Verilen nimetlerin değerini bilmemek en büyük cahilliktir.Elimizde ki nimetleri çok hor kullanıyoruz.
Ne zaman ki, nimetlerden mahrum kalıyoruz , o zaman ancak , elimizden kayıp giden nimetlerin değerini anlamaya başlıyoruz.
Nimetlerin zayiinden sonra , oh tüh diyoruz , faydası oluyor mu? Oh tüh demenin yararı oluyor mu? Olmuyor, olması da mümkün değildir.
Elimizde ki değerli olan, her şeyin değerini bilmek büyüklüktür. Bizlerin kaybettiğinde, arayacağımız konularda hassas olmamız gerekiyor.
Hassas olmama gerek yok dersek , kaybeden biz oluruz. Akıllı insanlar , hazır elinde bulunan nimetlere gerekli değeri verir.
Değeri verelim ki, takdir duygularımız gelişsin. Nimetler hususunda , nimetleri takdir edersem , karşımda ki insan veya insanlarda mutlaka olumlu karşılık verecektir.
Dünyada ki her fiilimizin karşılığını görürüz. Pozitif insanlar, pozitif tepki görür. Negatif tepki verende, mutlaka negatif karşılık görür.
Ben kötülük yaparak mutlu olan biri isem, yarın bir başkası da benim üzüntümle mutlu olacak demektir. Onun için kendimiz için istediklerimizi başkası içinde istemeliyiz.
Nimetlerin takdir edileceğini hepimiz biliyoruz. Bilmemize rağmen boş vermişlik içinde olmamızdan dolayı nimeti kaybedersek zararımızadır.
Nimeti takdim ve takdir eden Allah , hiç bizim şükrümüze ihtiyacı yoktur. Şükre ihtiyacı olan biziz. İnsanların talepleri, arzuları, ihtiyaçlarının karşılanması zordur.
Onun için bizim ihtiyaçlarımıza göre cevap veren Allah’ımıza şükretmeliyiz.
Elimizde hangi nimet olursa olsun, basit , hor, hakir görmeden ; şükür ya rabbi dedik mi , işte budur gerçek hamdetmek.
Yoksa nimet varken şükredip, kaybettiğimizde isyan etmek bize hiç yakışmaz. Dünya imtihan dünyasıdır. Nimetler bazen çoğalır, bazen de nimetler azalır.
Bazen nimetler dolar, nimetler bazen boşalır. Önemli olan şükrün yapılmasıdır. Ben Allah’ın verdiği bunca nimetlere hala hor bakıyorsam, benim kişiliğimde zafiyet vardır. Geçmişten bize anlatılanların önemini kavrayarak, ders çıkartmasını bilmeliyiz.
Ders çıkartmayı bilirsek, o zaman nimetlerin kıymetini biliriz. Mesela Gölhisar’dan Fethiye’ye yayan bir dönem tuz almaya gitti, bizim atalarımız.
Dahası, kışın aşeren bayanların istekleri yaz meyvesinden yana olduğunda, bulunmazdı. Şimdi hepsi mevcut.
Ömür en büyük nimettir . Dediğimiz gibi, bize verilen en büyük nimet ve emanet Allah’ın vermiş olduğu ömürdür.
Hani bize Allah soracak , ömrünü nerde geçirdin diye? Bilinçli insanlar olarak ve hesabı vereceğimizin idrakinde olarak, ömür sermayemizi mutlaka hesaplı iktisatlı kullanmalıyız. Dünyada ki ömrümüzün sonu vardır.
Ömrümüzün sonunda mutlaka hesapta var. İstediğim gibi, yaşamak isterim demek uygun düşmez.
Dünyanın aldatıcılığına kanmadan , mutlu , huzurlu yaşamak için takdir duygumuz gelişmiş olmalıdır.
Belli ömür veren Allah, belirsiz zamanda bizim ruhumuzu alacaktır. Ruhumuzu alınca da sıkılmamak, zorlanmamak gerektiğini bilenler nefesinin boşa gitmesine razı olmaz.
Nasıl nefesinin boşa gitmesine rıza gösterebilir ki, en önemli olan nimet hayatta olmamızdır. Nefes aldık veremedik, verdik alamadık sonuç. Ömrümüzün sonu demektir.
Ömrümüzün sonu demekse , dönüşü olmayan yola çıkmaktır. Yola çıktıktan sonra dönüş yoktur.
Fırsatı kullanmayan kişiler daima zararlıdır. Nice insanlar ömürlerini faydasız olarak harcamaktadır.
Bu tür insanlar hesap zamanında zorlanacaktırlar. Hesap anında zorlanmaksa , çok çetin sıkıntıya maruz kalmamızdır.
Zamanında elimize geçen fırsatları malayani olarak harcamanın cezasını , hem dünya da hem de ahrette çekeriz.
Akıllıca davranmak, biz akıllı olanlara mahsustur. Akıllı olan insanlar maddi ve manevi varlıklarını heder etmezler. Heder edenleri ikaz ederler. Biz dünyaya baki kalmayacağız.
Ömrümüzün kıymetini takdir etmemiz gerekiyor.