Ya bir melek sağ omuzuna dokunuyor da -haydi diyorsa
ve sen ona omuz silkiyorsan?
Ya gerçek diye tutunduğun şey bir rüyaysa?
Ya isyankar hücrelerin çok fazla duygusal doza maruz kalıyor da
bu fazla duygusal doz seni kör ediyorsa?
‘Gerçek’ dediğin şey
üzüntülerin ve üzüntülerini kurgulayan zihninin kaynağıysa?
ve ilacı mutluluksa?
Evrenin derin karanlığında el yordamıyla aradığın yaşam belirtisi
tamamen duygusal karşılıklarının çözümüne bağlıysa?
Hayatın anlamına dair onca arayış,
onca çırpınış, onca kaygı tamamen bir yanılsamaysa?
Ya doğa kendini yaşıyor da,
sen üzerinde sadece dengede durmaya çalışıyorsan?
ya her şeyi yanlış anladıysan?..
ya herşey değiştiyse dün?
Gerçeklik gerçek olma eylemini bıraktıysa?
hayat deneyimleriysek birbirimiz için?
Negatif ve pozitif parçacıkların
birbiriyle kaynaşma mücadelesiysek ya?
Tahminlerin işlediği bir kesinlikler karmaşsıysa hayat?
kurallar?
ya yoksa?
normal…
ya yoksa?
doğru…
ya yoksa?
ya herşeyi yanlış anladıysan?
Bir fincan kahvenin hatırını araştırmak gibi anlamsız bir sorgunun içinde dönüp
duruyorsan?
Gözlemlerinin ve deneyimlerinin çok ötesinde,
çok daha derin başka şeylerin var olduğuna inanamıyorsan?
Hayalini kuramadığın şeylerin yoksulluğunu yaşıyorsan ya?
ya herşeyi yanlış anladıysan?
gerçekliğin bir kanıtı var mı?
sen görünceye kadar yok.
sen işitinceye kadar yok.
sen anlamlandırıncaya kadar yok.
sen isim koyuncaya kadar…yok.
ya herşeyi yanlış anladıysan?
Kütle ve enerji aynı demiş Einstein…
Ya herşeyi yanlış anladıysa insan?
Ya sen şimdinin içinde haps olmuş bir beden kadarıysan?