Rusya’nın Suriye’ye askeri müdahalesi, bölgede çalkantılara yol açmasının yanısıra, Türkiye açısından da bir dizi belirsizliği beraberinde getiriyor.
Esad rejim kuvvetlerine ve müttefiki Hizbullah savaşcılarına destek amacıyla yüzlerce İranlı askerin Suriye’ye vardığı yolundaki haberler, gerginliğin önümüzdeki günlerde daha da artacağına işaret ediyor.
Rusya’nın Suriye’deki savaşta aktif taraf haline gelmesi, bölgede faaliyet gösteren bütün askeri güçler açısından potansiyel riskler taşıyor ama Türkiye açısından yaratacağı sonuçlar, şimdiden öngörülebilecek türden.
Hızla şekillenen yeni koşullar, Türkiye’nin Suriye politikasını temellerinden sarsacağa benziyor. Suriye’de Beşar Esad rejiminin yıkılmasını ana hedef olarak gören ve sınır ötesinde mülteciler için güvenli bölge oluşturulmasında ısrar eden Türkiye’nin üzerinde durduğu zeminde, bariz çatlaklar oluşuyor.
Buna rağmen, Türkiye yetkilileri, Rusya’nın Suriye müdahalesi karşısında hala suskun.
Çarşamba günü Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu temel olarak, uluslararası topluluğun Suriyeli sivilleri Esad rejiminden ve IŞİD benzeri terrorist örgütlerin saldırılarından koruyacak bir güvenli bölge oluşturması konusuna odaklandı.
Türkiye Büyük Millet Meclisine hitaben Perşembe günü konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise Suriye’den bahsederken, ülkesinin mültecilere kimsenin yapmadığı kadar kucak açtığını hatırlatıp, Avrupa’yı eleştirdi ama Rusya’nın müdahalesine ve bölgede değişen koşullara hiç değinmedi.
Cumhurbaşkanı, AKP sıralarındaki milletvekillerine, “tarih, hiç şüpheniz olmasın, Türkiye’nin önlenemez büyümesine ve güçlenmesine şahitlik etmeyi sürdürecektir” diyerek moral verirken, ülke içinde ve dışında aynı saatlerde tanık olunan gelişmeler hiç de öyle görünmüyordu.
Daha önceki saatlerde, New York’ta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu salonlarında The Associated Press ajansına demeç veren geçici hükümetin dışişleri bakanı Feridun Sinirlioğlu ise, Rusya’nın, Suriye planlarının ayrıntılarından Türkiye’yi haberdar etmediğini, Irak, İran ve Suriye ile varılan istihbarat paylaşımına da katılmadıklarını itiraf ediyordu.
Gerçi, Rusya’nın bölgedeki askeri ve siyasi rolünün aniden belirleyici olması karşısında şaşkınlığa uğrayan tek ülke Türkiye değil. Amerika Birleşik devletleri başta olmak üzere NATO müttefiklerinin de hazırlıksız yakalandıkları açıkça görülüyor.
Suriye’ye hava müdahalesinin ikinci gününde Ruslar, IŞİD’den ziyade Esad rejimi karşıtı diğer İslamcı muhalefeti vurdular. Bu grupların çoğu, bizzat Türkiye ve Körfez ülkeleri tarafından desteklenen güçler.
Görülen o ki, Suriye’de sadece oyun kurucular değil, oyunun kuralları da göz açıp kapayıncaya kadar değişiverdi.
Bu durumda yapılması gereken, Türkiye’nin de aynı hızla, acilen, dış ve güvenlik politikasını yeniden gözden geçirmesi olmalı.
