‘Sorunumuz Yahudiler’le değil, siyonizmle’

 


ICAD tarafından düzenlenen 5. Uluslararası Gözaltında Kayıplar Kurultayı’na katılmak üzere Türkiye’de bulunan Filistin Demokratik Kurtuluş Cephesi temsilcisi Usame Al Tamimy ile Arkadaşımız Ali Keskin, Filistin sorunu, Hamas ve bölgedeki son gelişmeler üzerine konuştu. Al Tamimy aynı zamanda Sürgündeki Filistinlilerin Dönüş Hakkı Komitesi sözcüsü…


– Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi (FDKC) hakkında bilgi verir misiniz?
– Marksist bir örgüt olan Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi (FDHKC), 1969 yılında FHKC’nden ayrılarak, Ürdünlü Ortodoks bir aileden gelen Nayef Havatme tarafından kuruldu. 1974 yılında örgütümüzün ismi Filistin Demokratik Kurtuluş Cephesi (FDKC) olarak değiştirildi.


1969 ile 1970 yılları arasında FHKC ile benzer bir tavır geliştiren örgütümüz, siyasi düzlemde FHKC’den ayrılıyordu. FHKC’nin daha solunda bir siyasi çizgiye sahip olan örgütümüz bugüne kadar çok sayıda silahlı saldırının sorumluluğunu üstlendi.


Şu ana kadar 4 tane kurultay ve 3 tane de konferans düzenlemiştir. Şu anda Filistin’de Batı Şeria ve Gazze’de Filistin Direniş Tugayları’mız vardır.


Ayrıca Demokratik Gençler Birliği Komiteleri, Demokratik Kadın Birliği, Filistin’e Dönüş Hakkı Komitesi gibi oluşumlarımız vardır. FDKC siyasi ve askeri mücadelenin bütün alanlarda eşit şekilde kullanılmasını ve bir tarafın diğerine göre ağırlıkta olmamasını savunur. Bizim karşımızdaki düşmanın siyonist işgali; bilinçli, sistemli ve emperyalistler tarafından desteklendiği için, direnişin de bütün alanlarda etkili bir şekilde dağıtılması gerektiğine inanıyoruz. Ancak bu şekilde mücadelenin bir sınıfın tekelinde olmamasını sağlar ve bütün halkları ve sınıfları mücadeleye katabiliriz.


– Hamas’ın son seçimlerde iktidara gelmesi Filistin sorununu nasıl etkileyecek?
– Öncelikle Hamas’ın seçilmiş olmasına saygı göstermek gerekiyor. Çünkü bu Filistin halkının seçimidir. Ama bunun nedenleri üzerinde de durmakta yarar var. Hamas’ın son seçimlerde birinci parti olmasının en önemli bazı nedenleri vardır.


Birincisi son 13 yıldır iktidarda olanlar büyük oranda yolsuzluğa bulaşmış ve halkımızı bir çıkmaza götürmüşlerdir. Hamas’ın seçim sloganı ‘ıshal etme ve değiştirme’ üzerine kurulmuştu. Buda kitleler üzerinde olumlu etki yarattı.


İkincisi de Hamas eylem yaptığı zaman bu Batı basını tarafından çok abartılıyor ve şişiriliyordu. Aynı şeyi Filistin basını da yapıyordu.


Yani diğer örgütler İsrail işgal güçlerine karşı bir eylem yaptığında kimsenin haberi olmuyordu ama Hamas yaptığında büyük bir propaganda oluyordu. Bu propaganda halk üzerinde bir sempati doğmasına neden oluyordu.


Ayrıca Hamas’ın çok büyük bir mali gücü var. Hamas Filistin devletinden daha zengin ve güçlüdür. Çünkü tüm dünyadaki Müslümanların zekatları, bağışları, kurban derileri, maddi yardımlarının büyük bir bölümü Hamas’ın kasasına gidiyor.


Filistin halkının da yüzde 70’nin  yoksulluk sınırının altında olduğunu gözönünde bulundurursak, seçimlerdeki bu başarı kaçınılmaz oldu. Sorunun çözümüne gelince, Hamas’ın programı ile ABD, AB, Rusya ve Çin tarafından sunulan ‘yol haritası’ birbirine uygun değil. Şu anda bu 4 ülke ve Arap ülkeleri Hamas ile temas içinde.


Ama diğer taraftan Hamas’ın kendi seçmenlerine verdiği sözler var ki bunların bir çoğu gerçekleşmesi zor vaadlerdi. Bu verilen sözler ve emperyalistlerin istemleri çakışıyor. Son 3 ay içinde ülkede büyük bir kriz yaşanıyor.


Bu krizden çıkmanın tek yolu da ulusal bir hükümet oluşturmaktan geçiyor. Yani seçime girmeyen İslami Cihat’ın da içinde olduğu, tüm örgütlerin temsil edildiği bir hükümetin bir an önce başa gelmesi gerekiyor.


– Filistin sorununuyla ilgili sunulan ‘yol haritası’ konusunda ne düşünüyorsunuz?
– Evet Emperyalistler, Irak’ı işgal ettikten sonra Filistin sorunuyla ilgili olarak bize‘Yol haritası’ diye bir program sundular.


Aslında bu harita  Filistin’deki Arap burjuvazisine Irak’ın işgali karşısında gözlerini yumdukları ve sessiz kaldıkları için verilen bir ödüldü. Irak için sessiz kaldınız, işte bu nedenle sizi ödüllendireceğiz’ dedi emperyalistler. Tabii bunu da ABD, AB, Rusya ve BM işbirliği içinde karar aldılar. 


Filistinlilere sunulan bu yol haritası üzerinde, Şaron  14 itirazda bulundu. Ve tabii, o 14 itiraz da işin içine girip, işlem görünce yol haritasından geriye fazla birşey kalmadı.


Filistinliler açısında içinde elde edilecek hiçbir hak da yok. Amerikalılar Şaron’un itiraz ettiği noktaları ‘anlayışla karşılıyoruz’, diye cevapladılar.


Şaron’un planına göre, İsrail Gazze’deki bütün yerleşim bölgelerinden çekilecek. Batı Şeria’nın topraklarından yüzde 45’ini geri verecek. Ve sözde bütün bunları, orada Filistin devleti kurulsun diye öneriyor. Ancak biz biliyoruz ki bu program, bu haliyle bile bizzat Şaron tarafından uygulanmayacaktır. Ama ABD bu öneriye destek sundu. Çünkü Şaron’nun önerdiği program, ‘yol haritası’nın bir parçasıdır. Sonra da yol haritasının ilk ürünü olarak bildiğimiz duvar örülmeye başlandı.


Şaron bu programı Likud’e sundu. Ve tabii reddettiler. Çünkü Likud Partisi Şaron’dan daha sağcıdır. Şaron’un programı kendi adamları tarafından kabul edilmeyince, Filistin’deki baskılar her geçen gün artmaya ve evler yoğun bir şekilde yıkılmaya başlandı. Mesela Rafah kentinin yarıdan çoğu yıkıldı. Daha sonra,  Hanyunus, Cabalia, Nablus, Cenin’de de aynı şekilde yerle bir edildi. Bize göre Şaron’un Filistin sorunu için siyasi bir çözümü yoktur. Asıl amacı BM ve kamuoyunu oyalamaktır.


– Peki size göre çözüm nedir?
– Biz inanıyoruz ki öncelikle bir çözüm geliştirmek için Filistin iç cephesini daha da güçlendirmek ve daha çok çalışmak gerekiyor.  varmak için Filistin iç cephesini daha çok güçlendirmek ve üstüne daha iyi çalışmak gerekiyor. Bunun için de  bütün Filistin örgütleri ve cepheleri ortak hareket etmek zorunda. Hamas, El- Fetih, FHKC, FDKC, İslami Cihad. Biz umuyoruz ki ulusal bir çizgi altında hepimiz bir yola gideceğiz. Ve oradan, islamcıların da içinde olduğu ulusal bir önderlik sağlayacağız.


– Somut çözüm arayışınızı biraz daha açabilir misiniz?
– Bu soru biraz da tarihle ilgili. Çünkü bu sorunun cevabında Filistin sorununun geçmişi yer alıyor.  Yani Filistin sorunu ne zaman ve nasıl başlamış ona bir bakmak lazım. O zaman çözüm önerilerimiz daha anlaşılır. Filistin sorunu Britanya Dışişleri Bakanı’nın Yahudilere Filistin’de bir devlet kurma sözü verdiği 1917’de başlamış. Bu tarihten itibaren Filistin ulusal sorunu başlamıştır.


1’nci Dünya savaşından sonra, İngiltere Filistin’i işgal etti. Dışarıdan gelen bütün Yahudileri yardım eden İngiliz yönetimi, onları özellikle Osmanlı’nın vakıf arazileri üzerine yerleştirmeye başladı.


O dönem emperyalizmin başı İngiltere’ydi ve ABD emperyalizminin yardımıyla da Yahudiler bölgeye yerleştiler. Amaçları Tevrat’taki bir ülküyü yerine getirmek, yahudilere ‘vaat edilmiş toprakları’ vermekti. Ondan sonra dünyanın bütün ülkelerinden Yahudiler, Filistin’e akmaya başladılar. İngilizler, 1948’de bölgeden çekildiklerinde ellerindeki bütün silahları ve ağır cephaneleri de Yahudi çetelere verdiler.


BM Filistin raporunu hazırlamak için bir görevli gönderdi. Daha İsrail devleti kurulmamıştı o zaman. Filistin içinde o görevliyi öldürdüler. Onun hazırladığı raporlar, bu topraklar Arap topraklarıdır, diyordu. Tabii onlar bu raporu beğenmediler. BM’ye ulaşmadan o kişiyi öldürdüler.


Daha sonra ise BM, 1947’de Filistin’i ikiye bölen Taksim Yasası’nı çıkardı. Bu yasayla Yahudilere bir devlet, Filistinlilere bir devlet verildi. BM’nin 181 No’lu Kararı’nda, o dönemdeki Yahudiler, Filistin topraklarındaki nüfusun yüzde 7’sini temsil ediyorlardı. Toprakların ise yüzde 10’una sahiptiler. Halkın yüzde 7’si, toprakların yüzde 10’u ama, BM’nin 181 No’lu Taksim Kararı’na göre toprakların yüzde 43’ünü alacaklar. Yüzde 57’sinde de Filistin devleti kurulacak. Bu karara dayanılarak 1948’de İsrail devleti resmen ilan edilmiş oldu. Böylece dünya tarihinde BM kararıyla kurulan ilk ve son devlet İsrail oldu.


Tabii ABD ve İngiltere’de  İsrail’i ilk tanıyan devletler oldu. Biz  bu nedenle de her zaman ‘korsan devlet’ diye hitap ediyoruz İsrail’e. O dönemden beri de Ortadoğu’da emperyalizmin ileri kolu oldu. Sonra zorunlu göç başladı. 1967’deki savaşla Filistin toprakları işgal edildi.
Bu tarihsel gerçekten yola çıkarak çözüm önerilerimiz şöyle; İsrail’in 1967’de işgal ettiği Batı Şeria ve Gazze’deki bölgelerden geri çekilmesi ve bölgede bir Filistin devletinin kurulması onun başkentinin de Kudüs olması.


Sürgün edilen tüm mültecilerin sorunlarının çözülmesi, geri dönüş hakkı tanınması veya tazminat ödenmesi. Bu geçici çözüm. Ama kalıcı çözüm demokratik Filistin devletini bütün Filistin toprakları üzerinde kurmak. Sosyalist bir yönetim altında bütün insanları eşit bir şekilde temsil etmek. Burada ne ulusal, ne dinsel, ne sınıfsal hiçbir ayrımcılık olmayacak. Filistin devleti, bütün sorunlarını sosyalizmle çözecek. Tabii Siyonist ırkçılığı bitirmek şartıyla. Bizim Yahudilerle aynı topraklarda yaşamak bakımından bir sorunumuz yok, çünkü biz iki bin seneden beri aynı toprakları paylaşıyoruz. Bizim sorunumuz Yahudilerle değil, Siyonizmle.. Bizim mücadelemiz dine dayalı değil, sınıfsal ve Siyonizme karşı bir mücadeledir.


– Son olarak gazetemiz okurlarına bir mesajınız var mı?
– Şu anda Filistin toprakları üzerinde bir devlet kurulabilir. Ama bunun şartı işgalin bitmesidir. Tarihte ırkçı rejimin ve destekçilerinin Güney Afrika’dan çekilmelerinden sonra olduğu, bizim ülkemizde de ırkçılar çıkarsa Filistin’de de bir devlet kurulabilir. Bu nasıl gerçekleştirilebilir? Filistin mücadelesi daha da büyürse, Arap dünyası ve dünyadaki devrimciler de ancak bizi desteklerse. Yani siyonistlerin iradesinin kırılmasıyla olabilir.


DİĞER AYAKÜSTÜ SOHBETLER:


– O bir ‘peynir avcısı’
– ‘Çernobil’den ders çıkarmadık’
– Bir kültür taşıyıcısı: Aydın Çukurova…
– Afşar Timuçin ile insana dair ne varsa…
– 12 Eylül iddianamesine ne oldu?
– Akın Birdal: Evren yargılanmalı!
– Hitler ile söyleşi…
– ‘Baş örtüsünü ilk kez Sumerliler taktı’
– ‘Türk solu titreyip kendine gelmeli’ 
– ‘Hepten pusulasız olmadığımız kanaatindeyim…’
– ‘Siyasi güç, her zaman kendi hukukunu yaratır’
– ABD işdünyasında çöküş
– ‘ABD Anayasası Patara’dan’
– Çocuklar öldürülmesin!
‘- ‘Bir Gün Mutlaka’
– ‘Derin devlet sorunları çözmek istemiyor’
– Kaş’taki gözyaşı
– ‘Son 15 yılda bilinçte sıçradık’
– Piref. H. Ökkeş ile ‘dörtköşe’ sohbet…
– Sorgun Ormanı’nı kurtaralım
– Devrim Bize Yakışırdı!
– G-8 protestosundan gözlemler…
-Başkaların hayalleri…
– Hurafeler gölgesinde Gelibolu…
Çokuluslu tekellere karşı ‘Adil Ticaret’
– Kuzey çikolata, Güney ekmek derdinde
– Fokları, katliamdan kurtaralım!
– Nükleer denemelerin faturası: Doğal felaketler
-Türkiye’de de nükleer silah istemiyoruz!
– Çocuk işçiler
– İsrail dünyanın 6’ncı büyük nükleer silahına sahip!
– Faşizm neden Almanya’da kök saldı? 
– Demirel davasında tekelci medya da suçludur

730070cookie-check‘Sorunumuz Yahudiler’le değil, siyonizmle’

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.