Tanrıça Kybele’nin tapınağını başına yıkıyorlar!

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Ordu’da arkeolojik ve doğal sit alanı olan Kurul Kalesi’nin eteğinde taş ocağı izni verilmesi görenlere bu kadar da olmaz dedirtiyor. 2016 yılında Kybele heykelinin bulunduğu kale, herkesin gözü önünde taş ocağı yıkımıyla karşı karşıya bırakıldı…
 
Ordu’nun Bayadı köyünde bulunan Kurul Kalesinin eteğinde açılan taş ocağı tüm tepkilere rağmen doğayı ve tarihi tahrip etmeyi sürdürüyor. Kent merkezine 13 kilometre mesafede bulunan kalede, 2016’da yürütülen kazılarda 2 bin 100 yıllık ana tanrıça Kybele’nin heykeli bulunmuştu. 3 bin yıllık bir tapınağın da ortaya çıkarıldığı Kurul Kalesi’nin eteğindeki kayalıklarda açılan taş ocağının tahribatı ise arkeolojik ve doğal sit alanı olan bölgeyi tehdit ediyor. Ordulu sivil toplum örgütleri, kalenin bulunduğu bölgede yaptıkları incelemenin ardından tarihi ve doğal mirasın korunması çağrısında bulundu. Ordu Çevre Derneği Başkanı Gül Ersan, bölgede yaşanan katliamı durdurmak amacıyla 4 Nisan Çarşamba günü yapacakları basın açıklamasına tüm Orduluları davet etti.
 
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI TARİHİ KALEYİ BÖYLE TANITIYOR
Kurul Kalesi, Ordu’nun önemli kültür mirasları arasında yer alıyor. Ordu İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nce kenti ziayret edenler için hazırlanan ‘Gezi Rehberi’nde Kurul Kalesi şöyle tanıtılıyor: “İlimiz merkezine 13 km. mesafedeki Bayadı köyü sınırlarında bulunan sivri bir kaya üzerine kurulmuş, 1. derece arkeolojik ve Doğal Sit alanı olup, antik bir yerleşmedir. 250 – 300 adet merdiven gün ışığına çıkarılmıştır. Kazı esnasında bulunan pişmiş topraktan çatı kiremitleri, duvar örgüsü seramik parçaları incelenmiş ve M.Ö. II. ve I. Yüzyılda yerleşim yapıldığı tespit edilmiştir. Ordu Valiliği, Müze Müdürlüğü’nce 2010 ve 2011 yıllarında arkeolojik kazı çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Bu alan, Karadeniz Bölgesinde İlk arkeolojik kazı alanıdır. Kazılar sonucu 3000 yıl öncesine ait tapınak ve kale duvarlarına rastlanmıştır. 2012 yılında da kazılara devam edilmiştir. Arkeolojik kazı çalışmalarında kullanılmak üzere ‘Kazıevi’ hizmete açılmıştır.” 
 
2016 YILINDA 2100 YILLIK TANRIÇA KYBELE HEYKELİ BULUNDU
Kurul Kalesi’nde sürdürülen arkeolojik kazılarda, Eylül 2016’da 110 santim uzunluğunda bir Kybele heykeli bulundu. 200 kilogram ağırlığı bulunan ana tanrıça heykelinin, 2100 yıllık bir geçmişe sahip olduğu belirlendi. Çeşitli dönemlerde yerleşimlere sahne olan kalede ayrıca bir de tapınağın bulunduğu ortaya çıktı.
 
TANRIÇA KYBELE’NİN TAPINAĞI TAŞ OCAĞI TEHDİDİ ALTINDA
Ancak ana tanrıça Kybele heykelinin de içinde bulunduğu zengin kültür mirası yıllardır kalenin eteğinde açılan taş ocağının tehdidi altında. Dinamitli patlatmaların da yapıldığı Melet Irmağı kıyısındaki taş ocağının faaliyeti tüm tepkilere rağmen sürüyor. Kurul Kalesi’nin bulunduğu tepeye kadar dayanan taş ocağının tarihi ve doğal mirası katlettiğini savunan Ordu Çevre Derneği Başkanı Gül Ersan, dernek üyeleriyle birlikte bölgeye düzenledikleri inceleme gezisinin ardından açıklama yaptı.
 
ORDULU STÖ’LERDEN TARİHİ YOK EDEN TAŞ OCAĞINA TEPKİ YAĞIYOR
Ordulu sivil toplum örgütü temsilcileriyle birlikte Kurul Kalesi’nde yıllardır süren taş ocağı tahribatının durdurulması için düzenlenen inceleme gezisinin ardından açıklama yapan Ersan “Kurul kayalıklarının eteklerinde yıllardır faaliyet gösteren taşocağı, Kurul Kalesi’ne verdiği zarar dışında çevresindeki mahallelerde yaşayanlara da zarar veriyor. Bugün burada yaptığımız toplantıda saptadığımız sorunlar toz, gürültü, sarsıntı, görüntü kirliliği. Ama herkesin özellikle vurguladığı zarar; doğa katliamı.Burada hem doğa, hem tarih, hem kültür katlediliyor. Bu katliamı durdurmak herkesin görevi. O nedenle Çarşamba (4 Nisan) günü Tahıl Pazarı Meydanı’nda saat 12.30’da yapacağımız basın açıklamasına tüm Orduluları davet ediyoruz” diye konuştu.
 
‘TAŞ OCAĞI BİR AN ÖNCE KAPATILMALI’
Kurul Kalesinin korunması gerektiğinin altını çizen Tüm Köy-Sen Ordu Şubesi Başkanı Zekayi Sağra ise sendika olarak üreticilerin taş ocağından gördüğü zararın da kendilerini ilgilendirdiğinin altını çizerek, “Taşocağının tozları bitkilerin üzerini kaplayarak verimin azalmasına neden oluyor. Taşocağı ve işletmesinin yakınında kivi ve fındık bahçeleri, sera ve tavuk çiftliği bulunuyor. Tümü taşocağının tozundan etkileniyor. Hem Kurul Kalesi’ne hem de tarıma zararları nedeniyle taşocağı bir an önce kapatılmalıdır” dedi.
 
‘TAŞ KIRMA TESİSİ TARIMA ZARAR VERİYOR’
Ordu Kivi Üreticileri Birliği Başkanı Yusuf Uzunlar da sebze ve meyvelerin taş ocağının tozları nedeniyle zarar gördüğüne işaret ederek, “İşletme dağı yok ederken taş kırma tesisi de tarıma zarar veriyor. Ordu’da fındık ve kivi önemli bir değer. Ayrıca turizm diyoruz  ama tarihi değerimize zarar veriyoruz. Kabul edilebilir değil” ifadelerini kullandı.
 
‘TAŞ OCAĞI TESİSİ HİZMET DEĞİL YIKIM’
Çocukluğunun bu bölgede geçtiğini anlatan Uzunömeroğlu Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Adem Uzunömeroğlu Kurul Kalesi’nin tarihi bir ibadet yeri olduğuna değinerek, Ordu’ya yapacağı kazanımlara işaret etti. Tarihi mekana zarar veren taş ocağı işletmesinin kapatılmalması gerektiğini vurgulayan Uzunömeroğlu, “Bu taşocağı hizmet değil, bir yıkımdır. Kurul Kalesi’ne sahip çıkacağız” dedi.
 
‘KAZILAR DEVAM EDERKEN TAŞ OCAĞI KABUL EDİLEMEZ’
Kurul Kalesi’ndeki yıkıma tepki gösteren Aynur Akar ise “Üstü tarih, altı katliam. Doğal kale Ordu için bir değer. Kibele heykeli burada bulundu diye sevindik. Arkeolojik kazı devam ederken alttan taşocağı ile zarar verilmesi kabul edilemez. Başka ülkeler tarihi değerlerini korurken bizler yok ediyoruz. Ayrıca kırma eleme tesisinin tarıma zararları da var” görüşünü dile getirdi.
 
‘NEFES ALAMIYORUZ, MAHALLEYİ TERK ETMEK ZORUNDA KALACAĞIZ’
Bölgede yaşayan yurttaşlar da taş ocağının yaşamlarına verdiği zararları dile getirdi. Evinin bitişiğinde taş ocağının kırma-eleme tesisi olduğunu dile getiren Adile Yılmaz, “Tozlar ürün azalmasına neden oluyor. Ayrıca bahçemizde toprak kayması oldu. Balkona, dışarı çıkamıyoruz, nefes alamıyoruz. Toz sağlığımızı tehdit ediyor. Makine gürültüsü sinirlerimizi bozdu. Hem tarihi değerimiz yok ediliyor hem de bizim sağlığımız tehdit altında. Mahalleyi terk etmek zorunda kalacağız. Kurul Kalesi’ne verilen zarar da kabul edilemez. Tarihi, değerimiz korunmalı” ifadelerini kullandı.
 
‘ÇOCUKLUĞUMU GERİ İSTİYORUM’
Çocukluğunu ve anılarını geri istediğini dile getiren Nilgün Yılmaz ise “Şantiye kurulduğundan bu yana köye gelmeye zorlanıyorum. Kişisel zararlarımız var ama asıl önemli olan Kurul Kalesi’ne verilen zararlar. Kurul Kalesi kurtarılmalı” diye konuştu.
           
 
2174370cookie-checkTanrıça Kybele’nin tapınağını başına yıkıyorlar!
Önceki haberBeldibi Mağarası’nı kim koruyacak
Sonraki haber“Süper iyi günler!”
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.