Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Nedim KÖROĞLU tarafından yapılan açıklama aynen şöyle:
“Ülkenin başkentinde son beş ayda yaşanan üç bombalı saldırının ardından, şimdi de ülkenin en büyük kentinin, en işlek caddesi bir ‘canlı bomba’ saldırının hedefi oldu. Ölü ve yaralılar var.
Bu saldırı da ülkeyi yönetenlerin bildik yaklaşımları sonrasında yaşandı. Alman Konsolosluğu ve Alman Lisesi, perşembe günü olası saldırı nedeniyle kapatılmıştı. Konsolosluk Cuma günü de hizmet vermemişti.
İstanbul Valisi Vasip Şahin ise, Almanya’nın İstanbul Başkonsolosluğu’nun güvenlik nedeniyle kapatılmasıyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, “Biz vatandaşımızı, abartılı bir takım haberlerle veya duyumlarla paniğe sevk edici bu tür davranışların doğru olmadığını düşünüyoruz” demişti.
Yabancı bir ülke, Türkiye’de kendi yurttaşlarının can güvenliği konusunda önceden uyarıcı oluyor, Türkiye’nin yetkilileri ise, bırakalım benzer bir sorumluluğu kendi yurttaşları için göstermeyi düşünmeyi, bu sorumluluğu gösteren yabancı ülkenin yetkililerini adeta azarlayan bir açıklama yapıyor.
Şimdi ‘abartmayın’ diyen İstanbul Valisi Şahin ve Hükümet bu yaşananlar karşısında bir açıklama yapmalıdır. Türkiye bombalı saldırıların zincirleme hal aldığı bir ülke haline gelirken, iktidarın ilk tavrı yine yayın yasağı koymak olmuştur.
Sivil halkı hedef alan bu terör eylemini kınarken, iktidarı da hesap vermeye çağırıyoruz. Ülkede barış isteyen akademisyenleri, avukatları, gazetecileri ‘terörist’ ilan edenler, tutuklayanlar, sınır dışı edenler, izledikleri politikalarla ülkenin en işlek caddelerini terör eylemlerinin hedefi haline getirmiştir.
Yaşamını yitirenlerin ailelerine ve halkımıza başsağlığı dilerken, yaralıların yakınlarına da acil şifalar diliyoruz.
Bu yaşananlar halklarımızın gerçek anlamda güven ve huzur içinde yaşayabileceği bir ülke olabilmenin yolunun, barış isteyenlere karşı ‘cadı avı’ yürüten politikalarla değil, barışın hâkim olduğu bir ülke olabilmeyi başarabilmekle mümkün olabileceğini bir kez daha göstermiştir.
Partimiz bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da, halklarımızın barış içinde yaşayabileceği bir ülke olabilmenin mücadelesi içinde olacaktır.”
