Suriye’deki umut ışığı Türkiye’den de görülüyor mu?

Halkın açlıktan öldüğü bölgelere yardım ulaştırılmasını sağlayacak kadar kısa sürse bile, kayda değer bir adım.

Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya’nın önderliğinde, çok uluslu bir girişimin sonucunda elde edilen geçici ateşkes, Suriye’deki savaşın bir uluslararası çatışmayı tetikleyebileceğine dair endişelerin yoğunlaştığı bir döneme rastlaması bakımından da son derece önemli.

Suriye’de kalıcı barışın Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya’nın işbirliği olmaksızın gerçekleşmeyeceği artık yaygın şekilde kabul görmeye başladı.

Son yıllarda iki büyük güç arasındaki gerginliğin damga vurduğu dönem, Suriye’deki savaş sona erse de ortadan kalmayacak belki ama Suriye’deki durumun belirsizliği, olayların tırmanmasıyla ortaya çıkabilecek öngörülmesi zor sonuçlar, bir uyurgezer misali, dünyanın daha geniş kapsamlı ve tehlikeli bir çatışmaya doğru yol aldığı korkularını iyice pekiştirdi.

Suriye krizinin yarattığı olası tehlikenin boyutlarını anlamak konusunda asıl dönüm noktası ise Türkiye’nin Kasım ayında bir Rus savaş uçağını düşürmesi oldu.

Bu hafta Londra’da European Council on Foreign Relations toplantısında dinlediğim Rus Dış Politika ve Savunma uzmanı Dimity Suslov’un deyişiyle, Rus uçağının düşürülmesi, dünyayı bir savaşın eşiğine getirdi. Dimitry Suslov’a göre, ateşkes girişimlerinin başarısız kalması durumunda, Türkiye-Suudi Arabistan ikilisinin Suriye’ye müdahaleye girişmesi, Türkiye ve Rusya arasında doğrudan bir savaşın kıvılcımı olabilir.

Türkiye, ateşkesi ilke olarak desteklediğini açıkladı ama bunu koşullu olarak ve istemeden yaptığını da saklamadı. Buna rağmen, geçici ateşkesle beraber Türkiye, kuzey batı Suriye’deki Kürt mevzilerini topa tutmaya da ara verdi. Cumartesi günü Suriye sınırında benzerine rastlanmamış sayıda Türk F-16 devriye uçuşu da gerçekleşti.

Aynı gün hükümet çizgisindeki Yeni Şafak gazetesi, ‘Suriye üçe bölünecek’ manşetiyle yayınlandı. Gazete, ateşkesin, Amerikalar tarafından ülkeyi, PYD kontrolünde Kürt bölgesi, Esad rejimi ve çölde IŞİD kontrolündeki alanlar olmak üzere üç parçaya bölme planının bir parçası olduğunu iddia etti.

Gazetenin hükümet çevrelerinin görüşlerini yansıttığına inanılan yazarı Abdülkadir Selvi ise, daha da ileri gitti. Selvi, ‘Ayrıca bu plan hem yeni değil hem de ABD’nin B planı değil. ABD-Rus ortak patenti taşıyabilir ama plan İsrail projesi’ diye yazdı.

Kritik ama bir o kadar da kırılgan ateşkes öncesinde, Londra’da en çok tartışılan konuların başında Suriye geliyordu. Geçici ateşkesin nasıl bir sonuç vereceğine dair çeşitli görüşler öne sürüldü ama bunlar arasında en çok dikkatimi çeken, Türkiye’nin rolüne atfedilen önemdi. Kaynaklarımın hemen hepsi, önümüzdeki günlerde Türkiye’den gelebilecek bir yanlış hesabın olası olumsuz sonuçlarına dair endişelerini dile getirdiler.

Türkiye’den gelen açıklama ve yorumlara bakıldığında, bu kuşkunun yersiz olmadığı, geçici ateşkes konusunda fazla iyimserliğe kapılmamak gerektiği düşünülebilir. Çünkü Suriye denklemindeki bilinmezler arasında Türkiye, önemli yer tutuyor. Orta Doğu’da oyun kurucu olma heveslisiyken, oyun bozucu olmasından ciddi şekilde endişe duyuluyor.
_______________________________

* Yazarın diğer yazıları için lütfen tıklayınız:
http://www.firdevstalkturkey.com/tr/

1580490cookie-checkSuriye’deki umut ışığı Türkiye’den de görülüyor mu?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.