İstanbul’da 15-20 Kasım 2003 tarihlerinde HSBC, sinagoglar ve İngiliz Konsolosluğu’nu hedef alan saldırıları organize edenler arasında yer alan ve Suriye Halep’te ordu güçleriyle girdiği çatışmada ölen Baki Yiğit, patlamalardan sonra emniyet ve mahkemede verdiği ifadelerde TÜSİAD toplantısını 10-15 kişilik bir grupla basarak üyelerini rehin almayı planladıklarını anlatmıştı. Yiğit, “TÜSİAD toplantısı, 10-15 kişi ile basılacak ve bütün üyelerinden fidye istenecekti. Tahminen bir milyar dolar para alınarak rehin olayı sonucunda uçak temin ettirilerek Afganistan’a dönülecekti. Herhangi bir olumsuzluk durumunda olayı gerçekleştirecek arkadaşlar şehid olacak fakat bütün TÜSİAD üyeleri öldürülecekti” demişti.
Kamplarda planlandı
Emin Demirel’in “Ölüm Arabaları” adlı kitapta da yer alan emniyet ve duruşma ifadelerinde Baki Yiğit planı şöyle anlatıldı:
“El Kaide’nın dışında kendilerine ait kamp yeri kurmak isteyenlere, Taliban yönetimi Kabil’in kuzeyinde bulunan savaş bölgelerini veriyordu. Ebu Muhammed (kod adlı) Ali Üzüm’ün kamp yeri de bu bölgedeydi. Bir hafta – on gün sonra Halit-Ebu Bera (kod adlı) Hakan Çalışkan isimli şahıs Kabil’deki evimize geldi. Kendisini ilk kez orada gördüm ve tanıştım. Kamp bitmesine yakın bir zamanda Kandahar’da kampta bulunan bazı arkadaşlar arasında sıkıntı olduğu haberi geldi, bu konu ile ilgili yaptığımız görüşmede, Hakan Çalışkan tarafından Türkiye’de TÜSİAD üyelerine yönelik bir fidye alma eylemi gündeme geldi.
Biz de bunu değerlendireceğimizi söyledik. Kampta yaşanan sıkıntılarla ilgili Hüseyin (kod adlı) Habib Akdaş benim Kandahar’a gitmem lazım, eğer istiyorsan sen de gel, bu arada belki Usame Bin Laden ve Ebu Hafs El Mısri ile de görüşebiliriz dedi, ben de kabul ettim. Hüseyin (kod adlı) Habib Akdaş İslamabad’da bulunan Adnan Ersöz’ü de çağırdı. Daha sonra Hüseyin (kod adlı) ile birlikte Kandahar’da bulunan kampa gittik, bir iki gün sonra da Adnan Ersöz aramıza katıldı.”
‘Fidye isteyecektik’
“Kendi aramızda geçen, Türkiye’de TÜSİAD üyelerine yönelik bir eylem düşüncesini Adnan Ersöz’la paylaştık. Bu fikre göre; TÜSİAD toplantısı, 10-15 kişi ile basılacak ve bütün üyelerinden fidye istenecekti. Tahminen bir milyar dolar para alınarak rehin olayı sonucunda uçak temin ettirilerek Afganistan’a dönülecekti.
Herhangi bir olumsuzluk durumunda olayı gerçekleştirecek arkadaşlar şehid olacak fakat bütün TÜSİAD üyeleri öldürülecekti. Bu eylem fikri olumlu karşılanınca gerekli çalışmalar için maddi kaynak sağlayabilmek amacıyla konuyu Ebul-El Mısri’ye açmaya karar verdik. Ebu Hafs El Mısri ile Meytüsselam misafirhanesinde birlikte görüşmemizde kendisine şu an için biat etmemizin uygun olmayacağını bildirdik.
Yardım istediler
Akabinde Ebu Hafs Mısri, Türkiye’de bir eylem yapılmasını düşündüklerini, bu konuda kendilerine yardım edip edemeyeceğimizi sordu. Prensipte mümkün olduğunu, yardım yapabileceğimizi, eylemi kendimizin de yapabileceğini söyledik. Hatta Türkiye’de içinde TÜSİAD adı altında faaliyet yürüten patronlar kulübünün olduğunu, bunların toplantısı esnasında 10-15 kişilik bir grupla bu toplantının basılarak bir milyar dolar civarında fidye alınabileceğini veya hepsinin öldürülebileceğini anlattık. Fidye olayına hoş bakmadıklarını, şehit olacak 10-15 kişinin çok fazla olduğunu söyleyerek teklif ettiği eylem üzerinde çalışmalarını söyledi.”
