Uzun Zamandan Sonra Köyden ¨Hikâyeler¨ Geldi…

Çalı arkasında eşekle cinsî münasebet kuran köylüden, komşu köyün elektriğine zarar veriyor diye ötekisinin kavaklarını kesen deliye, köy asfaltında polis kılığına bürünüp kamyonlardan rüşvet almaya çalışan köylüye kadar bir şenlik aranırsa, köy hikâyesine başvurunuz.
Son zamanlarda, köyden hikâyeler eksikti.

Bir vakitler cılkı çıkarılmış köycülük ve köy hikâyeciliği, yazarlarının işi saçmaya vardıran uzatmaları sonunda yaka silktirmiş, sırf bu nedenle okurunu kaybettiği için uzun zamandır uykuya yatmış bulunuyordu.

Köyden, şimdi, ¨havadis¨ çıkageldi, diyebiliriz:

Geçtiğimiz aylarda, Biga’nın bir köyünde yaşayıp çiftçilikle uğraşan bir yazar Sadettin Onay’ın hikâyeleri kitaplaşınca tekrar köy hayatına ait canlılığa kavuştuk.

Özlemişiz…

Parafiks Yayınları, birçok yayıncının el uzatmadığı bir alana el atmakla, sanıyorum doğru bir şey yaptı: Köy romancılığı ve hikâyesi üzerine ne vakittir Türk Edebiyatında eser verilmiyordu, gerçekten köyde yaşayan bir aydın köylünün hikâyelerini basıp okura sundu.

¨Bir toprak adamından öyküler¨, alt başlığıyla yayımlanan Kırmızı Umut adlı kitap 12 hikâyeden oluşuyor.

Temiz ve özenli bir baskıyla hazırlanmış olmasına rağmen, üstelik editörlüğünü ve sanırım düzeltmenliğini de üniversite öğretim görevlisi Yrd.Doç.Özcan Aygün’ün yaptığı kitabın ¨de’leri da’ları, ki’leri ayırmayı unutmuş hâli¨ dikkatli okuru rahatsız ediyor; böyle olsa da köyden gelen hikâye cümbüşü hatırına kaçırılmaz.

Sadettin Onay’ın hikâyelerinden bazılarına ait taslakları uzun zaman evvel bana ulaştırdığını, hatta bunlardan edebiyatımızın ciddi kalemlerinden olan romancı, öğretim görevlisi İbrahim Dizman‘ın da haberdar olduğunu eklemeliyim; unutmuş görünmek, bilmezden gelmenin öteki adıdır. Evet, Onay, hikâyelerini evvela bizimle paylaştı.

Hikâyelerin canlılığı, kahramanların hayatın ta içinden çıkagelmesi heyecan vericiydi; hâlen öyledir. Nasıl olmasın ki, Sadettin Onay bizzatihi köyde yaşamakta, sabah horozuyla uyanıp akşamın yatsı namazı ezanından sonra başını yastığa koymaktadır. Biga’nın Koruoba köyünde ikâmet eder, sık sık, belki arada bir kasabaya gider, çiftçilik yapar, traktör sürer, ekinini ambara kaldırır, kümesi de vardır herhalde, bahçesinde bir kuyusu olduğunu da hayal ediyorum ve ayrıca yazdan erzaklarını kış için hazır eder, tarhanası bulguru, eriştesi ve turşusuyla kışa hazır olur. Daha ne olsun, karşınızda baştan aşağıya bir köy adamı vardır.

Bu köy adamının Türk Edebiyatına duyduğu sevda Koruoba köyüne sığmaz, yazar babam yazar, sonra beni, bizleri, İbrahim Dizman’la beni bulur.
Daha öncesinden Semih Gümüş‘ün yönettiği Notos dergisinde birkaç hikâyesi de yayımlanmıştır; yeterli referans!

Dizman dostumla birlikte, Onay’a cesaret verir ve onu yüreklendiririz; hepi topu yaptığımız budur. Sonra, Parafiks Yayınevi, Onay’ın eserini basar… Şimdi, çok uzun zamandan bu yana Türk Edebiyatında okunmayan bir köy hikâye kitabı elimizdedir.

Onay’ın hikâyelerinde egemene, erke, devlete,” hökümat”a karşı aptalı oynayan akıllı Türk köylüsünü, yani çarıklı erkân-ı harp denilen o yoksul ama cin gibi kitleyi, aslına bakarsanız evrensel anlamda köylüyü bulursunuz. O köylü ki hep mazlumdur, şikâyetçidir, ezildiğini ve ötelendiğini sık sık dile getirir, hep fırsat arayışındadır.

Burada, J.C.Scott‘ın, Tahakküm ve Direniş Sanatları başlıklı, özellikle köyün merkeze, taşranın egemene karşı direnişini siyasî felsefe açısından ele aldığı eserini hatırlarız. Scott’ın tanımladığı köylü, evrenseldir; Koruoba’da göreceğiniz köylüyü başka bir kimlik altında Sicilya’da da görürsünüz. Orada adı Massimo ise burada adı Mestan’dır…

Sadettin Onay, bana kalırsa, İtalyan romancı Giovanni Guareschi‘nin izindedir; yavaş yavaş, komünist belediye başkanı ve papazla ilintili, bir Don Camillo romanı da ondan beklenir…

İşte Sadettin Onay bu köyü ve köylüyü bize, mizah dolu bir kalemle aktarıyor, ancak asla aşırıya kaçmadan yapılmış bir hicivle, haydi şimdi izninizle dilimizi azıcık bozarsak ¨İşin b..unu çıkartmadan!¨ ilk eseri olmasına karşın bunu ustaca yapıyor.

Hikâye kitabından alıntılarla bu yazımıza bir sürü kanıt sunmak yerine, meraklı okura, ne zamandan beri ortada görünmeyen köy hikâyeciliğinin son örneğini salık veririm.

_________________

[email protected]

Kırmızı Umut
-Bir toprak adamından öyküler-
Sadettin Onay
Hikâyeler, 188 sayfa,
Parafiks Yayınları,
İstanbul, 2014

1570880cookie-checkUzun Zamandan Sonra Köyden ¨Hikâyeler¨ Geldi…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.