Temiz olarak gördüklerimiz aslında kirlidir

Toplumsal olaylarda temiz kavramı biraz karışıktır, çünkü kimin temiz kimin kirli olduğunu tarih olaylar bittiğinde yazacaktır. Yaşadığımız çağ, faşist bir ideolojinin değişik boyutlarda yaşamın içine yansımasına şahitlik etmekteyiz. Toplumu kendi kafasında yarattığı “temiz” kavramına göre düzenlemek isteyenlerin yaratmış olduğu siyasi çatışmaların oluşturmuş olduğu bir süreci yaşamaktayız. Tarihin her döneminde birleri topluma biçim vermek için her türlü baskıyı meşru görmüş ve ‘ötekileştirdiklerini’ yok etmek için savaşmıştır. Onlar iktidarlarını kaybettiklerinde ötekiler hep var olmuştur ama topluma ayar vermek isteyenler tarihin kanlı sayfalarında yerlerini almıştır.
Devlet erki elinde bulunduranlar; devletten aldıkları her türlü silahı, olanağı kullanarak, toplumda çatışmaya uygun cepheler açarak, çatışma ve kıyım ortamında bir düzen vermeye ve toplumu temizlemeye kalmışlardır. Erki elinde bulunduranların güçlü olduğu dönemde; saf, ari olduğuna inanılan kesim; erke verdikleri siyasi destek ile kirlenmekte ve hiç beklemedikleri bir anda elleri kan ile yıkanmaktadır. Toplumun içinde başlayan kirliliği başka bir kirli el ile temizlemeye kalkanlar, toplumsal bir girdabın içinde, daha da kirlenmekte ve “at izi it izine” karışmaktadır. Asıl kirli olan ne kadar erk sahibi olsa da, erk çevresini ve dayandığı kesimi de bu suçuna alet ederken, kurbanını da kirletmektedir. Erk, yaşadığı dönem içinde zamanı kirlettiğine tarih önünde tanıklık etmişizdir. Tarih, bir anlamda kirli olanların ellerindeki kanın sayfalara düşmesidir. Tarih kirlidir, çünkü kan ile yazılmaktadır.
Erk sahibi, eğer bir kesime saldırıyor ve yok etmek için elindeki her olanağı kullanıyorsa ve bu elindeki güç demokrasi kandırmacısının penceresinden yapıyorsa, bu suçun tüm topluma yayıldığının kanıtıdır. Toplum erke verdiği destek ile kendi korkusunu yenmektedir ama korku bir kabusa dönüştüğünde, sonu olmayan bir çatışmanın ve toplu kıyımında sahnelendiği bir dönemi de anlatmaktadır. Her toplu kıyım bir korkunun dışa vurumudur. İktidarını ve gücü kaybetmemek için her türlü zoru kendisi için meşru görenler, zor ile yok olduklarına tarih tanıklık etmektedir. Çatışma, çatışmayı körükler. Kan, kan ile yıkandığında, kan gölü içinde tüm yaşam yok olur.
Nazi dönemi bu kirlilik kavramının çok sık telaffuz edildiği dönem olarak tarihe geçti ve ondan sonra gelen tüm diktatörler bol bol isim vermeden Hitler’in düşüncesinden kopya çektiler. Toplumu düzenlemek, temizlemek için sürekli birilerini işkence ile öldürdüler ve öteki olarak gördüklerini toplumun dışında görülmeyen “Gettho”larda yaşamaya zorladılar…
İktidarın gölgesinde yaşayan ve toplumun geleceği için kafalarındaki temizlik kavramına uygun olarak tarihin piyonları arasında şah oynamaya kalkanlar; rakip olduklarını düşündükleri ve iktidarlarını ellerinden alabilecek olan tüm potansiyel kesimleri kontrol altında, izin veridekileri kadar hareket edebilmelerine olanak tanıyan “demokrasi” kavramını geliştirirler. Bu demokrasi kavramı içinde her şey seçim ile olur ve yasalar ile düzenlenir. Yasalar topluma rağmen, toplum için ve birileri adına yapılır. Ve yasalar düzenlendikten sonra toplum geniş kesimi tarafında kabul görür. Değiştirmek için ancak gücü elinde bulunduranların çıkarına aykırı bir şey olursa değiştirilir. Geri kalmış ülkelerde genelde değişim; dış güçlerin denetimi ve kontrolü altında olur, iç dinamikler her değişimin kendi güçleri ile olduğu yanılsaması içinde olayı algılar.
Erk sahipleri kendilerini her ne kadar temiz olarak görseler de, erk sahibi olmanın bir kirliliğini yaşarlar ve iktidarlarını kaybetmemek için gün geçtikçe kirlenirler. Topluma düzen vermek isteyenler; toplumu daha temiz yapmak adına kan ve gözyaşı dökerler. Kendilerinin doğru ve yaptıklarının her şey yaslara uygun ve meşru olduğunu düşünürler. Evrensel olarak kazanılmış haklar onların iktidar oldukları topraklarda bir söz olmaktan başka bir anlam ifade etmez. Toplumun geleceği için asimilasyon en masum bir silah olarak ellerinin altında bulunur ve uygularlar. Toplum içinde kirli olduklarının gördüklerin kesimin hiçbir hukuki hakları yoktur, onlar zor ve korku ile temizlenmeleri ya da toplum dışında izole bir ortamda yaşamaları istenir.
Temiz olarak gördüklerimiz aslında kirlidir.
İsmail Cem Özkan

1587960cookie-checkTemiz olarak gördüklerimiz aslında kirlidir

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.