Tezek kokuyordu sokaklar…

Doğru, ileri bir adımdır, fakat kömürden sonra doğal gaz havasına geçmemiş olsaydık!
 
Tezek kokan zamanlarda sokaklarda her türden hayvanın olduğunu söylemek abartı olmasa gerek. Sokaklarda at arabaları ve köpekler cirit atardı. Kediler çöplüklerde tek değillerdi, tavuklar, horozlar ve değişik kuş sürüleri. Özellikle minicik kuşlar her yerdeydi. Serçe bir çoğunuza bir şey ifade etmez, çünkü şehirlerde artık onları pek görmezsiniz.
 
Sokaklar zaman içinde temizlendi, toplu yaşamanın kurallarına uygun hale geldi, evrensel olarak şehirler birbirine benzemeye başladı. Hangi şehre giderseniz gidin, şehir bir düzeni ifade eder. Sokaklar tezek koktuğu zamanlardaki gibi parke taşları ve Arnavut kaldırımları ile döşeli değildir, asfalt ile örtülmüştür. Elektrik ilk geldiğinde sokakları teller kaplamıştı. Arkasından telefon telleri, arkasından derken sokakların üstü, binaların cephesi teller ile örülmüştü. Arkasından gelen televizyon ile çatılar antenler ile örülmüştü. Tezek kokan zamandan bugüne kadar şehirler şekil değiştirdi. Şekil değiştirirken içeriği de değişti. Bir düzen yerleşti, bütün dünya aynı düzeni kabul etti. Hangi şehre giderseniz gidin, sokaklar birbirine benzer, tek ayrımı binaların inşası ve camlarıdır. Şehirleri bir birinden ayıran şey dillerdir. Her şehir kendi dilini konuşur. Fakat bu da zaman içinde yok olmaya başladı, çünkü ulus kavramı içinde belirli sınırlar içinde yer alan şehirler konuşmaları ile de ötekine benzedi. Öteki hep yüksek dil olarak kabul edildi. Türkçede İstanbul Türkçesi kabul gördü ama onu da zaman içinde Anadolu Türkçesi ile başka bir biçime dönüştürdük. Şu anda bütün şehirler tek bir şive konuşur gibi. Bazı ülkelerin şehirleri kendi dilini korudu ama değişimden kaçamadılar. Şiveler bile artık dil okulunda okutulur hale geldi, kısaca yok olmak üzereler.
 
Türkçe denince belirli kuralları olan bir dil olarak anlaşılır. Kuralları ve ses dizimi bellidir. İstisnası sanki yok gibidir. Araya bir w atamazsın, x bizim 29 harfin arasında yoktur ama günlük yaşamımız içinde hepsi vardır. Standarda gittin mi, kaçınılmaz olarak bütün dünyanın şehirleri de zaman içinde bir birine benzemeye başladı, bu benzeme dalgası liberal ekonominin global olarak uygulanması ile daha çıplak olarak göze batar oldu. Hangi şehre giderseniz gidin, mağazalar bir birine benzer oldu. Mağazaların isimleri değil yalnız, camekanları da aynı oldu.
 
Tezek kokan zamandan bugüne kadar çok şey değişti. Tezek kokan zaman içinde komşuluk vardı, mahallede bir şey olduğunda imece olarak koşulur yardım edilirdi. Düşmanlık, ayrımcılık bugünkü kadar sert çizgiler içermiyordu. Bugün şehirde yaşayan yalnızlar bireyleriz. Arkadaşlarımızı da teknoloji sayesinde bulur olduk. Arkadaşlığı da çabuk tüketir hale geldik.
 
Tezek zamanından bugüne gelirken bir çok değişimleri fiziki olarak da yaşadık, fakat esas değişim anlayış ve kavrayış alanında oldu. İnsanların içine sanki bir art niyet akmış gibidir. Kendisine göre yorumlayan bir bakış açısı içinde karşındakini düşünmeyen, ne tepki vereceğini önemsemeyen bir duruma dönüştük.
 
Evinde hayvan besleyenlerin durumuna bakın, eskiden evde hayvan besleyenler hayvanlardan yararlanmak için beslerlerdi ve onları günlük yaşadıkları alana koymazlardı. Onların alanı hep yaşam alanı olarak bahçe olurdu. Şimdi hayvanlar oturma odasında özelliklerini kaybetmiş şekilde bulunmaktadır.
 
Bugün evine hayvan besleyen kişi, hayvan dostu değildir, sadece kendisin duygularını tatmin etmek isteyen kişidir. Efendi olma, hükmetme duygusudur bu. Hayvanı istediği gibi biçimlendiren, genetiği ile oynayan insan, şehir yaşamına uygun, evde beslenecek, sadece görüntüsel olarak değil, davranış olarak da biçim değiştiren bir canlıya hükmetmektedir. Ona karşı davranış geliştirirken kendisini ve çocuğunu düşünür. Çıkarına ters geldiği an gözden rahat bir şekilde çıkarır. Çıkarlar duyguların yerini aldı. Eskiden hayvan sevmek demek farklı anlaşılıyordu, bugün hayvan sevgisi olduğunu söyleyenlere bakın, hangi duygularını okşuyorlar?
 
Sokaklar tezek koktuğu zamanlardan daha fazla başıboş hayvanlar ile istila edilmiştir. Kulaklarında küpeler ile dolaşan köpekler, kediler. Bu hayvanlara küpe takılmasının sebebi artık her şehirde yaşayan tarafından biliniyor. Peki, kulağına küpe taktığın canlıyı neden sokaklara bırakırsın? Sokaklar onların doğal yaşam alanları mı? Onları öldürmüyorsun, kısırlaştırıyorsun! Kısaca kısırlaştırılan canlı ne olacak? Bir süre sonra gözlerden uzak ölecek, soyunu takip ettiremeyecek. Şehir yaşamından uzun vadeli olarak uzaklaştırmak. Bir an içinde ölüm ile uzun vadeli ölüm arasında ne fark var? Uzun vadeli ölüm daha büyük acı değil mi?
 
O canlıları sokaklara bırakanlar kimlerdir? Evinde beslerken bir anda sokağa bırakılan canlı ne yapar? Tatile giderken evinin kapısının önüne bırakılan canlı ne olur? Irkı bozulmasın diye sürekli kontrollü dolaştırılan cins köpekler, kediler ve diğerlerinin sahipleri, o canlıları birer meta olarak görüp görmediklerini kim söyleyebilir. Cinsi belli olanın yavrusu iyi para getiriyormuş, yapılan masraflar bir şekilde karşılanmalı değil mi? İşte hayvan sevgisi bu konuma dönüşmüştür. Verimlilik sevgi konusunda da hakim olmuştur.
 
Tezek kokan zamandaki duyguları özler oldum, o dönemdeki ilişkiler ve tek yüzlülük. Modern insan çok yüzlüdür ve bencildir. Kendisinin çıkarı için her türlü rezaleti yapmaktan çekinmez, düşünmez. Modern insan düşmüştür, düşkündür
 
Bir zamanlar tezek kokuyordu sokaklar, o günden bugüne çok şey değişti. Değişim kaçınılmazdır, fakat değişim insan yaşamını daha basitleştireceğine daha çok karmaşıklaştırmıştır. Karmaşanın ortasında, ne olduğunu dahi anlayamayan, yaşamın akıntısına kapılmış, her şeye hükmetmek isteyen, her şeye sahip olmak isteyen garip bir insan türü ile karşılaştık. Paylaşanları da neden paylaşıyor diye ayıplayan bir dünyadayız! Kesin sınırları belli olan, o sınırlar içinde başka şeyler olduğunda itiraz eden bir topluluk olduk.  Her konuşmanın, davranışın bir yeri ve zamanı vardır, o aşıldın mı rahatsız oluruz!
 
Kendisini ve kendi doğrusunu ifade etmek isteyenlere burası yeri değil diyerek itiraz ederiz. Burası senin ifade alanın değil, burası senin özgürce paylaşacağın alan değil, çünkü buranın amacı budur, bu amaç için buradayız deriz. Amaçları beli gruplar içinde kalırız bir anda ve o grup bizi ifade etmez! Bir yanımızı okşar ama ifade etmez, ayrılık yakındır artık, başka yerlere doğru gidişler. Tezek kokan zamanda ayrılık ne kadar azdı, şimdi ise birleşmeler ne kadar azaldı?
 
Sokakların tezek koktuğu zamandan bugüne geldik, akşamları soğukların bastırdığı günlerde kömür kokar oldu. Sokaklar kömür kokarken, evlerden cesetler çıkmaya devam ediyor.
 
Sokaklar kömür kokarken, geçmişin cinayetleri ve kullanılan silahlarda toprak altından çıkarılıyor. Fakat korkarım ki, o cinayetler neden işlendiği ve neden yapıldığı tam anlaşılmadan birkaç kişinin üstüne kalacak ve vicdanımızı rahatlatacağız. Hitler Almanya’sının suçları yargılayan mahkeme gibi sadece vicdan rahatlatacağız ve suçluları kullanmaya devam edeceğiz.



http://www.cemoezkan.de
http://cemoezkan.blogcu.com


 

713960cookie-checkTezek kokuyordu sokaklar…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.