Yalancının mumu yatsıya kadar yanar mıymış?

New Brunswick Eyaleti, Kanada’ya kıyaslandığında hap gibi bir yerdir.
Türkiye’nin onda birine eşit toprağı, bu bakir topraklar üzerindeyse 750 bin civarında yaşayan nüfusu vardır. Kanada’nın on eyaletinden birisi olarak arada bir hatırlanırsa hatırlanır; yoksa hiç!
Doğal görünümünü, manzarasını sormayın; biblo gibi derler ya, işte öyledir.
Atlantik Okyanusu’ndaki kıyı kıyı yer alan köyleri ise göz alıcıdır.
İşte bu şirin yerin yerel hükümetine 40 yıldan beri çevre meselelerinde danışmanlık yapıp hayatını idâme ettirmiş bulunan üst düzey bir kamu görevlisinin sahtekârlığı son günlerin şaşkınlık veren haberi ve gazete hikâyesi olarak yer aldı.
Şu günlerde radyoyu açsanız Louis LaPierre adlı bu görevliye ait bir söyleşi veya haber dinliyor, televizyon izleseniz yine onunla karşılaşıyor olacaksınız, gazetelere el atınca LaPierre’den geçilmiyor olduğu için çaresiz okuyacaksınız.
Bu yayınların yapılmasında haksız sayılmazlardı.
Zira LaPierre kırk yıldır, bırakın üniversite mezuniyetine sahip olmayı, kendisini fen bilimleri üzerine PhD-doktora yapmış bir çevre uzmanı olarak tanıtmıştır, kimsenin de aklına hani diplomaların nerede diye sormak gelmemiştir.
Çevreci bilim adamı olarak doktora derecesine sahip olduğunu sahte biçimde dilekçesine 40 yıl evvel ekleyip, New Brunswick Eyaleti’nin çevreden sorumlu en üst düzeyde görevli atanmış bulunuyordu. Siyasî ayak oyunlarıyla onu kimse makamından indiremedi.
Kırk yıl içinde inanılmaz kararlara imza atmıştı. Örneğin, NATO üssünün bulunduğu bu eyalette askerî jetlerin New Brunswick ineklerine, koyun ve keçilerine zarar verdiği, kümesteki gurk yumurtaya yatmış tavukçukların ödleri koptuğu iddiası ortaya atılınca, ¨Ben bilim adamıyım, uçaklar inekleri ve tavukları rahatsız etmez, bırakın uçsunlar ¨ diye fetva verip, yerel ve federal hükümetleri NATO tatbikatları konusunda desteklemişti. Bu sadece bir örnektir, daha nice komik ve tartışmalı kararların altında imzası vardır.
Bu kadarla kalsa iyi, eyaletin meşhur Moncton Üniversitesi‘nde biyoloji, fen bilimleri derslerine de girip çıkmış, yüzlerce öğrenciyi buradan mezun etmişti. İşin kokusu ortaya çıkınca, değil doktorası, mastırı bile olmayan bu hocanın mezun ettiği öğrencilerin durumu da tartışmalı hâle düştü. Şimdi 71 yaşında bulunan LaPierre’in tam 31 yıl başarıyla ders verdiğini de eklemek gerekiyor.
Louis LaPierre’in başarısı Halkla İlişkiler, Reklamcılık, İletişim ve göz boyamacılıkaçısından önemlidir. Bunca sene kimsenin haberi olmadan, cebine doldurduğu dolgun maaşıyla NB Eyaletine çevre danışmanı olup, üniversitede hocalık yapıp vaziyeti idare eden LaPierre sonunda talaş aleviyle ısınmış kazanındaki istim buharı bitiverince gemisini karaya oturttu. Yakayı ele verdi, dedikleri işte buydu. İstifa edip, ciddi bir kabahat işlediğini itiraf etti.
Ama öte yandan, LaPierre pişkinlik yapmakta gecikmeyecekti. ¨Bugüne kadar size gerçeği açıklayamadım, çok meşguldüm, hem eyaletin, hem Kanada’mızın, hem de uluslararası ilişkiler açısından çevre sorunlarıyla başımı kaşıyacak hâlim yoktu, fırsat bulsam söyleyecektim ama vallahi bulamadım¨ diye pişkinlik gösterdi, zeytinyağı gibi üste çıkıp ¨Siz de durumu idare ediverin canım, bu kadar büyütecek ne var!¨ anlamına gelecek sözler etti.
LaPierre’i meğer seven çokmuş. Kanada’nın, İngiltere Kraliçesi II.Elizabeth tarafından atanan Genel Valisi başta olmak üzere Federal Hükümetin başbakanları, bakanları, eskiden bakıp da şimdi bakmayanları dahil olmak üzere tüm siyasîlerle arası al takke ver külâh vaziyetindeyi, sıkı ahbap çavuştular; anlaşılan öyleydi.
Zira LaPierre’in sahtekârlığı ortaya çıkınca onu sevenler, ¨A-aa! Öyle miymiş de biz böyle bilmez mişiz, yani öyle olmuşsa da olmamış sayılmışlığın olmuşuna olur denk düşmesi gerekmez miydi¨ gibi laf gevelemesi yapıp kimse açıkça Kanada‘nın bu Sülün Osman‘ını kınamadı.

Sahte diplomayla yahut ortada olmayan bir diplomayla kırk yıl görev yapan kahramanımızın, Rus yazarı Nikolayi Gogol’ün Müfettiş‘inde bize tanıttığı, çevresinde saygı uyandırmış bir şarlatan olarak kabul edilen Khelestakov‘dan farklı olmadığını düşünüyoruz. LaPierre çevresiyle beraber bu oyunu oynamıştır.
Bay Konsolos romanındaki ana karakterin, onun hayalî konsolosluğuna inanan bir kasabanın bütün halkı olmasaydı bu oyunu sürdürmesi nasıl olanaksızlaşırsa, benzer biçimde LaPierre’in cakası, fiyakası onun çevresindekilerle ilgilidir.
Yine Gogol’ün Ölü Canlar adlı romanındaki Çicikov karakteri de bir anlamda LaPierre’dir. Çicikov sahtekârlık batağına gömülmüş biridir ve şarlatanlığını ustaca, çevresindekilerin ona inanması, onun yaptıklarından nemâlanması, çıkar elde etmesiyle sürdürecektir.
Gerçi, alavereci dalaverecilere yönelik söylenen, yalancının mumuyla ilgili olduğuna dair bir atasözü de vardır; işe yaradığını sanmıyorum.
Atasözüne bakılırsa, yalancının mumu yatsıya kadar yanarmış.
Demek ki LaPierre’in mumu isini çıkarıp püf diye sönmüş, mumu burada eriyip bitmiştir.
Ama unutmamak gerekiyor ki bu olan biten, insanlığın masum tarihinde ne ilktir, ne de son olacaktır.
Bundan sonra başka Khelestakov’lar, Çicikov’lar ve dahi LaPierre’ler çıkacaktır. Biz de onlara inanıp kanmak gafletiyle, bu Şeytan’a ders veren, pireyi kafese koyan, biti arabaya koşan adamları baş tacı edeceğiz.

____________________

[email protected]

1593180cookie-checkYalancının mumu yatsıya kadar yanar mıymış?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.