Türkiye düşmanlığı platformu mu?

Sendikalar ve siyasi partilerin gerek muhalefet yapma anlamında ve gerekse de ülke sorunlarına ilişkin politikalar üretme noktasında birlikte hareket etmelerinde yadırganacak hiçbir bir durum yoktur. Her demokratik ülkede sendikalar ve siyasi partilerin doğrudan ya da dolaylı ilişkileri bulunmakta, özellikle çalışanların hak ve çıkarlarını savunması gereken işçi ve emekçi sendikalarının üyelerinin menfaatleri doğrultusunda siyasi partilerle doğrudan iletişim içinde olduğu örneklere sıkça rastlanmaktadır. Buraya kadar çok doğal olan sendika ve siyasi parti ilişkilerinde aşılmaması gereken sınırlar var mıdır? Bir başka deyişle, siyasi parti ve sendika ilişkilerinde demokratik sistemin kendisini tehdit eden ve tahammülü aşan durumlar yaşanabilir mi? İşte, bugün ülkemizde yaşanan traji-komik durum, sendikaların sınırları aşması ve bazı muhalif siyasi partilerin de sendikaların kuyruğuna takılıp ülkede siyaset yapmayı sendikalara bırakmasıdır.

Dünyanın ve ülkenin ağır bir küresel ekonomik kriz ortamından geçtiği, Avrupa Birliği gibi dev bir uluslararası organizasyonun çatırdamaya başladığı, AB üyesi Yunanistan, Portekiz ve İspanya gibi ülkelerin iflas noktasına sürüklendiği, birçok ülkenin dış borçlarını ödeyemeyecek noktaya geldiği bir ortamda elbette ülkemizde de ekonomik sorunlar yaşanıyor. Özellikle geçmiş Hükümetler döneminde zamanında alınamayan önlemler nedeniyle ekonomik bir programın uygulanması zorunlu hale geldi. Bu çerçevede hükümetin, ülke ekonomisine doğrudan ve dolaylı yardımlarla ayakta tutan Anavatan Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri ile birlikte bir istikrar ve yeniden yapılanma planı hazırlayıp uygulamaya koyması kaçınılmaz duruma geldi ve bu plan da halen uygulanmaktadır. Bütün bunlara karşın, sendikaların ve muhalefet partilerinin gerek hükümet politikaları ve gerekse de ekonomik programı ya da tasarruf önlemlerini eleştirmesi de doğaldır. Bu konuda işbirliği ve demokratik eylemler yapmalarında da bir sakınca yoktur. Ancak, bugün geldiğimiz noktada çok ciddi bir sorunla karşı karşıyayız. Peki, nedir bu ciddi sorun?

Bazı sendikalar ve muhalif siyasi partilerden oluşan Sendikal Platform üyesi bir sendika yetkilisi, Anavatan Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Kıbrıs Türklerinin varlığını korumak amacıyla ülkemizde asker bulundurmasına karşı “Rum ağzıyla” kabul edilemez açıklamalarda bulunmuştur. Platform üyesi bir sendika yetkilisinin bu nankörce açıklamasına tepkide bulunan ÖRP Genel Başkanı, bu sendikacının istifa etmesi gerektiğini belirten bir açıklama yapmıştır. İşte ne olduysa bundan sonra olmuştur. Sendikal platform, Türkiye düşmanlığı yapan sendika yetkilisine tepki koymak yerine bu sendikacıyı destekleyeceğini açıklamış ve ÖRP ile Sendikal Platform arasında ipler kopmuştur. Sendikal Platform adına ÖRP’ye siyah çelenk bırakılmış ve ÖRP Genel Başkanı, “AKP’nin Memuru” ilan edilmiştir.

Bu olaylar, sendikal platformun kırılma noktasına geldiği son noktadır. Anavatana ve Anavatan Hükümetine düşmanlık yapan, Anavatan Türkiye’ye Rum ağzıyla “işgalci” demek ayıbında bulunan bir sendikacıya sahip çıkmakla Sendikal Platform, Türkiye Düşmanlığına da sahip çıkmış oluyor. Bu noktadan sonra gerek DP’nin, gerek CTP’nin ve gerekse de TDP’nin bu platformdan acilen ayrılması gerekir. Türkiye düşmanlığı görüntüsü veren bir platformda bulunmak, bu siyasi partileri de ağır biçimde lekeleyecektir. Hak aramak, yanlış zeminlerde ve Şener Elcil’in kuyruğuna takılarak asla gerçekleştirilemez. Bu süreçte Şener Elcil’in kuyruğuna takılan siyasi partiler, bundan sonra çıkıp Anavatan Türkiye düşmanı değiliz diye aramazda gezemezler. Bizden hatırlatması.

672700cookie-checkTürkiye düşmanlığı platformu mu?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.