Uğurlanan’a

Bir giden, uğurlanan olmaktan başkaymış öğrendim. Bavulu başkası için taşımanın daha ağır olduğunu da.


Hava alanları, evim, asıl yuvam gibidir. Herkesin o soğuk ve sevimsiz bulduğu göz kızartıcı ışıklarının altında bencilce bir mutluluk duyardım yolculanırken. Kalan olmak, hava alanlarını daraltan, ışıklarından nefret ettiren bir şeymiş.


İnsan arkasını dönüp giderken kendisini neyin beklediğini bilmese bile sevinebilirmiş gittiğine. Arkadan bakmak ise aynı hayata gidensiz dönmenin ilk adımıymış.


Kardeşi olmayan anlayabilir mi bilmiyorum. Kardeşlik burun sızlatan, korkudan deliye döndüren koşulsuz bir sevgiymiş. Sana benzemese de, senin seçmediğin bir birlikteliğin sürmesi için korkuyla karışık temennisiymiş.


Kalan olmak mı zor giden olmak mı, uzun bir tartışma. Ama kalan olmak demir attığın yerde her istediğin an hareket edemeyeceğin bir tutsaklıkmış. İstediğin an ulaşamayacağın elin, elinden kayması imiş. Anladım.


Beni tanıyan herkes bilir. Her gün söylediğim dizelerdir, Cemal Süreyya’nın “Aşk” adlı şiirinin ilk dizeleri.
“Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git.
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı”


Dilin söylediğini yürek daha geç anlayabilirmiş.


Bazen insan başka bir şey yapmak isterken, başka bir şey yaparken bulurmuş kendini. Başka bir şey demek isterken susar olurmuş.


Bazen bütün gitmeler bir gidende toplanabilirmiş. Bir değişiklik her şeyi tümden değiştirirmiş.


Bazen insanın annesinin yüzü, ilk defa bir ifade ile yeni tanıdığın biri yüzüne dönüşebilirmiş. Bir yabancıya söylenecek bir şey bulmakta zorlanır gibi kalabilirmiş insan meğer.


Bazen bir eşya bir başka şekilde görünebilirmiş bir insanın gözüne. Bir kutu elma suyu insana hesap sorabilirmiş. Tüm pişmanlıklar bir kutu elma suyunda sana görünebilirmiş.


Bir ev bir gidenle boşalırken, insan en sevdiklerinin evinde yabancı bir yerdeymiş gibi o bomboş evden başka yerde olmak istemeyebilirmiş.
 
Ümit Yaşar doğru demiş:
İnsan bir resme bakamaz olabilirmiş.
Uykulardan korkar olabilirmiş, gideni kötü görür diye
Odasındaki tüm eşyalardan utanabilirmiş
Bir kadeh giden dudaklara değmek için bekleyebilirmiş


Ve Aslı Erdoğan haklıymış,


“Bir şehir ancak içinde sevdiğin biri yaşayınca güzelmiş.”

702610cookie-checkUğurlanan’a

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.