim bir ustadan hediye geldi, ama masamın başında asılı durur. Bazen akordunun yaparım ve çalmaya gelince birakırım. Benden daha iyi çalanlar var onlara saygı duyarım…


Sanat eserlerinizde uyguladığınız Şamanlık fikirleri ve öğeleri çok özel ve batı dünyasında daha önce hiç görmediğim bir üsluptur. Bu tarzda çalışan sanatçılar tanıyor musunuz?


Ben yapıtlarımda doğu ve batı kültürünün sentezine çok değer veriyorum. Burada sanat kalite yönünden çok yüksek tutulmakta ve sanatçıdan da düzeyde çok şey beklenmekte. İşte benimde bu senteze katılmam için geldiğim alevi kültüründe gerçeklere dayanan değerlerimizi, resimlerimde bir ülistrasyon olmadan kendi görüşlerime dayanarak kullanıyorum. O da benim dünyaya bakış açım oldu.


Alevi kültürünün kaynağı islam öncesi şaman inancıda töre doludur bu gününüze kadar gelen bir anlatım tarzıdır. Burada yani Avrupa’da bu tarz çalışan birine rastlamadım belki doğu ülkelerinde vardır ama tanımıyorum.


– Hem Almanya’da hem de Kore’de onursal üniversite profesörü olarak çalışıyorsunuz. Öğrencilere üslubunuzu öğretiyor musunuz?
– Hayır Almanya’da Prof. Olarak defalarca çalğrılmama rağmen kabul etmedim. Buradaki Akademi ve yüksek okullardaki meslektaşlarımın kıskançlık kavgalarından kaçtım.


Kore’de 1988’den bu yana resmi öğretim üyesiyim. O da öğrencim Prof. Kim’in ısrarı üzerine onu kırmadım kabul ettim. Orada klasik heykel dalında blok ders veriyorum. İlk senelerde, senede 4 defa gidiyordum şimdi zaman buldukca gidiyorum yada oradan bir grup bana geliyor. İlk sene sonrada emekli olacağım. Bu ara Türkiye’den de bir teklif kabul ettim ve bu yıldan itibaren Hitit Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesini kurma görevini üstlendim.


– Ressam ve İsmail Çoban Vakfı’nın kurucusu olarak şu an ne yapıyorsunuz? Projeleriniz var mı?
– Vakfımız geçen yıl sokakta kalmış, öğrenim ve okul bitirememiş çocuklar için bir proje başlattı. Gençleri yetiştiriyor ve tekrar öğrenime dönderiyoruz. İlk projemiz çok başarılı geçti ve bu yılki ikinci projeye geçen senenin 4 katı öğrenciyle başlıyoruz. Bu proje dahilinde, Mayıs – Haziran aylarında İstanbul Üniversitesi, Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu, vakfımıza davet edildi, 12 kişilik bir grupla ve bizim öğrencilerimizinde katkısıyla Şaman töresinden gelen ‘‘Dilek Ağacı’’ yani bizde onu ‘‘Barış Ağacı’’ olarak en az 3 m büyüklükte uluslararası katılımcılarla seramik heykel olarak gerçekleştireceğiz.


Eylül ayında Azerbeycan Devlet Güzel Sanatlar Akademisi misafirimiz olacak. Planlamak ve anlaşmaları imzalamak için bu ay İstanbul’a ve oradan Bakü–Azerbeycana uçuyorum. Tabi bunlardan başka bir sürü projelerimiz daha var ama bunları gercekleştirecek düzeye getirdiğimizde Vakfımızın internet sayfalarında yayınlayacağız.


Ayrıntılı Bilgi: İsmail Çoban Stiftung zur Förderung junger Künstler, Taunusweg 9, 42349 Wuppertal, Almanya, Tel.: 0049-202-401525, Fax: 0049-202-401523, E-mail: [email protected], Website: www.ismail-coban-stiftung.de, [email protected], www.ismailcoban.com


FOTOĞRAF: İsmail Çoban
* [email protected]


DİĞER AYAKÜSTÜ SOHBETLER


– Bozcaadalı bir Rum'un gözünde 'Anayurt'
-'İstanbul'un en önemli sorunu yönetimidir'
– 'Karadeniz'deki yokoluşa karşı çıkalım'
– 'Dişli' uyarı
– Faruk Akbaş: Fotoğrafta görsel kirlilik oluştu
– Türkiye'ye 45 kez turist olarak geldi
– Çetin Yetkin: Bir karşı devrim olmaktadır
– 'Turizm sektörü iyi başladı ama…'
– 'Yerli turiste pahalı değiliz…'
– 'Türkü giren eve kötülük girmez…'
– Boris'in babası, dedesi Ali Kemal'i anlattı
– 'KKTC turizminin sorunu ulaşım'
– Antalya ormanlarına ‘turistik’ kıyım!
– 'AKP'nin Alevi açılımı; evlilik içi tecavüz’ 
 -`Bugün ezilenlerin rüyası yok!`
-'Denizlerin talepleri hala Türkiye’nin temel ihtiyacı'
-'Antalya'yı kolay yağmaladılar'
– 'Biz devrimciler büyük bir ailenin üyeleriyiz'
– 'Abidin'in büyük sanatçılığı yeterince bilinmiyor'
– 'Devrim artık şart olmuştur…'
– 'AKEL'in zaferi, tüm ilericiler adınadır'
– Can Dündar: Türban MHP'nin taktiğiydi…
– 'AKP gecikmiş bir baroktur!'
– ‘Figuran değil müdahil olmalı’
– İranlı yazar Erad: Aşk, Türk’ü, Kürt’ü sevmektir
– AKP’nin Alevi sınavı…
– Çerkes Adil Paşa’nın tahsildarlık günleri
– Sıra şeytanda…
– Selek: Feminist kitabevi Amargi bir okul…
– İstanbul’un turizmi bu atölyede şekilleniyor
– Neden Patara ve neden şimdi?
-'Terörün panzehiri ekonomik gelişmedir'
-'Türkmenlerin hakları, bizim Kürtlere de tanınmalı'
-'Mahalle baskısı değil, ideolojik baskı'
– 'Meclis’teki partilerin kadın politikası yok'
– Ersümer: Merkezde bir yeniden yapılanma olmalı…
– Fotoğrafın büyücüsü: Aykan Özener
– Savaş karşıtı eylemlerin fotoğrafçısı: Hüsnü Atasoy
– Ufuk Uras: Desteği için Baykal’a teşekkür ediyorum!
– 'AKP’yi sola karşı yaratanlar yok edecek'
– 'Muhabirlerin telifle çalıştırılması yasalara aykırı'
– Yeşiller bağımsızları destekleyecek
– Türkiye sağlık turizminde atakta
– 'Hayallere tanık olmak istedik'
– 'İngiltere'de işkence yaptılar…'
– 'Kürtler, Türkler'i ikna etmeli…'
– 'Düşünceye militarizm de engel…'
– Boyalı bank nöbetini terkeden 'sosyalist' asker
– 'Kategorizesiz bir dünya hayalim'
– 'Toplumsal varlıklar elimizden kayıp gidiyor'
– Ermeni tarihçi: Asıl sorumlu emperyalizm
– Hrant Dink: Ruh halimin güvercin tedirginliği
– 'Vicdansızlığın İslamcısı, solcusu olmuyor…'
– 'İsrail bir devlet değil, bir projedir'
– Orhan Suda: Yaşasın edebiyat
– Türkiye'nin Papa'ya sormayı unuttukları!
– Sol Kendini Arıyor VII: Ömer Laçiner
– Sol Kendini Arıyor VI: Hayri Kozanoğlu
– Sol Kendini Arıyor V: Aydemir Güler
– Sol Kendini Arıyor IV: Oğuzhan Müftüoğlu
Sol Kendini Arıyor III: Aydın Çubukçu
– Sol Kendini Arıyor II: Çiğdem Çidamlı
– Sol Kendini Arıyor I: Mihri Belli:
– Hayalet yazar Hüdai Nabit
– Çitlembik ağacıyla söyleşi
– 'Çocuğa şiddet, çok yaygın'
– İran PKK'yi neden bombalıyor?
– Serdar Denktaş: Mal mülk davaları en zor sorun
– 'Kıbrıs'ta kısa dönemde çözüm olmaz'
– Tayvanlı yazardan 'Sıcak bir öpücük'
– Kavakçı: Başörtü, dini bir mesele
– Perinçek: MHP tabanını dışlayarak solculuk yapılmaz!
– 'Tek dileğim iki dengeli bir dünya…'
– 'Beni en çok korkutan: Google'
– 'Sorunumuz Yahudiler'le değil, siyonizmle'
– O bir 'peynir avcısı'
– 'Çernobil'den ders çıkarmadık'
– Bir kültür taşıyıcısı: Aydın Çukurova…
– Afşar Timuçin ile insana dair ne varsa…
– 12 Eylül iddianamesine ne oldu?
– Akın Birdal: Evren yargılanmalı!
– Hitler ile söyleşi…
– 'Baş örtüsünü ilk kez Sumerliler taktı'
– 'Türk solu titreyip kendine gelmeli' 
– 'Hepten pusulasız olmadığımız kanaatindeyim…'
– 'Siyasi güç, her zaman kendi hukukunu yaratır'
– ABD işdünyasında çöküş
– 'ABD Anayasası Patara'dan'
– Çocuklar öldürülmesin!
'- 'Bir Gün Mutlaka'
– 'Derin devlet sorunları çözmek istemiyor'
– Kaş'taki gözyaşı
– 'Son 15 yılda bilinçte sıçradık'
– Piref. H. Ökkeş ile 'dörtköşe' sohbet…
– Sorgun Ormanı'nı kurtaralım
– Devrim Bize Yakışırdı!
– G-8 protestosundan gözlemler…
– Başkaların hayalleri…
– Hurafeler gölgesinde Gelibolu…
Çokuluslu tekellere karşı 'Adil Ticaret'
– Kuzey çikolata, Güney ekmek derdinde
– Fokları, katliamdan kurtaralım!
– Nükleer denemelerin faturası: Doğal felaketler
-Türkiye'de de nükleer silah istemiyoruz!
– İsrail dünyanın 6'ncı büyük nükleer silahına sahip!
– Faşizm neden Almanya'da kök saldı?
– Demirel davasında tekelci medya da suçludur

731670cookie-checkİsmail Çoban ile Aşık Veysel üzerine

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.