Vicdan ve vicdansızlık meselesi

Tayyip Beyin ağzından er ya da geç çıkacak bir ismin sonunda, çıkarılan bütün gürültülerin kifayetsizleşeceğini bile bile (biliyordur herhalde, öyle değil mi?), en harlı haliyle iz sürdü Türkiye, cumhurun başına kim geçeceği mevzusunda. Başbakan kiminle iki çift söz etse, makam aracını durdurup hangi esnafla, hangi vatandaşla ayaküstü laflasa, yerde, havada, hangi köşede sabit yakalansa ağzından çıkan bir söz, en az üç gün yetiyordu medyanın cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili içerik analizine.


Sanıyorum ki Başbakan Erdoğan önce millete tek tek söylemeyi kafasına koymuştu seçtiği adayı. En son Kumkapı’da balıkçılara da verdikten sonra kendisinin aday olup olmayacağına ilişkin kriptoyu, baktı bu iş böyle olmayacak, en sonunda çıktı açıkladı partisinin grup toplantısında. Öğrendik ki AKP’nin cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül imiş.
Başka değil, alışmıştı bu medya başbakanın “eline verdiği çelik-çomağa,” zor olacak şimdi. Bir milleti en üst düzeyde temsil etmek üzere cumhurbaşkanlığı makamına seçilecek şahıstan, tüm bu hadiselerden “çelik-çomak” diye bahseden, biraz daha oynayın diye dalgasını geçen bir başbakandan daha elim verici ne de olsa oyunun sonu.


Olan gene bu çelik-çomak oyununda harcanan kağıda, o kağıtlar için kesilen ağaca oldu. Zannımca en endişe verici durum da bu. Gün gelir kağıt hesap sorar çünkü; bana ne yazmak için sebep oldun diye karşına çıkar…


BİTMEYEN ÇELİK-ÇOMAK


Fakat o kadar da heder etmemeli insan kendini. Demokrasisi böyle olan bir memlekette elbette bulunur bizzat başbakan tarafından verilecek bir çelik-çomak daha. Allah’tan başka hiçbir şeyi olmayan insanlardan topladıkları oylarla, o insanların sahip olduğu bu tek “şey” üzerinden yapılan siyasetle gelinen iktidarda, kendilerini iktidara getiren insanlara ne versen gider zaten.


Şimdi sırada mecliste vekiller oy kullanırken ne çıngarlar kopacak, Baykal’ın bir sonraki hamlesi ne olacak, dışişlerinin başına Tayyip Bey kimi koyacak çelik-çomakları var. Bir süre de bunlarla idare edilecek artık. Fakat bunlarla idare edilirken de müsterih olunacak. Zira ahırda eşeğin büyüğü var…


AH VİCDAN!


Mağdurluğundan ve yoksulluğundan kurtulamamış milletler, makamların kendilerine ne verdiklerinden ziyade, o makamlarda oturanların kendisiyle ilgilenirler. Allah’tan başka hiçbir şeyi olmayan insanlar, başka bir şeye sahip olmayı hiç temrin etmediği için, sahip olduğu tek şeyi diline dolayan “politik insanları” bir şey zannederler. Mağdurluğuna oy vererek bu bendendir diye elinden tutup iktidara taşıdığı insanlara, mağdurlar, “Sen benim mağduriyetim için ne yaptın?” diye sormayı unuturlar.


Abdullah Gül, sıradaki çelik-çomağın sonunda da galip gelip Çankaya’ya çıktıktan sonra başlayacak asıl oyun. Genel seçimlerden sonra başbakanlık koltuğundaki gıcırtıyı da kesince AKP, bakın siz o vakit görün bu memleket ne oyunlara gebe.


Vicdanı bir kenara koyabilirseniz, fevkalade eğlenceli bir ülke aslında burası. Vicdanı içinizden çıkarabilirseniz, insan hiç yaşlanmaz Türkiye’de…


[email protected]


 

699440cookie-checkVicdan ve vicdansızlık meselesi

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.