“Sonunda hep meydan kazanır”

Guardian gazetesi, püskürtülen tazyikli suyla ayakları yerden kesilmiş bir göstericinin fotoğrafı eşliğinde “Türk polisi protestocuları taksim Meydanı’ndan çıkmaya zorluyor” başlığını kullandı.

Jenkins de köşesinde, “Bir meydanın ordusu yoktur. Oy veremez. Gidecek yeri de yoktur. Boş bir alandır. Ancak meydanlar iktidara muhalif bir işgali davet eder sözleriyle başlayan yazısını “İşte Taksim de böyle bir direnişin merkezi olunca Türkiye Başbakanı da bu meydanı yeniden fethetme gereği duydu. Zırhlı araçlar, silahlar, gaz bombaları, buldozerler kullanıldı ama meydan alınmalıydı” diye sürdürdü.

Benzer direnişlere sahne olan Mısır’da Tahrir, Pekin’de Tiananmen, Tahran’da Azadi, Kiev’de Bağımsızlık, Atina’da Sintagma meydanlarının sivil kutsal alanlar olduğunu anlatan Simon Jenkins, gerçek siyasetin ekranlarda değil meydanlarda yapıldığını belirtti.

Londra’da eski Başbakan Margaret Thatcher döneminde pek çok eyleme sahne olan Trafalgar Meydanı’nın uzun yıllardır siyasî eylemlere kapalı olduğunu yazan Jenkins, “Trafalgar sadece Belediye Başkanı’nı pohpohlayacak şovlar ve ticari gösteriler için kullanılıyor. Erdoğan bunu tüm kalbiyle onaylayacaktır” yorumunu yaptı.

Jenkins, “Erdoğan Taksim’i boşaltarak alışveriş merkezini kurabilir. Tıpkı Thatcher’ın, istediği vergileri koymak için Trafalgar’daki eylemleri dağıtması gibi” diyerek yazısını şu sözlerle bitirdi:

“Ama unutmayın bu Thatcher’a hiçbir iyilik getirmedi. Sonunda Meydan kazandı”

“EZECEĞİM” SÖZÜNÜ YERİNE GETİRDİ

Öte yandan Independent kapağına “Taksim Meydan Savaşı, Türkiye protestoları sona erdirmek için harekete geçti” sözleriyle yansıdı. Haberde, tazyikli su ve biber gazından kaçmaya çalışan göstericilerin bir fotoğrafı kullanıldı.

Times gazetesi de, bir gaz bombası fırlatan göstericinin fotoğrafının altına “Türkiye Başbakanı hükümet karşıtı protestoları ezme sözünü yerine getirdi” ifadesini yazdı.

Financial Times gazetesi ise son gelişmeleri yine kapak sayfasından “Erdoğan sert konuşmaya devam ederken Türk polisi Taksim Meydanı’nı bastı” sözleriyle duyurdu.

Türkiye’deki protestolar ve gösterilerde gelinen nokta gazetelerin yorum yazılarında da yansıdı.

‘CİN ŞİŞEDEN ÇIKTI’

Film yönetmeni Kutluğ Ataman’ın Independent gazetesinde yayımlanan yazısında “Şişeden çıkan cin geri girmemeli” başlıklı yazısında Ataman, “Türkiye’de ordunun sivil ve siyasî yaşamdaki etkisinin ortadan kaldırılması ve son dönemde Türk ve Kürt vatandaşlar arasında yeni bir barış yolu açılmasıyla Türkiye’de yeni bir özgürlük dili konuşulmaya başlandı” yorumunda bulundu.

“İktidar partisi AKP bu gelişmeler nedeniyle alkışlanmalı” diyen Ataman, ancak hükümetin, Taksim’deki eylemlerin başlıca aktörü olan genç kitlenin, kendi kuşağı gibi, askerî yönetimlerin baskıcı rejimini, işkenceleri bilmediğini anlamadığını belirtti.

Ataman, “Gençliğin dili hükümetten çok farklı. Kendilerine biber gazıyla saldırıldığında, seslerini kesmeleri söylendiğinde şoke oluyorlar. Son olaylar işte bu ‘bir babanın çocuğunu azarlamasına benzeyen’ söylemin sonucu. Yeni kuşak artık çocuk olmadıklarının, kendilerine saygı duyulması gerektiğinin ve ciddiye alınmak istediklerinin anlaşılmasını istiyor” yorumunu yaptı.

“Bu bir AKP karşıtı eylemmiş gibi görünebilir. Ama öyle değil” diyen Kutluğ Ataman, gerekçesini “Bu, otoriter yönetim reflekslerine karşı bir hareket. Bu, büyüyen bir demokrasinin işareti. Bu, sağlıklı bir gelişme” sözleriyle açıkladı.

“Hükümet, gençlerin kaos değil katılım istediklerini yeni yeni anlıyor. Batı, demokratik muhalefetle kışkırtmaları birbirinden ayırmalı. Bizler de Türkiye’nin demokratları olarak hükümetin yanında olmalı ancak otoriter tepkileri eleştirmekten de çekinmemeliyiz.” diyen Kutluğ Ataman, yazısını “Şişesinden çıkan cinin geri sokulmasına izin verilmemeli. Bu iyi bir cin” sözleriyle noktalıyor.

ERDOĞAN İKTİDAR SARHOŞU

Financial Times’ın yorum sayfalarında David Gardner “Erdoğan kendi partisini izlemeli, Taksim’i değil” başlığını attı.

“Erdoğan bu ulusal öfkeyi kendisini hedef alan bir komplo olarak değerlendiriyor olsa da, duruma göre farklı kozlar kullanmayı da bilen bir siyasetçi” diyen Gardner, bir yandan Gezi Parkı eylemcileriyle görüşmeye hazırlanan Erdoğan’ın öte yandan kendi yandaşlarını İstanbul ve Ankara’da düzenlenecek mitinglerle sokağa dökmeye hazırlandığını aktarıyor. Gardner, “Erdoğan, bir cumhuriyetin başbakanı. Oylarını arttırarak üç seçim kazandı. Eğer kendisini Tanrı’nın Türkiye’ye ve Müslümanlara bir lütfu olarak görüyorsa, bu yine de onu Hüsnü Mübarek ya da Çin’in Komünist liderleri gibi bir siyasetçi yapmaz” diye yazdı.

10 yılın ardından Erdoğan’ın iktidar sarhoşluğunda olduğunu yazan David Gardner, “Erdoğan kendisini Atatürk’le bir tutuyor. Atatürk muhteşem bir komutandı. Erdoğan ise, artık son savaşını veren bir komutana benziyor. Taraftarlarına, ‘büyük resmi görme’ çağrısı yapıyor, ama asıl kendisi hikayenin ana fikrini kaçırmış durumda” yorumunu yaptı.

Erdoğan’ın bundan sonraki hedefinin başkanlık olduğunu yazan Gardner, AKP içindeki dengelerin Erdoğan için büyük önem taşıyacağını belirterek “Direnişçilerin oluşturduğu komünün yerleştiği alan dünkü müdahaleyle daraldı. Şimdi izlenmesi gereken iktidar partisi içindeki yerleşim” sözleriyle bitirdi.

1385240cookie-check“Sonunda hep meydan kazanır”

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.