Türk: Gelişmelerden kaygı duyuyoruz

Türk, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında güncel siyasal gelişmeleri değerlendirdi.


Türkiye’nin derin bir kaosun eşiğinden geçtiğini, devlet nezdinde gerçekleştirilen bütün ilişki ve düzenlemelerin de bu kaosu aşmaya değil, derinleştirmeye dönük olduğunu iddia eden Ahmet Türk, “Afganistan ve Irak müdahalesinin ardından bölgesel savaş ittifakında Türkiye’ye yeni bir rol biçildiğini, yeni bir uzlaşma düzeyinin 1999’dan itibaren adım adım örüldüğünü” ileri sürdü.


Türk, “Bu uzlaşmanın bir yönünü Türk devleti içindeki düzenlemeler, siyasi, askeri post modern darbeler oluştururken, Kürtlerle ilgili yanını 30 yılı aşan Kürtlerin kimlik arayışına ulus-devlet temelli bir müdahaledir” dedi.


“Yapılan bu müdahale, Öcalan’ın uluslararası bir düzenle yakalanarak Türkiye’ye teslim edilmesiyle önemli bir boyut kazandı” diyen Türk, şunları kaydetti:


“O günden bugüne ulus-devlet modelinin aşıldığı ve Kürtler için bunun çözüm olamayacağı, demokratik bir cumhuriyetin inşasının hem halklar, hem Türkiye ve başta Kürtlerin yaşadığı devletler olmak üzere Ortadoğu devletleri için çözüm olacağı anlayışı öne çıkarıldı. Bunun siyasetini yapmanın bütün bölgenin temel çelişki, sorun ve çözümsüzlüklerini aşmada tarihsel bir fırsat olduğu başta Öcalan ve dönem dönem değişik güçler, kesimler ve aydınlar tarafından dile getirildi.
Devletin en üst düzey sorumluları 2000’lerde İmralı’ya giderek bu kapsamda Kürt sorununun çözümüne dönük tartışmalar yürüttüğü ortaya çıktı. Bu görüşmelerin AKP iktidarıyla birlikte son bulması ve bunun nedenleri düşündürücüdür. Görüşmeler sürürken duran çatışma ve ölümler 2004’te görüşmelerin kesilmesi ile birlikte yeniden başlamış ve bu süreç giderek derinleşen, her gün gelen cenaze sayısı artmaya başlamıştır.”


“ERGENEKON DEVLET, DEVLET DE AKP’DİR”


Türk, çözümden yana olmayan hiçbir politikanın yanında olmadıklarını belirterek, “Ergenekon’un devlet, devletin de AKP olduğunu her türlü eylem ve etkinlik içinde dile getirdik. Kürt sorununun çözümünü devletin ve iktidarın Türkiye’nin kendi iç dinamikleriyle çözebileceğini, bunun için demokratik bir kabul ve anayasal düzenlemenin yeterli olacağını ortaya koyduk. Ancak buna rağmen geleneksel imha ve inkar politikalarında ısrar eden devlet, uluslararası konseptle bölgesel savaş ittifakını derinleştirmeye devam etti” dedi.


Devletin bütün yetkililerinin kurdukları ilişkilerle ve ittifak biçimleriyle ne tür felaketlerin geleceğinin farkında olduklarını savunan Türk, şöyle konuştu:


“Türkiye’de ve bölgede Türk-Kürt çatışmasını geliştirmek ve bunun üzerinde politika yapmaya dönük bir konsept yeniden gündeme getirilmektedir. Bu gidişattan kaygı duyuyoruz. Bu çatışmanın kimlerin yararına ve kimler tarafından körüklendiğinin ve kime kazandıracağının iyi sorgulanması gerekir. Kabul edelim veya etmeyelim, Kürt halkının ve PKK’nın üzerinde önemli etkisi olan Abdullah Öcalan’ın sistemli bir baskı politikası uygulayarak, gelişecek provokasyon üzerinden politika yürütülmektedir.”


TERÖR ÖRGÜTÜ ELEBAŞI ÖCALAN’A ŞİDDET UYGULANDIĞI İDDİASI


Ahmet Türk, “terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’a odasında yapılan arama sırasında yere yatırılarak fiziksel şiddet uygulandığını ve ölümle tehdit edildiğini” öne sürerek, “Bu uygulamalar ile amaçlanan nedir? Bunda ABD’nin, İsrail’in, Türkiye’nin çıkarları nedir? Türkiye’yi teslim alma, iç karışıklık yaratarak Kürt-Türk çatışmasıyla güçsüz düşürme ve bölgesel savaşta etkin bir müttefik haline getirme uluslararası stratejisiyle bağı nedir?” dedi.


“Bu tür uygulamalardan vazgeçilmesi ve Kürt sorunun çözüm yolunun bulunması gerekiyor. Aksi takdirde gelişebilecek her türlü refleksin, tepkinin ve eylemin sorumlusu devletin ve iktidarın kendisi olacaktır” diyen Türk, İmralı Cezaevi’nin Başbakanlığa bağlı kriz merkezi tarafından yönetildiğini buradaki hiçbir uygulamanın devletin ve iktidarın denetimi dışında olamayacağını söyledi.


Ahmet Türk, “Her tutuklunun işkenceye karşı korunması, haklarının savunulması ve insanı yaşam koşullarının güvencesi vardır. Bütün bu uygulamaların nedeni toplumsal bir kaos ortamı yaratma, halkları birbirine düşürmeyi mi amaçlamaktadır? Bu hassas süreçte yetkilileri hassas olmaya ve sorumluluğa davet ediyoruz” diye konuştu.


“ÇABA GÖSTERECEK OLAN HÜKÜMETTİR”


Açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Türk, bir gazetecinin şehit ailelerinin DTP önünü siyah çelek bıraktığını hatırlatması üzerine, “Çelengin bırakılacağı yer DTP’nin önü değildir. Bu işin sorumluluğunu taşıyan hükümettir, sorunun çözümü konusunda arayış içinde olması gereken hükümettir, kanın durması konusunda çaba gösterecek olan hükümettir. Şehit ailelerinin AK Parti önünde böyle bir eylemi gerçekleştirmelerinin doğru olacağını düşünüyoruz” diye konuştu.


SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın’ın Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığını destekleyip desteklemediklerinin sorulması üzerine de Türk, “Bizim parti olarak, grup olarak böyle bir açıklamamız, düşüncemiz yok. Partide böyle bir tartışma da olmamıştır. Türkiye’de yerel seçimlerde demokrasinin kazanmasını istiyoruz. Biz bir siyasi partiyiz, seçimlerde halkın huzuruna çıkıyor ve kendimiz için oy istiyoruz” yanıtı verdi.


Türk, basın toplantısı sırasında terör örgütü elebaşı Öcalan’dan söz ederken zaman zaman “Sayın” ifadesini kullandı.

1068300cookie-checkTürk: Gelişmelerden kaygı duyuyoruz

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.