Vergi memurları ne iş yapar?

Bir arkadaşım yaklaşık 10 yıl önce, muhasebecisinin gözünden kaçtığı için ödenmeyen ufak bir vergi borcu kaldığının farkında olmadan şirketini kapatmış. Şirketini kapatırken kimse ona ödenememiş vergi borcu olduğu konusunda uyarı yapmamış. Bugüne kadar kendisine vergi borcu olduğu konusunda bir tebligat da gelmemiş. Taa ki bir ay öncesine kadar… Bir ay önce eline ulaşan tebligatta 12 bin küsur lira gibi bir vergi borcuyla karşılaşınca ne yapacağını şaşırmış doğal olarak. Soluğu vergi dairesinde almış. Şirketini 10 yıl kadar önce kapattığını gösteren evrakları sunmuş vergi memuruna, ama bir fayda sağlayamamış. “Bu borcu ödemek zorundasın” demişler.

Arkadaşım vergi mevzuatını bilen biri değil ama, yine de “bu kadar uzun zaman ödenemeyen vergi borcu zaman aşımına uğramaz mı” diye sormayı akıl etmiş. Vergi memuru dosyasını açmış ve yaklaşık dört yıl önce bir lira gibi küçük bir paranın ödendiğini, bu yüzden dosyasının zaman aşımına uğramadığını söylemiş.

“Nasıl yani” diyecek olmuş. “Kim benim adıma bir lira ödeme yapar ki, bu işte bir yanlışlık olmalı” demeye kalmadan adeta azarlanırcasına sert cevaplarla karşılaşmış. Yine de son bir cesaretle “bari ödeme yapan kişinin kimliğini söyleyin” deyivermiş. Ödeme yapan kişiye kimlik sorulmazmış meğer. Dileyen kişi gelip sizin borcunuzu ödeyebilirmiş.

Arkadaşım şaşkın bir halde vergi dairesinden çıkmış ve soluğu bir avukat arkadaşının yanında almış. Avukat arkadaşı öyle şeyler anlatmış ki, asıl şaşkınlığı o zaman başlamış. Kanunda 5 yıl içinde ödenemeyen vergi borçları zaman aşımına uğrar dense de bu fiiliyatta hiçbir zaman gerçekleşmezmiş. Çünkü vergi dairelerinde her yıl, 5 yıllık zamanaşımı taraması yapılırmış ve zaman aşımına uğrayacak borçlular adına vergi memurları küçük meblağlarda para yatırıp, zaman aşımını ortadan kaldırırmış. Eğer memur borcu zamanaşımına uğratırsa hakkında soruşturma açılırmış. Memurlar da soruşturmaya maruz kalmamak için, bir lira, 50 kuruş gibi minik paraları vergi mükellefi adına kendileri yatırır ve bu sorunu çözermiş.

Ben hiç kimsenin vergi borçlarının zaman aşımına uğraması taraftarı olacağını düşünemiyorum. Elbette ideal olanı vergilerin zamanında ödenmesidir. Ama nedense bu iş bir türlü gerçekleşmez. Belki çoğu zaman vergi mükellefleri bu işten sorumlu tutulabilir ama, bazı durumlarda da vergi memurlarının sorumlu tutulması gerekir. Çünkü arkadaşımın örneğindeki gibi, işlerini yaparken gerekli itinayı göstermiyorlar. Eğer zamanında ödeme emri tebliği gönderselerdi, arkadaşım ne yapar eder, bu parayı öderdi. Üstelik bu para faiz ve cezalarla şişirilmeden önce…

Memurların “sizi adresinizde bulamadık” diye bir savunması da olamaz. Çünkü adresi hiç değişmedi. “Zaten o zaman bulamadınız da, şimdi nasıl buldunuz?” diye sorarlar adama. Sonra o faizler hangi orandan hesaplanıyor? Şirket kapanırken, hadi kapandıktan bir yıl sonra bu borçlar neden istenmiyor da, neredeyse ödenemeyecek bir meblağa ulaştıktan sonra isteniyor? Olayı düşündüğünüzde çok itici, sinsi bir komplonun içine düşmüş gibi hissediyorsunuz kendinizi. Büyük umutlarla bir yer açıyor, satış yapamıyor, iflas ediyorsunuz; borcunuzu zar zor ödüyorsunuz. Ticaretle uğraşanlar bilir muhasebeciniz çok titiz bile olsa, vergi mevzuatı o denli karışık, ikide bir gelen çerden çöpten o kadar vergi vardır ki, onun da bazı noktalar gözünden kaçabilir. Zaten bütün bu olayların sebebi de ciddi vergiler değil, bu ufak tefek, devletin “ne koparsam kardır” diye düşündüğü vergilerdir. Büyük miktarlardan bahsetmiyorum. Bugünün parasıyla 20 liradan, 50 liradan söz ediyorum. Arkadaşımın muhasebeciye dava açma hakkı var mı, bilmiyorum? O veya bu. 10 yıl beklemiş, 15 yıl beklemiş bir paranın banka faizlerinin çok üzerinde, semirtilmiş oranlarla hesaplanıp, zaten iflas etmiş bir vatandaşın iliğini kemiğini kurutmak amacıyla yüklenmek insafsızlık değil mi? Ha tamam, 100 lira hakkın mı var? Koy bir yıllık, hadi iki yıllık faizini, al. Neden zamanında istemiyorsun da, borç 12 bin lira olunca istiyorsun? Neden adama zamanında “sen bu şirketi kapatamazsın” demiyorsun da, şimdi evini satılığa çıkarmasını bekliyorsun? Ondan sonra bekle ki, ticaret ilerlesin. Kim cesaret edebilir ki böyle sinsi bir partnerle çalışmaya.

Arkadaşım şimdi doğal olarak hakkını arıyor. Kendisine tebligat göndermeyen memurları suçluyor. Zaten bu durum da gösteriyor ki, memurlar çay, kahve içip fal bakmaktan ya da baktırmaktan fırsat bulup vergi mükelleflerine tebligatta bulunmuyor. Ancak ve ancak soruşturmaya maruz kalmamak için zaman aşımına uğrayacak dosyaları takip ediyor. Bu, işi kötüye kullanmak değildir de nedir?

Anlayacağınız her zamanki gibi olan yine vatandaşa oluyor. Belki zaman zaman birkaç memur suçlu bulunup cezalandırılıyordur ama, bunlar bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar azdır. Oysa değil bir elin, bir ordunun bile parmaklarını geçecek kadar vatandaştan, elde etmediği bir gelir için yüksek faiz ve cezalarla şişirilmiş vergiler isteniyor. Bazı mükellefler bu durumu sineye çekip borcunu öderken, bazıları da konuyu mahkemeye taşıyorlar. Arkadaşım bunlardan biri. Sonuç ne olacak, inanın bende bilmiyorum? Hep beraber göreceğiz.

669970cookie-checkVergi memurları ne iş yapar?
Önceki haberYanlışlar…
Sonraki haberEurovizyon şarkısı belli oldu
BİRSEN ALTINER
Birsen Altıner, Fotoğraf, Sinema, Tiyatro, Sanat & Mimarlık kategorilerinde eserler yazmış bir yazardır.Metin Erksan Sineması kitabının yazarıdır. Birsen Altıner kitapları; Pan Yayıncılık aracılığıyla kitapseverlerle buluşmuştur. Birsen Altıner tarafından yazılan son kitap "Metin Erksan Sineması", Pan Yayıncılık tarafından okurların beğenisine sunulmuştur.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.