Yeşilçam meyhanecilik geleneği

Meyhaneleri hep salt içki içilen yerler olarak gördük ve “Sarhoşun mektubu okunmaz” dedik. Ama meyhane kültürü bugün kaybolmaya yüz tutsa da, bunların çok ötesinde bir şey. Meyhaneler aslında birer medya desem ne gelir aklınıza? Meyhane kapısından içeri girdiğiniz an tüm statülerinizi geride bırakırsınız. Herkes eşittir ve aynı içkiyi tüketir. Kimsenin bir diğerine üstünlüğü yoktur. Meyhane bir sosyalleşme, sohbet mekanıdır ve mey etkisiyle herkes doğruyu söyler. En derin bilgi alışverişini insanlar meyhane masalarında yapar ve bu yönüyle meyhanenin medya işlevi gördüğü denilebilir. Meyhane kültürü insanları sosyalleşmeye, bar kültürü ise bireyselleşmeye iter. Meyhane, bir sosyal kültürdür ve bireyselleşmeyi içinde barındırmaz. Meyhanede insanlar grup halinde bir şeyler paylaşır ancak barlarda tek başına oturan ve bireysel vakit geçiren kişileri görürüz, tek girip tek çıkarlar. Bugün bakın TV dizileri ve filmlerine, rakıyı barlarda tek başına tüketen karakterler görürüz. Bu durum rakı kültürünün olağan akışına aykırı bir manipülasyondur sadece…

Türkiye’de bu kültürün kaybolmaya yüz tutması sadece din olgusu yüzünden değil, modernist kültürün eski gelenekleri yok saymasından da kaynaklanıyor. Sosyoekonomik davranış değişimi mi, yoksa din tandanslı kültürel değişim mi meyhanelerin belleklerden silinmesine sebep oluyor? Meyhanelerdeki en önemli başrollerden olan “Mey”, bu mekanların geleneksel ve kaçınılmaz içeceğidir. Türkiye ve civar ülkelerde özellikle “Rakı” olarak tanımlanır. Peki, sıkça duyduğumuz üzere, rakı içmenin bir adabı gerçekten var mı?

Rakı sofrasında sarhoş olunmaz derler büyükler. Ben genelde çakır keyif olurum, sarhoş olduğum da sıkça görülür. Masada konuşulan masada kalır. Bu çok önemlidir çünkü rakı masasında içkinin etkisi ve muhabbettin hızı bazen sırların ortaya saçılmasına kadar varabilir. Aman diyeyim, dostların sırları masada kalsın ki bizim sırlarımızı da birileri masada bıraksın. Rakı masasında ağlanılmaz. Ağladığım zamanları hatırlamıyor değilim. Rakı masasında herkes potansiyeline göre içer. Yavaş içiyor diye birine kızılmaz ama hızlı içen biri elbette ki uyarılır. Rakı masası salon toplantılarına benzemez. Küfür edilmez ama argo konuşmayan da rakı masasında eğreti durur. En derin din ve memleket konuları rakı masasında konuşulur. Gereksiz tartışmaya girmemek lazım, bırakın herkes kendi çapında kurtarsın dini ve devleti, ne çıkar? Bu arada kadınlar rakı masasına oturmadan önce rujlarını silmeliler. Rakı bardağında ruj lekesi racona terstir biline…

Rakı masasında meze ufak ufak tadılır ve yemek yenilmez. Ayıptır söylemesi porsiyon porsiyon yemek söylediğimi bilirim masaya. Rakı masasında yükses sesle şarkı söylenmez. Sesim fena değidir, hele yan masadan da gazı alırsam patlatırım türküyü. Genelde de Ahmet Kaya’dan giriş yaparım. Yan masa demişken, rakı sofrasında yan masada konuşulanlar dinlenmez çünkü bu durum adaba uymaz. Rakı masası sessiz sedasız olmaz, yan masa yükses sesle konuşuyor diye hemen bulaşmamak gerekir. Hem yan masalara uzun uzun bakıp rahatsız etmek de sıkıntı verir, yakışık almaz. Yolluk meyhanenin olmazsa olmazıdır ama aç gözlülük yapılmamalı. Yolluk bir tek, en fazla bir duble olur, cila ise birayla yapılır. Rakı sonrası elbette kahve içilir, ama şekerli içilmez, sert içiilir.

Aslında pek çok rakı içme adabı sayılabilir ama bu iş herkesin karakter yapısına göre değişir. Yani, rakı içmek özgürlüktür, özgürce içilir, standart adabı olabilir ama en önemli raconu özgürlüktür… Yeşilköy’de bu geleneği sürdürmeye çalışan bir işletme var, sıkça gittiğim bir yer. Yeşilçam konseptiyle Mürrüvetli sokaktaki Marina Meyhanesi’nin başında genç bir Bingöllü var; Mahir Elverişli… Bakın Mahir Elverişli, meyhane geleneğinin sürdürülmesi noktasında neler söylüyör:

“Benim babam ve dayım Balıkçı Hasan’ın eski ustaları ve ben de o gelenekten geliyorum. Günümüzde salaş meyhaneler artık kalmadı. Meyhaneler de artık lükse teslim oldu ve insanlar içeri girdiğinde kendilerini doğal ve rahat hissetmiyorlar. Salaş meyhaneler çok farklı. Benim müşterilerim buraya geldiğinde, kendilerini evlerinde hissediyorlar. Burada her şey doğal ve bundan dolayı buraya gelen dostlar kendilerini mutlu hissettiler mi, ben kendimi çok iyi hissediyorum. Burada her şey rahat, kendilerini huzurlu hissediyorlar ve tatlı muhabbetler kuruyorlar. Yerşilçam’ın figürleri onları bekliyor ve tarih burada yatıyor.

Kendine meyhaneci diyen ve eski gelenekten gelen bir işletmecide, müşterileriyle konuşurken bir dost diyaloğuna sahip olmalı. Müşteri-Mekancı ilişkisi olmamalı. Bir dost ve arkadaş olarak müşteriyi kazanmak gerekiyor. Eğer böylesi bir samimiyet ve dostluğu aktarabilirsek, kimse buraya sadece müşteri olarak gelmiyor, dost olarak geliyor. Bu çok önemli bir ayrıntıdır. Önemli olan insanlara “Mekanımıza gidiyoruz” diyebilme ruhunu aşılayabilmektir. Dostlar benim mekanıma geldiklerinde “Burası bizim mekanımız” dedirtebiliyorsak dostlarımıza, bu bizi en çok mutlu eden şeydir. Böylesi bir duygu yoğunluğunu yakalamak, para kazanmaktan çok daha önemli benim için.

Mekanımızda özellikle devamlı misafirimiz olan dostların müzik zevkine göre paylaşımlar yapıyoruz. Ama böylesi nostaljik bir mekanda Türk Sanat Müziği olmazsa olmazımızdır. Zeki Müren ve Müzeyyen Senar olmadan olmaz. Mekanımıza genç üniversiteliler de uğruyor ve yaşları gereği yoğun bir aşk dönemleri oluyor. Onların en çok tercih ettiği sanatçılar da Ahmet Kaya ve Sezen Aksu oluyor. Özellikle Ahmet Kaya dinlendiğinde, şişelerin hızla devrildiğini söyleyebilirim.

Sohbetin anahtarıdır rakı. Rakı sohbeti değişken olabiliyor yaş gurubuna göre. Orta yaş kesimi rakı muhabbetinde iyi yemek ve sakin bir muhabbeti benimsiyor. Rakının en güzel mezesi muhabbettir. Biz de mekanımıza gelen dostlara bu muhabbeti sağlamaya çalışıyoruz. Burada iki ustamız var ve en güzel yemek ve mezeleri misafirlerimize sunuyoruz. Bu, muhabbettin olmazsa olmaz unsuru ve damak tadı olmazsa keyif de olmaz. Genç kuşak genelde zeytinyağlıdan uzak, yoğurtlu mezeleri tercih ediyor. Izgara ve balık çeşitlerini de fazlaca tüketiyorlar. Orta yaş gurubu ise genelde zeytinyağlılar ve kızartmaya ağırlık veriyorlar. Son zamanlarda İzmir yöresine ait atom mezesi hem genç hem de orta yaş kuşağa fazlasıyla hitap ediyor.

Meyhanecilik, özellikle salaş meyhanecilik salaş olmazsa olmaz. Deniz mahsulleri ve gemi gibi konseptler artık gençlere hitap etmiyor. Biz balıkçı değil, Yeşilçam meyhanesi olmayı ve bu eski geleneği insanlara yansıtmayı istiyoruz. Burada Erol Taşı’ndan Aliye Rona’sına, Bilal İnci’sinden Sami Haiznses’ine, nice ekol Yeşilçam ekolu eşliğinde insanlara bir tarihi muhabbet sunuyoruz. Böylesi bir geleneği sadece ticari değil, kültürel olarak da çok fazla benimsiyorum. Burada tarihi hep birlikte yaşıyoruz. Eski meyhane geleneğinin ana içkisi rakıdır ve muhabbet ile nostalji olmaksızın bunun bir anlamı yok. Geleneklerimize, kültürümüze sahip çıkmalıyız.”

Dediğim gibi, meyhane kültürü insanları sosyalleşmeye, bar kültürü ise bireyleşmeye iter. Meyhane bir toplumsallaşma kültürdür ve bireyselleşmeyi içinde barındırmaz. Meyhanede insanlar grup halinde bir şeyler paylaşır, ancak barlarda tek başına oturan ve bireysel vakit geçiren kişileri görürüz, tek girip tek çıkarlar. Türkiye’de meyhane isminde mekanlar olsa da bu kültür artık kaybolmaya yüz tutmuş durumda. Meyhane kapısından içeri girdiğiniz an tüm statülerinizi geride bırakırsınız. Herkes eşittir ve aynı seviyeyle içki tüketir. Kimsenin bir diğerine üstünlüğü yoktur. Meyhane bir sosyalleşme ve sohbet mekanıdır. Bu yönüyle medya işlevini de görür. Türkiye’de bu kültürün kaybolması sadece din olgusu yüzünden değil, modernist kültürün eski gelenekleri yok saymasından da kaynaklanıyor. Yani suçu yine kendimizde aramamız gerekiyor. Gelişmekte olan toplumların unuttuğu kültürler ve mekanlar üzerinden sorular sorarak, yine aynı toplumlarda farkındalık yaratmak gerekiyor. Amaç içki tüketimini artırmak ve özendirmek gibi sığ bir düşünce değil, kültür ve geneleklerimize sahip çıkmaktır. Bizi biz yapan olgular olmazsa hangi gelenekten söz edilebilir ki dostlar? Hayatımda örnek aldığım, 80’nine merdiven dayamış sevgili büyük babamın aktardığı felsefeyi benimseyenlerdenim: “Sarhoş olandan korkma, din tüccarlarından kork evlat!”

1566200cookie-checkYeşilçam meyhanecilik geleneği

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.