Vatan lafla değil, eylemle sevilir

1800’lerde Osmanlı’da donanma komutanlığı yapan Kaptan-ı Derya “Nasuhzade Ali Paşa”nın torunu; ailenin geçmişi epey geriye dayanır yani.


Nasuh’un 17 Mayıs 1995 senesinde Everest’e çıkacağını duyduğumda, Şubat 1995’de
Doğacak olan çocuğumuza “Zirve” ismini vermeyi, karım Selma Hanım’la karar almıştık. Nitekim doğan kızımızı, öyle adlandırdık. Çocuğumuz erkek de olsa bu değişmeyecekti.


Çok sevdiğim dostumun oğlu, bir ilki başarmayı istiyordu, bu düşünü gerçekleştirmesi için, bizler doğacak çocuğumuza bu ismi vererek, Nasuh’a manen destek vermek istedik… Tabiî ki Nasuh’un bundan haberi yoktu.


Babasına, “Sen Everest’e çıkan çocuğun babası olarak tanınacaksın” dediğimde, sevgili Cem’le her defasında gülmüştük…


Sizlere Nasuh’un başarısının nerden kaynaklandığını belirtmek için yeni çıkan kitabı “Vatan Lafla Değil Eylemle Sevilir”den bazı bölümler aktaracağım…


“Yapılması gerekene o kadar odaklanırım ki, süreçteki sıkıntıları, engelleri, zorlukları görmem bile. Dosdoğru hedefime doğru giderim. Yapılması gerekenle arama ne girerse girsin, onları sadece çözülmesi gereken bir problem olarak ele alırım ve eninde sonunda mutlaka çözerim.”


İşte başarısına bakış açısı! Nasuh sadece Everest’e çıkmadı, 26 yaşındayken Rusların Kar Leoparı unvanını aldı, dünyanın bütün kıtalarının en yüksek dağlarına tırmandığında bunu başaran en genç dağcıydı, dünyanın en zorlu dağlarının başında gelen K2 dağının da zirvesine oksijen desteği almadan ulaşmayı başardı. Gene kitabında belirttiğine göre, Everest’e çıkmaya karar verdiğinde, kendisine verdiği öğüt şöyle:


“Tırmanışta işler kötü giderse, en iyi yaptığın şeyi yap; dayan, sabret, diren, koşullar ne kadar ağır olursa olsun, yapman gereken tek şey dayanmak ve yaşama sıkı sıkı sarılmak, zaman nasıl olsa çekip çıkaracaktır seni oradan.”


Nasuh’un bu kitabını okumak inanın ufkunuzu açacak. Çünkü kitabın içinde yok, yok
Ermeni meselesinden tutun, 17 Ağustos Depremi’nin aslında Türkiye için nasıl önemli bir değişim – gelişim fırsatı olduğuna ama bu fırsatın nasıl göz göre göre elimizden kaçırıldığına, AKUT derneğinin yükselişine ancak sonradan uğradıkları haksızlıklara, H. Uluç, F.  Altaylı sataşmalarının nerelere vardığı, nasıl sonlandığını hayretler içinde okuyacaksınız.


Nasuh’ların kolay yetişmediğini öğrendiğimiz zaman, ülke olarak çok iyi yerlere geleceğimiz muhakkak. Ama bugün “Vatanı lafla değil, eylemle sevme zamanıdır” diyerek, sevgili Nasuh’a ve can dostum Cem Mahruki’ye bundan sonraki yaşamlarında sağlıklar ve başarılar dilerim.


Ben eylemimi Kalkan koyunun kirlenmemesi için sürdürüyorum. Sevgili okurlar sizler de başka eylemlere katılabilir veya başlatabilirsiniz…


Her ikinize sonsuz teşekkürler, iyi ki sizleri tanıdım, iyi ki varsınız..


“Qui patitur, vincit.” (Kim ki dayanır, kazanır.)


www.nasuhmahruki.com

708100cookie-checkVatan lafla değil, eylemle sevilir

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.