Tarafsızlık mı?…

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan AKP’nin seçim kampanyasının en önemli aktörü.
Çünkü gittiği her yerde halkı AKP’ye oy vermeye çağırıyor.
Şimdi sırada, Avrupa’daki Türkler var.
İşte, ilk durak Belçika’da söyledikleri:
“Biz bu konuşmaları yapıyoruz ya Yüksek Seçim Kurulu’na şikayet ediyorlar Cumhurbaşkanını yasaklayın meydanlara çıkmasın diyorlar. Bir müracaat ettiler, iki müracaat ettiler, 3 müracaat ettiler hepsinden oybirliğiyle ret aldılar. Bunlar anayasayı da bilmiyor. Anayasayı açıp okuyun. Acaba Cumhurbaşkanı nerede suç işler? Cumhurbaşkanının vatana ihanetten başka suçu yoktur. Ne yaparsanız yapın ben bir defa meydanlarda konuşma hürriyetimi size yedirmem. Cumhurbaşkanı adayı olduğum zaman ne dedim? ‘Alışılmış bir cumhurbaşkanı olmayacağım’ dedim. Yani Çankaya’ya çıkıp da ben yan gelip yatamam. Meydanları dolaşacağım. Tüm partilere eşit mesafedeyim. Burada asla tabi ki bir farklılık ortaya koyamam. Gönlümde benim de bir aslan yatıyor, o ayrı mesele. Fakat taraf derseniz tarafım. Benim tarafım millet.”
Şöyle, süratle bir göz atın bu sözlere.
Bu söylenenlerin suç olabileceğini, tarafsız olması gereken bir cumhurbaşkanının “taraf” olduğunu anlamak için hukukçu, ya da anayasacı olmaya gerek var mı?
Bunu, dağdaki çoban anlıyor.
Sade vatandaş haydi haydi anlıyor.
Ben tek partili yönetimler hariç, 1950’den bu yana meydanlara çıkıp “400 milletvekili yollayın meclise” diyen, ardından “ 300 milletvekili de yeter” sözlerini sarfeden hiçbir cumhurbaşkanına rastlamadım.
Onlar da seçilmişlerdi.
Onların da önünde aynı anayasa vardı.
“Ben meydanlarda konuşma hürriyetimi size yedirmem” diyor.
“Size yedirmem” dediği muhalefet partileri.
İyi de muhalefet partileri tüm milleti temsil etmiyor ki.
Bu ülkenin yüzde 52’si sana karşı.
Yarın, AKP’nin alacağı oylar da bunun altında olabilir.
Tarafsız olması, kalması gereken bir Cumhurbaşkanı bağıra bağıra, konuşa konuşa, gözlerimizin içine baka baka anayasal suç işliyor.
196O faşist askeri darbesinden sonra Yassı Adada kurulan düzmece mahkemelerde yargılanan devrin Cumhurbaşkanı rahmetli Celal Bayar, kurucusu olduğu Demokrat Partinin bir sempatizanı tarafından kendisine hediye edilen DP amblemli baston yüzünden, bu bastonu seyahatlerde yanında taşıdığı için “Anayasayı çiğnemiştir” diye suçlanmıştı.
Değil “ Ey halkım DP’ye oy verin yoksa bu ülke felakete sürüklenir” diye bir cümle sarf etmemişti.
“DP’ye 400 milletvekili istiyorum” hiç dememişti.
“Meydanlarda konuşma hürriyetimi kimseye yedirtmem” diyor.
Bırak da dublörün konuşsun meydanlarda…
“Komşularla sıfır sorun” deyip, gerçekten çevremizde tek bir dost ve komşu ülke bırakmayan “derin stratejist” arkadaş konuşsun…

1630490cookie-checkTarafsızlık mı?…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.