Terörü gösterip yıkıma razı etmek!

Bir kaç gündür ülke gündemini PKK eylemleri belirliyor. CHP’li Aygün’ün tartışmalı kaçırılma olayı, Gaziantep ve sonrasında Güneydoğu’dan gelen saldırı ve şehit haberleri…
Başta muhalefet olmak üzere siyasetin ve genel olarak ülkenin gündeminde PKK ile mücadele tartışmaları var.
İktidardan “yapılacak”, “edilecek” ve “bıcak kemiğe dayandı” açıklamalarıyla birlikte kamuoyuna sabır dileyen bildik çağrılar yapılıyor…
Ancak bugün Silopi’den gelen DHA kaynaklı bir haber, akıllara zarar bir propaganda ve yalanı gözler önüne sermekle kalmadı, Türkiye’nin terörle mücadele nereden nereye geldiğini de belgelemiş oldu.
BARAJ YAPARAK PKK ÖNLENİR Mİ?
Mehmet Selim Yalçın imzasıyla DHA tarafından servis edilen habere göre, Hakkari ve Şırnak güzergahının, Kuzey Irak sınırındaki sıfır noktasında, Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından yaptırılan ve PKK’lıların Türkiye’ye sızmalarını önlemede büyük ölçüde etkili olacağı öne sürülen 11 barajdan tamamlanan 3’ünde su tutma işlemlerine başlandığı ifade edildi. (Ayrıntıları okumak için tıklayın): http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1097987&CategoryID=77
TÜRKİYE, ‘MÜTEAHHİTLER CUMHURİYETİ’ Mİ?
Son birkaç yıldır giderek “Müteahhitler Cumhuriyeti”ne dönüştürülen Türkiye’nin gündeminden düşmeyen baraj ve HES’lerin yarattığı tartışmalar siyasete de sirayet ediyor. Başbakan, bakanlar ve özellikle de Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu her fırsatta HES’lerin neden olduğu kıyımlar yüzünden yaşam alanlarını savunan yurttaşlara; çapulcu, eşkıya ve vatan haini sıfatlarını kullanmaktan geri durmuyor. Üstelik, doğduğu, doyduğu ve soluk aldığı toprakların bir avuç kar hırsı uğruna yandaşlara ve türedi müteahhitlere rant elde etsinler diye “ulufe” olarak dağıtılmasına isyan eden halkı, “doğal gaz lobisinin adamları” olarak yaftalıyorlar. Bakan Eroğlu bir süre önce katıldığı bir iftar yemeğinde, Türkiye’nin müteahhitlik sektöründe ikinci sırada olduğunu açıklayarak, müteahhitlere her türlü desteği vereceklerini söylüyordu.
NASREDDİN HOCA’NIN DİKENLE YÜN TOPLAMASI GİBİ
Ama PKK eylemlerinin gündemde olduğu bugünlerde böylesine şeytani bir gerekçeyle Güneydoğuda projelendirilen barajları kamuoyunun kabulüne sunmak halkın zekâsıyla alay etmekten başka bir anlam taşımıyor. Hoca Nasreddin fıkrası gibi:
“Hoca birinden borç istemiş, adam, “Hocam borcunu ne zaman ödeyeceksin?” diye sorunca Hoca başlamış anlatmaya; “senden aldığım parayla diken alıp koyunların geçtiği yerlere dikeceğim. Dikenler büyücek oradan koyunlar geçerken yünleri takılacak, ben de yünleri toplayıp ip yapacağım. Sonra da ipleri pazarda satacağım. Kazandığım parayla da sana borcumu ödeyeceğim.” Hocanın anlattıkları karşısında adam gevrek gevrek gülmeye başlayınca, Hoca: “Eee, bak hazır parayı bulunca nasıl da gülüyorsun!”

TÜRKİYE’NİN PKK İLE MÜCADE EDECEK GÜCÜ YOK MU?
Dünyanın en güçlü ordularından birine sahip olmakla övünen Türkiye’nin; iktidar ve işbirlikçileri eliyle tarumar edilerek itibarsızlaştırılan ordusunun, PKK ile mücadelede yapabileceği başka hiçbir şey kalmadı mı? 30 yıldır terörle mücadele edeceğiz diye aktarılan kaynakların, tüyü bitmemiş yetimin hakkının hesabını kim verecek?
Barajların PKK ile mücadelede kullanılacağına dair haberler birkaç ay önce de gündeme gelmişti. Aktarılan bilgilerin kaynağı hakkında bir bilgiye yer verilmeyen haberin iktidarın bilgisi dışında olduğunu düşünmek safdillik olur. Bilakis, ekonomik ömürleri ve kamu yararı bakımından bazı uzmanlarca Türkiye’ye diz çöktürecek, ülkeyi bataklığa sürükleyecek ‘melanet’ projeleri olduğu öne sürülen baraj ve HES’lere karşı yükselen tepkileri böylesine PKK soslu propagandayla yumuşatma fikri iktidarın konuya bakışından çok da uzak görünmüyor.
PKK’YI GÖSTERİP BARAJLARA RAZI ETMEK
Bunun adı, Türk’e Türk propagandasıdır! Kimse kimseyi kandırmasın. PKK’yı göstererek bu ülkeyi yıllardır yıkım projelerine razı ettiniz!
Eğer PKK ile terörle mücadele etmek istiyorsanız bu ülkenin vadilerini, meralarını, yaylalarını yeniden koyunlarla, keçilerle; sığırlarla doldurmalısınız.
Anadolu’nun bereketli vadileri, sahip olduğu inanılmaz zenginlikle yüzlerce yıldır Kürt’ü, Ermeni’yi, Türkmen’i, Laz’ı, Yörüğü, Yahudi’yi besledi, kardeşledi.
Ağrılı Kürt’ün güttüğü koyunun yününü, Urfalı Yörük eğirdi, Malatyalı Ermeni’nin yaptığı tezgâhta Maraşlı Türkmen kilime dönüştürdü, Antepli Yahudi tüccar sattı.
Vadiler kendi kendine yetmenin adıydı. Fırat nehrinde yüzen kayıklara türküler yakılıyor, Birecik’te tersaneler yapılıyordu.
Hakkari, Bingöl, Van’ın dağları ceviz deposuydu. Türkiye bugün iç pazarda tüketeceği cevizin yüzde 60’ını ithal ediyor! Ağrı, Kars, Erzurum et, süt, peynir ve yün deposuydu. Bugün et için Ermenistan’dan kaçak hayvan getirtiyoruz!
Vanlı’nın halısı, İzmirli’ye, Urfalı’nın poşusu Manisalı’ya. Aydın’ın inciri, zeytini tüm doğuya… Bugün Urfa’nın poşusunu, Van’ın halısını Çin’den alıyoruz!
Anadolu’nun yaşam çarkı yüzlerce yıldır bir çıkrık gibi böyle döndü! Bu büyük bir dayanışmanın, ekonomik işbirliğinin görünmeyen antlaşmasıydı. Dünyanın en renkli pazarlarını barındıran Anadolu coğrafyası, her yerden gelen tüccarların mal aldığı, hammadde aldığı büyük bir alışveriş merkeziydi. Etnikçilik hastalığının henüz diş geçiremediği yıllarda Anadolu, sahip olduklarını üzerindeki insanlara kardeşçe bölüştüren bir coğrafyanın adıydı.
KALEŞNİKOFLARIN YERİNİ YENİDEN ÇOBAN SOPALARI ALMALI
Otuz yıldır dağlardaki çobanların, ceviz toplayan, koyun sağan, kilim dokuyan kadınların yerini eli silahlı korucularla terör örgütünün militanları aldı. Bölgede ceviz ağacı yetiştirmek, hayvancılığı yeniden geliştirmek için çırpınıp duran idealist kaymakamları ceza gibi tayinlerle yıldırdılar.
Bu büyük ülke, bugün otu ve samanı ithal eder duruma düşürüldü!
AKP iktidarında benzeri görülmemiş biçimde yıkıma uğratılan Anadolu’nun vadileri, meraları ve yaylaları yeniden birer üretim merkezine dönüştürülmezse terörü de, kıyımı da bitiremezsiniz!
Terörle gerçekten mücadele etmek istiyorsanız, korucuların yerini çobanlar, Kaleşnikofların yerini çoban sopaları almalıdır.
Yoksa Hocanın dikenleri “PKK ile mücadele edeceğiz” diye diktiğiniz barajlara halk gevrek gevrek gülüyor…
*Konuyu gündeme getiren dünkü haberimizin ardından Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Afyon’da yaptığı açıklamayla barajların PKK’ya karşı değil, elektrik üretmek ve taşkın korumak amacıyla yapıldığını söyledi. Devlet ciddiyetiyle bağdaşmayan ve kargaları bile güldüren komik gerekçeler dileriz son bulur: http://cep.hurriyet.com.tr/NewsDetail.aspx?ArticleID=341941&CategoryID=40&PageIndex=4

1196510cookie-checkTerörü gösterip yıkıma razı etmek!
Önceki haberAsil Nadir ve Kıbrıs halkı yalanı
Sonraki haberAldatılıyoruz, Tıp Bu Değil!
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.