Yeter ki sev…

Yeter ki sev… yeter ki git…yeter ki koş…yeter ki çalış… yeter ki yaz…yeter ki…
Yetmez…

Gideceksen kaybol,
bir taşın altına yat…kaynaş, taş ol taşla…
gitmek bu.
Geleceksen de… ziyansız gel.
bekletmeden.
tedbirsiz… şiddetsiz… kibirsiz…kinsiz…
gelmek de bu…
Aralarda gidip gelmek tatildir…
tatil ‘tatil’ olarak kaldığı sürece güzeldir…

Ve koşacaksan… rekora koş…
her ne uğruna koşuyorsan…
bayraksa bayrak uğruna…
işse iş… aşksa aşk… zamanı unutarak……
iş sabahlara kadar çalışmakta değil,
ruhunu katmadıkça masaya…
Ellerin, ayakların, kolların, parmakların bunun için atsın, her kalp atışın…
çalışmak bu…

Yaz..
hiç bir kelime gözünün ışığını anlatamaz ama…
sen yine de yaz… edebiyat arama…
hiç bir şey yazamıyorsan,
“adını” yaz…
yazmak bu…

Sev… yeter ki sevilmez çünkü…
Sevmek yetinmek değildir çünkü…
Soluğun tükensin… kalemin bitsin… sev…
Hayat ne sürgündür ne müebbet…
Ne de zamansız çalan bir düdük…
Sevmek sonsuza akmaktır çünkü…
Aralarda kalmak sevmek değildir çünkü…
Bir ayak sağa giderken öbür ayak sola gitmez…
Sevmek tatil değildir çünkü.
Sevmek serpilip büyüyen çocuktur, az gelişmiş çocuk değil… sev…
Taş kırılmasa da içinden bir insan geçebilir….
Sevmek bu…

[email protected]

1604400cookie-checkYeter ki sev…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.