Toplumsal Depresyon…

Uzun zamandır farkında olduğum bir konuda yazmak istiyorum bugün… İnsanlarımızın içinde bulunduğu toplumsal depresyon konusunda…

İşin kötüsü herkes bu depresyonu birebir yaşamında hissediyor fakat etrafındaki insanlarla paylaşmaya korkuyor ne yazık ki…

Nedenini sorduğumda, bazı çok yakın dostlarımdan aldığım yanıtlar içimi acıttı doğrusu…

“Kimse zayıfken seni yanında görmek istemiyor, senin sorunlarını dinlemek, seninle dertleşmek istemiyor. Senin enerjinin bitik olduğunu gördüklerinde, bu bulaşıcı bir hastalıkmışçasına senden uzaklaşmak istiyor herkes…”

“İş yerinde eğer bir düştüğünü, tökezlediğini anlarlarsa, herkes üstüne üstüne geliyor, bir tekme de onlar vurmak istiyorlar. Bir anda dışlandığını, çevrende insan kalmadığını fark ediyorsun…”

“Ailen bile sana katlanmaz hale geliyor. Akrabalarının sana saygısı azalıyor. Aranmayan, istenmeyen bir insan haline geliyorsun…”

“Patronun hemen yerine bir başkasını aramaya başlıyor, yapmakta olduğun işleri beceremeyeceğin düşünülerek hemen elinden alınıyor, bir anda pasifize ediliyorsun ve sakatlanmış bir insan gibi her şeyden uzak tutuluyorsun…”

“çok kolay harcanıyorsun…”

Evet zayıflıktan hepimiz korkuyoruz, bir gün gücümüzü yitirmekten, enerjimizin artık bizi taşıyamayacak kadar düşmesinden, hastalıktan, yoksulluktan, kimsesizlikten ölürcesine korkuyoruz…

Yalnız  kalmaktan, dışlanmaktan ölürcesine korkuyoruz…

Peki korkmayan var mı… Bunun bir gün başına asla gelmeyeceğini düşünen var mı… Yani o düşenin, tökezleyenin, zayıf kalanın bir gün kendisi olabileceğine inanmayan…

Ya bir gün biz de kendimizi depresyonun eşiğinde bulursak ve değersiz, sevilmeyen, istenmeyen birisi olarak hissedersek… Yaşama tutunacak gerçek bir amaç bulamazsak, asıl istediğimizin sevgi ve önemsenmek olduğundan dolayı… 

Evet bu tehlike hepimiz için var, hepimiz bu duygulara ve korkulara  sahibiz.

Öyleyse neden düşene bir tekme de biz vuruyoruz. Neden en çok ihtiyaçları olduğu anlarda insanları yalnız bırakıyoruz. Onlara hastalıklı, başka dünyadan yaratıklarmışçasına davranıyoruz.

Sevgi her şeyin ilacıdır…

İnsan toplumsal bir varlıktır ve yalnızlık insanı yok eder, öldürür…
İnsana en büyük ceza dışlanmaktır…

İnsanları size en çok ihtiyaçları olduğu anda dışlamak, kendilerini en değersiz ve yalnız hissettikleri anda sevginizden ve ilginizden mahrum etmek ve itmek bu acımasızlık değil de nedir…

Bugün yakınımızdakilerin başına gelen yarın bizim de başımıza gelebilir. Biz güçlüyken güçsüz olana el uzatmalı onu ayağa kaldırmalıyız ki, biz düştüğümüzde de çevremizde bizi kaldıracak birileri olsun…

İnsan olmanın en güzel yanı, insanın dayanışma ve yardımlaşma duygusuna sahip olmasıdır. Çevresindekilere karşı acıma ve şefkat hissiyle yaklaşabilmesi ve sevgiyle yaşamını güzelleştirebilmesidir…

Birbirine el uzatan, birbirlerinin acılarına duyarlı olan, birbirleriyle sorunlarını paylaşan insanlar kendilerini yalnız hissetmezler.

Birbirlerine güvenen, zor günlerinde birbirlerini yakınlarında bulacağına inanan, kapıları en zor günlerde bile birbirlerine sonuna kadar açık olan insanlar geleceklerinden kaygı duymazlar ve yarınlardan korkmazlar…

En zayıf anında bile  dostlarını yanında gören, onların sevgi ve şefkatinden güç alan, en kötü günlerinde çevresindeki insanlar sayesinde yalnız olmadığını hissedip o günlerin de bir gün geçeceğini bilen  bir insan, acılardan, düşmekten, tökezlemekten ölürcesine korkmaz…


Bunun yaşamın bir gerçeği olduğunu, düşmelerin, kalkmaların yaşamın bir parçası olduğunu, herkesin başına gelebilecek doğal bir süreç olduğunu kabul ederek paniğe kapılmaz ve çevresinden de güç alarak yeniden ayağa kalkar…

Peki biz toplum olarak bu doğal süreçten neden bu kadar  korkuyoruz…
Neden bu süreci yaşayan insanlara öcüymüş gibi davranıyoruz.
Neden onların bir gün iyileşip eski normal hallerine dönebileceklerine inanıp, ayağa kalkmalarını kolaylaştırmaya çalışmıyoruz. Bu zor günleri kolay atlatmaları için  destek olmuyoruz onlara…

Neden toplumsal  bir depresyonun eşiğine geldik…

Bunun cevabını, biraz insanlığımızı, insan olarak çevremize ne kadar duyarlı olduğumuzu, zayıflara, güçsüzlere ne derece insanca yaklaştığımızı, dostlarımıza zor günlerinde ne kadar destek olduğumuzu sorgulayarak vermeye çalışalım isterseniz…

Bencil bir toplum olma yolundayız…

Duyarsız, birbirini görmeyen, sevmeyen, birbirine güvenmeyen, birbirinin başarısından haz etmeyen, birbirlerinin yarasına dokunmayan, zor günlerinde bir birlerine el uzatmayan bir toplum olma yolundayız…

İşte hastalığımızın sebebi bu…

Bunun için toplumsal bir depresyonun eşiğindeyiz hepimiz…

Kendimize gelelim, silkinelim ve birbirimize sahip çıkalım…

En yakınımızda, bize ihtiyacı olan bir insanı arayarak, onun yanında olduğumuzu hissettirerek işe başlayalım ne dersiniz…

Birilerini “artık yalnız değilsin” diyerek korkularından kurtararak…

“Yalnız değilsin…”

“Ben yanındayım”

“Bu  günleri birlikte atlatacağız” diyerek…

“Dünyayı güzellik kurtaracak bir insanı sevmekle başlayacak her şey”
Ne güzel söylenmiş bir söz değil mi…

_______________

*Yar.Doç. Dr. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi

1079290cookie-checkToplumsal Depresyon…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.