Sözde değil, özde demokrasinin olduğu bir Türkiye

Demokrasinin en önemli özelliklerinden birisi de politikanın toplumsallaşması, katılım imkanlarının ve kanallarının yurttaşlara daha fazla açılması ve politik alanın sivil olmasıdır. Özellikle 3 askeri darbe, bir de ‘postmodern muhtıra’ koşullarını yaşamış bir toplum olarak bunun öneminin altını bir kez daha çizmek gerekiyor.

Şunu biliyoruz ki, demokrasinin işlediği bir ülkede bir Genelkurmay Başkanı’nın, makuliyet ölçüleri içinde kalsa dahi bir siyasal odak profili vermesi veya bir siyasi parti lideri gibi konuşması doğru değildir. Ordunun ülke güvenliği konusundaki endişelerini veya önerilerini sunacağı kurumlar bellidir. Bu tartışmaların uluorta yapılması, demokratik ve şeffaf bir ortam yaratıldığı anlamına gelmez. Çünkü yurttaşların itirazlarını belirtme imkanları ve zeminleri sınırlıdır. Bu tutumun nedeni, olsa olsa kamuoyu oluşturmaktır.  
 
Bu nedenle Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın yaptığı basın toplantısını ve bu ağırlıkta bir siyasi pozisyon almasını yadırgıyoruz. 

Evet, Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın söylediği doğrudur, hiçbir Avrupa ülkesinde ordu bu kadar tartışılmaz. Ama hiçbir Avrupa ülkesinde Genelkurmay Başkanları bu kadar çok ve siyasi konuşmaz. Bu kadar ön planda yer almaz.   
 
Ne yazık ki, orduda okul sürecinden başlayarak emekli olana değin, askeri müdahalelerin demokrasi ile bağdaşmadığı yönünde bir eğitim verilmemektedir. Üstelik ıç Hizmet Kanunu’nun ilgili ‘koruma kollama’ maddesi değişmedikçe de bu yapılamamaktadır.   ‘Günlük’ ve darbe tartışmaları bu nedenle toplumda büyük bir şaşkınlık yaratmamıştır. Darbe hazırlığı belgelerinin Genelkurmay arşivlerinde aranması ise çok ironik olmuştur.  
 
Öte yandan TSK’nın önerileri içinde yer alan, TBMM’nin bir komşu ülkeye müdahale yetkisini vermesi de doğru politik bir karar olmayacaktır. ABD’nin Irak’ta düştüğü durum bellidir. Türkiye’nin Kuzey Irak’ta bir cephe açması, hem bölgede hem de ülkede yeni bir kaosun yaşanması anlamına gelecektir. Sonuçları ağır olur.  
 
Türkiye’de toplumun ‘sözde değil, özde demokrasi’ yaşaması bir ihtiyaçtır ve bir umuttur. Ancak şu da açık ki, sözde ve özde olma kriterini belirleyecek tek bir merci ve tek bir kurum yoktur.   
 
Demokrasi bir toplumsal mücadelenin ürünüdür. Bu mücadele de siyasi alanda sürecektir ve sürmelidir. Bu konuda bir mutabakat varsa, bu olumlu bir gelişmedir.    

______________

* ÖDP Genel Başkanı ve İÜ Öğretim Üyesi

1584080cookie-checkSözde değil, özde demokrasinin olduğu bir Türkiye

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.