BM, özellikle de dikenli konularda anlaşmazlıkların aşılması için, iki taraf arasında zikzaklar çizmeye devam ederken Fileleftheros Gazetesi yazarı Kostas Venizelos anlaşmaya varılmasının çok zor olduğunu çünkü Türk tarafının imaj yaratma oyunlarına rağmen, Kıbrıs sorununun temel ilkelerini reddetmeye devam ettiğini ileri sürüyor.
Venizelos’a göre, Rumların ısrar ettiği üç konuda, yani tek egemenlik, tek vatandaşlık ve tek uluslararası kimlik konularının ifadelerinde hala farklılıklar var!
Derviş Eroğlu ile Osman Ertuğ’un farklı, Ankara’nın farklı görüş ifade ederek, bu durumda Türkiye’nin müdahalede bulunmasını ümit ediyor Venizelos…
Temaslar ve faaliyetlerle ilgili bayrağı BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Danışmanı Aleksander Downer’in almış olması da Güney’deki inadı kırmış değil. Zira kırmızı çizgilerinin ortak açıklamada belirtilmesi ve o çizgiler doğrultusunda bir zemin belirlenmesi konusundan taviz vermeyen Rumlar, kendi içlerinde de çelişkiye düşmüş durumda.
Yine Rum basınına göre, Nikolas Papadopulos, Kıbrıs sorunu ile ilgili olarak DİKO’nun koyduğu önkoşulların yerine getirilmesi durumunda Nikos Anastasiadis’i destekleyeceği konusunda güvence verse de, DİKO’nun hükümetten ayrılması muhtemel. Çünkü, hükümette bir değişiklik bekleniyor.
Oğul Papadopulos’un, Ulusal Konseye bizzat kendisinin katılacağı uyarısında bulunması, yavaş yavaş kendi mührünü koymak isteyeceği anlayışını doğurmuş durumda.
Rum gazeteci Hrisanthos Tsurullis “Yeni DİKO, yeni hükümet, yeni baş ağrıları” başlıklı makalesinde “Nikos Anastasiadis, ihtiyacı olan desteği Nikolas’ın DİKO’sunda bulmadığını hissedince acaba ne yapacak?” sorusunun ardından, DİKO eski başkanı Marios Karoyan’ın Anastasiadis ile yapmış olduğu anlaşmaların ve düzenlemelerin iptal edileceği ya da gözden geçirileceği iddiasında bulunuyor.
Görüldüğü gibi DİKO, Kıbrıs sorununun bırakın çözümünü, bu davaya bir gıdım katkı dahi koymayan Anastasadis’e destek vermeyeceği gibi ak dediğine kara demek eğiliminde olduğunu saklamıyor. Dolayısıyla ABD ve AB Elçilerinin ortak metinle ilgili tıkanıklığı aşabilmek adına canhıraş çalışmaları ve BM’nin mekik diplomasisi Kıbrıs Türk tarafını değil, Rumları memnun /razı etme amacını taşıyor.
Takvim ve hakemlik konularını kabul etmeyen Rumların niyetini anlamak için kahin olmak, Kıbrıslıca bir çözüm istemediklerini anlamak için de zorlanmak gerekmiyor.
Özetle, Rumların “hep bana” düşüncesini bilen Rum liderler, kendi hükümranlıkları döneminde böyle bir sorumluğa imza atmak istemiyorlar.
