İNGİLTERE… Türkiye, Körfez krizine taraf olmayı iki kez düşünmeli

Suudi Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin önderliğinde Katar’a karşı  başlatılan abluka, Körfez’de, Irak’ın Kuveyt’i işgalinden bu yana tanık olunan en ciddi kriz.Bölge, 23 yıldan uzun süre önce yaşanan savaşın olumsuz sonuçlarını hüssetmeye devam ediyor. Bu sonuncu krizin nasıl biteceğini  kestirmek imkansız ama uzun erimli sonuçlarını hesaplamadan aceleyle atacağı bir adımın Türkiye’ye yarar getirmeyeceğini şimdiden tahmin edebiliriz.Kapsamlı bir hava, kara ve deniz ablukasının neden olduğu insani bunalımı hafifletmek için Katar’ın yardımına koşmak anlaşılabilir.

Ancak, bir yandan krizin atlatılmasında arabuluculuk üstlenmeye çalışırken, bir yandan da yangından mal kaçırırcasına Meclis’ten Katar’a kuvvet gönderme onayı almak, Türkiye açısından hem bölgesel nüfuzunu abartmak hem de bölgeyi iyi tanımamak anlamına geliyor.

Doha ile Körfez komşusu Arap ülkeleri arasında geçen hafta patlak veren kriz, aslında yıllardır süren gerginliğin suyüzüne çıkması. Katar’a yöneltilen suçlamalar, Şeyh Temim bin Hamad El Sani’nin, babasının yerine Katar Emiri olduğu 2013 yılından beri her geçen gün sertleşmekteydi.  Katar, Müslüman Kardeşler ve Hamas gibi hareketlere verdiği destek kadar, İran’la dostane ilişkileri yüzünden de Arap komşularının şimşeklerini üzerine çekti.

Vahabi-Selefi akımları dünyaya yaymak konusunda eline su dökülmeyecek olan Suudi Arabistan’ın Katar’ı radikal akımlara destek olmakla suçlaması, hipokrasinin dik alası. Ancak, bölgeyi yakından izleyen herkesin bildiği gibi, iki yüzlülük konusunda Katar’la pek az ülke yarışabilir.

BBC’den eski meslektaşım Magdi Abdelhadi’nin 2013 yılında yazdığı bir makalede   belirttiği gibi, ‘Siyasi İslam, doğalgazdan sonra Katar’ın ikinci büyük ihraç ürünü’. Abdelhadi’nin deyişiyle, ‘ El Sani’lerin  iki yüzlü dış politikalarını, demokrasi ve modernizmi benimser görünürken, siyasi İslamcılığı desteklemek ve yaymak’ diye de özetleyebiliriz.

Arap Baharından beri, Katar’ın finanse ettiği pan-Arap El Cezire  televizyon kanalı, özellikle de İngilizce’sinden farklı bir çizgi izleyen Arapça yayınlarıyla Körfez ülkelerinin tepkisini çekiyor.

Geçen hafta BBC 4. Radyosunun Today programında konuşan Birleşik Arap Emirlikleri’nin Rusya’daki büyükelçisi Omar Saif Ghobash, kendilerini rahatsız eden unsurlara bir yenisini daha ekledi. ‘Katar, artık kararını vermeli. Kendilerini bir Körfez ülkesi olarak mı görüyorlar yoksa İran ve Türkiye’nin cebinde bir ülke mi?’ diye sordu.

Katarlılar ise Suudi Arabistan’a ve Körfezdeki diğer karşıtlarına taviz vermeye hazır olduklarını zaten şimdiden ilan etmiş durumdalar. Suudi kampına arka çıktığı halde, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump’ı da krizi çözmeye davet ettiler.

Bu koşullar altında, Türkiye’nin, şimdiden taraf olarak göründüğü, nereye gittiği belirsiz bir krize dahil olmak için can atıyor görünmesi, anlaşılır gibi değil.

___________

Firdevs Robinson
Freelance journalist, commentator
http://www.firdevstalkturkey.com/
[email protected]

 

2097880cookie-checkİNGİLTERE… Türkiye, Körfez krizine taraf olmayı iki kez düşünmeli

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.