Bu konuşmayı katılanların nerdeyse tamamı AKP’li olduğunu düşünürsek oradaki konuşmanın nasıl bir konuşma olacağını da tahmin etmek hiç de zor değil. Savaşı planlayanlar savaşın gerekçelerini de sulandırma, uydurmak zorundalar zaten. AKP çevresinin yapmak istediği de zaten o savaşa gerekçe uydurmak.
Bütün iğrençliklerini sergileyerek toplumsal yıkım politikasını hayata geçirmekteler. Saldırganlıklarının altında yatan gerekçeleri gizleyerek önce Suriye yönetimine savaş açtılar. Esad’ın diktatör olduğunu anlatmakta sınır tanımadılar. Esad’la görüştüğünüz zaman da diktatördü, görüşmediğiniz zaman da. Hata görüşmeyi bitirdiğiniz dönemde kısmen demokratik açılımlara imza atmıştı. En koyu diktatör olduğu dönem de Esad’la Erdoğan kardeşti!
PKK ile Barış görüşmeleri yaparken cicim ayları yaşadı. Sonra bir anda masayı devirerek sıçım ayına geçti! ülke de savaş çığlığını yükseltiler. Her konuşmaları biraz karambol yaratarak savaşı körüklemekte kiralık ağızlara kaldı. Dışarıya karşı yürüttükleri savaşı içeriye taşıyarak savaş görüntüsünü sergilemiş oldular. DAEŞ’in Ankara da yapış olduğu katliam eylemi için katliamcıları eylem yapmadan yakalamamız da mümkün değildi şeklinde kibarca sahip çıkmaları onların DAEŞ’ karşı nasıl mücadele ettiklerini de göstermekte!
Bu türden uydurma gerekçelerle toplumsal zihniyeti yönetmek isterler! Onun için de yarattıkları düşmanları sıralarlar. Deyim yerinde ise bunlar yel değirmenine saldırarak çok iş yaptıklarını ancak aptallara yutturabilirler. Bölgedeki savaşın maşası olduklarını herkes görüyor ama yedekledikleri kör inançlı insanlar bunu anlaması diye çalışmaktalar. Bütün çabaları bu olsa gerek….
22 Ocak 2016 Tahir Canan
