Toni MORRISON, söyle söylüyor, ”Herkes insan irkinin bir kisminin ”öteki” oldugunu kendisine ilk ne zaman ögretildigini hatirlar. Duygusal bir sarsintidir bu insan için. Sanki, sol elinizin aslinda vücudunuzun bir parçasi olmadigini söylemeye benzer.”
Özdemir ASAF, üç kelime söylüyor, ”Baska’siz saygi olmaz”.
Ötekileri, ötekilestirmeden saygiyla kabullenmek, baris degil de nedir? yasamak degil de nedir?
Esasinda, derin düsününce ”öteki” yok, insan var, insan kasif degil de nedir?
Ülkemiz cografyasi çok zengin bir etnik, kültürel, dilsel, dinsel çesitlilige sahiptir. Yüzyillar boyunca, birbirleriyle kaynasmis, saygiyla, karsilikli etkilesim içinde olmus kültürler, gelenekler bir arada baris içinde yasamistir. Zaman zaman da olmamasi gereken, yasanmamasi gereken olaylar yasanmistir, 21.y.y da umut ve gayret edelim ki, yasanmasin…
Franklin THOMAS, yasadigi ülkesinde söyle söylüyor, ”Birgün torunlarimiz, böylesine karmasik bir yapiya sahip insanligin her birinin essiz kimliginden ziyade, derisinin rengi, gözünün sekli ya da toplumsal cinsiyet kimligine bu kadar dikkat kesilmis olmamizi inanilmaz bulacaklar.”
Tanri’nin tezat mucizeleri vardir. Tanzanya’daki Kilimancaro Dagi, Afrika’nin en yüksek dagidir. Bu dagin zirvesine ulasan ilk Avrupalilar ise iki Alman, Johannes REBMANN ve Ludwig KARPF olmus. Ekvatorun yakinlarinda karla kapli bir dagin varligini anlattiklarinda ise, kimse onlara inanmamis.
Yine Afrika’da bulunan Sahra Çölü, dünyadaki en büyük çöldür. Sasirtici olan su imis ki,Sahra Çölü’nün sadece %20’si kumdan olusuyormus, ayrica Sahra topraklarinin bir bölümü ise verimli topraklarmis.
Pasifik Okyanus’unun isim babasi, Portekiz’li asil bir ailenin çocugu olarak dogmus olan Ferdinand Magellan imis. Orada buldugu sakin rüzgarlar yüzünden Pasifik ismini vermis. Magellan, batiya dogru yolculuk ederek, Asya’ya ulasmanin mümkün oldugunu kanitlamis, fakat bu bulusunun bedelini, yolculuk sona ermeden önce hayatiyla ödemis. Çikan bir isyan sonucu yapilan savasta bir mizrak Magellan’a isabet etmis ve sonra baltalarla öldürülmüs.
Kristof KOLOMB ise Asya’yi hiç bulamamis fakat yaptigi dört yolculuktan sonra, Avrupalilar tarafindan daha önce hiç bilinmeyen bir kita olan Amerika’yi bulmus…
Eski uygarliklardan, Aztekler ve Inkalar hakkinda çok az bilgiye sahibiz çünkü Ispanyollar savaslar sirasinda önlerine gelen herseyi yok etmisler, böyle diyorlar…
Bilinen bir gerçek daha var ki, uzun yolculuklara çikan denizcilerin karsilastigi sorunlarin basinda Iskorbit hastaligi geliyormus. Denizciler çok fazla yorulur, dis etleri ve kafa derileri kanamaya baslarmis. Genellikle öldürücü olan bu hastalik, taze meyve ve sebzelerden alinan C vitamini eksikligi yüzünden meydana gelirmis, çünkü taze yiyecekler kasiflerin gemilerinde çok uzun zaman dayanamazmis…
Bugünlere ulasmak hiç kolay olmamis, zaman, Klimancaro dagi’ndan asagi dogru kayip gitmis sanki…
Eski zamanlardan günümüze kadar, insanin kendi cinsine karsi besledigi saldirganligin hikayesi okuyup-anlatmakla bitecek gibi degil. Yürek ve akil istiyor ki, bitsin ve bitsin artik, bu inanilmasi güç olan gerçekler, insanin insana ettigi ”ötekilestirmeler” bitsin…
Ve hep baris içinde yasansin, geçip-gitsin bu hayat savassiz, böyle istiyor insan… hergün bir yerde çesitli terör haberlerini duydukça, ve sehitlerin, sehit ailesi ve yakinlarinin acilarini hissettikçe, ve sadece sözle ”acinizi paylasiyorum” demenin ne kadar yetersiz oldugunu bildikçe… baris’in gecikmis bir adalet olmamasini temenni ediyor insan.
Türk, Kürt, Alevi, Sünni, Gürcü, Bosnak, Çerkez,Arap, Arnavut, Laz, Hemsinli, Pomak, Roman, Ermeni, Musevi, Rum, Süryani, Caferi, Yezidi, Keldani, Karakalpaklar, Tatar, Bulgar, Gagavuz, Azeri, Fars, Türkmen gibi kültürlerin birarada yasadigi ülkemizde, biz ne zenginiz diye kivanç duyuyoruz ve hep duymaliyiz.
Ülkemizin cografi konumu da, özel güzelligini perçinliyor.
Insan, hayatin en güzel rengi…ne daglara, ne bulutlara, ne denizlere benzer rengi…binbir renk birarada yasar, bal gibi, süzülür hayatin içine, bal rengi… Öteki yok, benzeri yok, insan gibi…insani kesfetmek ne güzel, degil mi?
