İngiltere’nin ciddi ulusal gazetelerinden The Guardian’da Peter Preston’ın “Onlara namus borcumuz var” başlıklı yorum yazısında Türkiye ve Ukrayna’nın AB başvuruları ele alındı.
Preston, “Her iki ülkeye de namus borcumuz var. Sonbaharla birlikte yağmurlar başlar başlamaz onları terk edemeyiz. Lider miyiz, değil miyiz?” sonucuna ulaştığı yazısının özeti şöyle:
“Fransa referandumunun sonuçları açıklandıktan sonra Tony Blair, AB içindeki muhalif kanadın ideolojik efendiliğine soyunmuştu. Ama bir de baktık ki, hiçbirşey değişmemiş. Avrupa tatile gitmiş. Bay Avrupa, Barbados’a gitmiş. Birliği kurtarmak için altı değil, dört ayımız kalmış. Avrupa anayasasının Hollanda ve Fransa’da reddedilmesi ardından kendisini kurtarıcı olarak ortaya atan Tony Blair’in önerdiği vizyon ile daha geniş, büyük ve doğal olarak dinamik bir Avrupa ideali çizilmişti.
Buradaki ‘geniş ve büyük’ten kastın, birliğe yeni üyeler kabul edilmesiydi. Bir-iki yıla kadar Romanya ve Bulgaristan. Ardından Hırvatistan, Makedonya, hatta Bosna sıraya giriyor.
Sonra da büyükler var sırada: Uzun pazarlık maçlarına ekimde başlaması gereken Türkiye ve Ukrayna – yani kapımızda ricacı olan, kapımızı ısrarla çalan 130 milyon can daha…
Uzak görüşlü diye kendisini tanımlayan İngiltere, gelişmeleri izleyebiliyor mu gerçekten? Avrupa’da çok daha hızlı, çok daha sert tartışmalar başladı bile. Fransa geçenlerde Türkiye’yle görüşmeleri krize sokacak açıklamalar yaptı.
Diplomatlığı hızla unutan eski diplomat Başbakan Dominique de Villepin, ‘görüşmelerin gerçek anlamda başlaması için Ankara’nın Kıbrıslı Rumları adanın yasal hükümeti olarak tanımasını’ istedi. Üstelik Türkler, Lefkoşa’yla gümrük birliğini büyük zorluklarla, daha yeni kabul etmişken..
Bu hamleyle, Türkiye’nin üyeliğinden faydalanarak Kıbrıs sorununu çözme umutları suya düştü. Büyük reformlar yapan, Avrupa’ya hazırlanmak için çalışan Türklerin payına, her zamanki gibi kandırılmak düştü.
Türkiye’nin yeni hükümetine, kaderini bize emanet etmesi için biz yardım ettik. Kiev’deyse portakal devrimini yapanların yanında olduğumuzu söyledik.
İkisine de namus borcumuz var. Sonbaharla birlikte yağmurlar başlar başlamaz onları terk edemeyiz. Lider miyiz, değil miyiz?”
