Türkiye’de Maden Felaketinin Ardından

Manisa’ya bağlı Soma kömür madeninde meydana gelen kaza, şu ana kadar resmi rakkamlara göre 292 kişinin ölümüyle sonuçlandı. Onlarca madenci hala kayıp. Sayısız aile yitirdikleri yakınlarının yasını tutarken, Türkiye, bu katliam gibi kazanın şokunu yaşıyor.

Duyulan öfke ve acı, çoğu ekmeğini kömür madeninden kazanan 100 bin nüfuslu kent halkıyla sınırlı değil. Tüm Türkiye, Soma’yı yakan ateşi yüreğinde hissediyor. Soma bugün, büyük bir cenaze evi. Kimi, sıra sıra kazılmış mezarların başında gözyaşı döken, kimisi de hala maden ocağının derinliklerinden çıkarılamayan yakınlarını arayan insanlarla dolu.

Kazanın üstünden dört gün geçmesine rağmen, patlamanın nedeni hala bilinmiyor. Uzun süre sessiz kaldıktan sonra, Cuma günü gergin ve kargaşalı bir basın toplantısında kamuoyunun önüne çıkan maden işleticisi Soma Holding yetkilileri, kazanın neden ve nasıl olduğu sorusuna yanıt veremedi. Yerine getirmekle yükümlü oldukları emniyet tedbirlerine ve iş güvenliği standartlarına uyduklarını ve bir ihmal olmadığını söylemekle yetindiler. Suç bizde değil dediler ama kimseyi ikna edemediler.

Hükümet de sorumluluğu üstlenmeyi reddediyor. Felaketten 24 saat sonra Soma’ya giden başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dini bir söylem kullanarak, bu tür kazaların madenciliğin fıtratında olduğunu söyledi. ‘Lütfen buralarda bu olaylar hiç olmaz diye yorumlamayalım. Bunlar olağan şeylerdir. Literatürde iş kazası denilen bir olay vardır” dedi ve 19. Yüzyıl sonları ve 20. Yüzyıl başlarında İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri , Fransa ve Çin gibi diğer kömür üreticisi ülkelerde meydana gelen ölümcül kazaları örnek gösterdi.

Günümüz Türkiye’sinde meydana gelen bir iş kazasının, Kraliçe Viktorya döneminin İngiltere’siyle kıyaslanmasının ne kadar yersiz ve saçma olduğunu söylemeye gerek yok. Türkiye’nin madencilik alanında güvenlik karnesi, diğer ülkelerle karşılaştırılamayacak kadar kötü. 1941 yılından bu yana, çoğu metan gazı patlamaları, yangınlar ve maden ocağı çöküntülerinin neden olduğu kazalarda üç binden fazla madenci öldü. Türkiye İstatistik Kurumu rakkamlarına göre, sadece geçen yıl 13 bin madenci iş kazası geçirdi.

İş güvenliği nin ciddi sorun oluşturduğu tek çalışma alanı madenler de değil. Ölümcül iş kazalarında Türkiye, Avrupa birincisi. Türkiye’de iş kazalarında ölüm oranı Avrupa Birliği ortalamasının yedi katı.

Türkiye’de madenlerin güvenlik standartları son derece düşük. Teftişler ve işgücünün eğitimi yetersiz. Son yıllarda özelleştirme ve madencilik sektöründeki denetim mekanizmalarının değiştirilmesi politikaları, sorunları daha da derinleştirdi. Taşeronluk sisteminin yaygınlaşması, kar elde etme arzusunun iş güvenliğinin önüne geçmesiyle sonuçlandı.

Kamuoyunda iş güvenliği ve meslek hastalıklarının önlenmesi konusundaki bilinç son derece düşük. Bu konular, genelde medyanın ilgi alanı dışında. Ana muhalefet partisi CHP’nin 20 gün kadar önce sunduğu Meclis araştırması önergesi, Parlamento gündemini meşgul etme ve hükümete karşı antipati yaratma girişimi olarak nitelenip, iktidar partisinin oylarıyla reddedilmişti. Soma’daki kaza ardından suyüzüne çıktı. Kaza ardından yaptığı basın toplantısında Meclis araştırma önergesinin Soma’yla ilgili olmadığını ileri süren başbakan Erdoğan’ın bu iddiası, kayıtlarla ve önerge metniyle çelişiyor.

Şu ana kadar kimse, Soma’daki felaketten ötürü sorumluluk üstlenmedi ya da sorumlu gösterilmedi. Bu konuda ciddi sorular soranlar, hükümetin öfkeli tepkisine hedef oldu. Ülkenin diğer kentlerinde düzenlenen protesto gösterileri de tazyikli su, gözyaşartıcı bomba ve sert polis müdahalesiyle karşılaştı.

Son yıllarda madencilik sektöründe önemli değişiklikler yaşanıyor. Devlete ait kömür madenlerinin işletmesi, hükümete yakın firmalara devredildi. İki yıl önce maden işletme ruhsatlarının verilme yetkisini, başbakan bizzat üstüne aldı.

Türkiye Devrimci Maden Arama ve İşletme İşçileri Sendikası Genel Başkanı Tayfun Görgün’e göre, madenlerin özelleştirilmesinden sonra kazalarda artış görüldü. Soma’daki ölümleri kaza değil cinayet diye niteleyen Güngör, sendikalardan müfettişlere, bakanlardan başbakana herkesin Soma’daki felakette sorumluluk taşıdığını söylüyor.

Soma’daki ölümcül kaza, Türkiye’de pek çok kişinin uzun süredir bildiği bir gerçeği dünyanın gözleri önüne serdi. Başbakan, öfkesine hakim olamayan, devlet adamlığı ölçülerine uymayan davranışlar sergileyen bir politikacı. Soma’da da, kendisine madenin güvenliği konusunda soru yönelten bir gazeteciyi azarladı, yakınlarını kaybeden ve kendisini yuhalayan Somalıların üzerine yürüdü. Dahası, gördü tanıklarının ifadelerine ve daha az kesin olmakla beraber kamera kayıtlarına bakılırsa, bir kent sakinini de tokatladı, küfür ettiği duyuldu.

Danışmanlarından biri, iki asker tarafından yere yatırılmış bir protestocuya tekmelerle saldırdı. Hükümet sözcüsü Hüseyin Çelik, müşavir Yusuf Yerkel’in kendini savunduğunu, olay yüzünden bir haftalık doktor raporu aldığını acıkladı.

Politikacılar tarafından itilip kakılmak yetmiyormuş gibi, acılı Soma halkı, biber gazını da keşfetti. Üç yüze yakın insanını yitiren Soma’da barışçı bir gösteri yapan kişiler, polis müdahalesiyle bir kez daha incindiler.

Soma felaketinin Türkiye’ye tuttuğu aynaya yansıyan görüntüler, ülkede keder kadar deliliğin de yansıması.

_______________________________

* Yazarın diğer yazıları için lütfen tıklayınız:
http://www.firdevstalkturkey.com/tr/

1563070cookie-checkTürkiye’de Maden Felaketinin Ardından

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.