Yeterli bilinç olmadan

Bu toplumda kimse eleştiri kaldırmıyor hatta şaka kaldırmıyor. Kimse eleştirilmek istemiyor ve kimse kendini eleştirmiyor. Dudaklarımıza yapma bir demokrasi çiçeği takmış dolaşıyoruz. Tövbe yalan! Bizde demokrasi denen şey benim görüşüm doğrudur ilkesine dayalı bir zorbalık inancıdır. Tartışma ya da diyalog dediğimiz görüş alışverişi bize göre değil. Herkes monolog yapıyor. Yüzler asık öfkeler ayakta tavırlar korkutucu. Kimse açık açık konuşmuyor: söz dokundurma yöntemi yani kızım sana söylüyorum yöntemi her yerde geçerli. En küçük bir sıkıntıda aşağılamalar ve suçlamalar işe koşuluyor, kutsal ağızlar açılıyor, acımasız yargılar havada uçuşmaya başlıyor. Kimse bunun bir cahillik ürünü olduğunu görmek istemiyor. Eksik bilinçle ileri geri görüşler üretmek üstünlük yerine geçiyor. Kafalarda taştan mermerden betondan kalıplar var: bunlar ilericilerin ya da toplumcuların kalıpları, öbürleri gericilerin ya da tutucuların kalıpları, bunlar inançlıların kalıpları, şunlar falanca meslek sahiplerinin kalıpları, şunlar yabancı hayranlarının kalıpları, şunlar sözde özgürlükçülerin öbürleri hiçbir şeye inanmayanların kalıpları…
İnsan insanı tanımadan yani kendini tanımadan insan olmaya kalkarsa böyle olur dostlarım. Enaz bilinçle bugünün son derece karmaşık ve incelikli düşünmeyi gerektiren yaşamına katılmaya kalkmanın sonucudur bu. Gözünüzü açıp bir bakın, her ülkede enaz kırk elli tane olan temel kitaplardan bizde kaç tane var. Felsefe tarihi ya da düşünce tarihi yok denecek kadar az, buna karşılık kolayından felsefe öğreten kitaplar hiç de az değil. Okuyan yok yazan yok, tezgahlar kitap dolu, kitap sergileri tıklım tıklım! Canına düşkün olanlar için beslenme kitapları, yaşamın uzak yıldızlarca düzenlendiğini düşünenler için gökbilgisi kitapları, meraklısı için fal kitapları, ruhunu gevşetmek isteyenler için uyduruk romanlar, erkenden bilinçlenip topluma hizmet etmek isteyenler için siyaset kitapları, şanlı geçmişimizi bilmek isteyenler için toplumsal onurumuzu kaşıyan tarih kitapları, kendilerini hödük bulanlar için görgü kitapları, üremeyle sorunu olanlar için ya da üremeyi nitelikli kılmak isteyenler için cinsellik kitapları… Anadilini doğru dürüst konuşamamakla birlikte, buna göre sözcükleri yanlış okumakla ve çoğunun anlamlarını yanlış bilmekle birlikte hangi a’nın üzerine inceltme işareti koymak gerektiğini sorun ederek doğru yazı yazmak isteyenler için yazım kılavuzları… Yaşam savaşımına girmiş gençler için test kitapları, zengin olmak isteyenlere ya da iyi bir iş sahibi olmak isteyenlere yol gösteren cinlik kitapları… Neler neler…
Okul eğitimi nitelikli olsaydı diyaloga ve oradan da demokrasiye giden yol biraz açılmış olurdu. O zaman başkasının varlığı bizde cehennem etkisi yaratmazdı. O zaman bir yandan özgürlük sakızı çiğneyip öbür yandan insanların ümüğüne basma yöntemleri kullanmak gereği duyanların gücü ve sayısı bu kadar çok olmazdı. Güdülmem gerekir diyen insanlar yok denecek kadar az olduğu gibi gütmek heveslisi olan insanlar bu kadar çok olmazdı. Söylenenler kafamıza yatmadığında ortalığı kırana koymazdık da tartışma açmayı düşünürdük. Alınganlıkları bırakır anlamaya çalışırdık. Birlikte yaşamanın eşsiz güzelliğini ve sonsuz verimliliğini anlamış olurduk, birbirimizi boğazlayacak yerde birbirimizi el üstünde tutardık. O zaman başkanımız ikide bir gözdağı verme gereği duymaz, tartışmanın sağlıklı yürümesi için elinden geleni yapardı. Bölünmeler bu kadar çok olmazdı, insanlar buluşma ya da kavuşma noktaları arayarak ve buna göre fikirler üreterek bütünlüğü en yüksek düzeyde sağlamaya çalışırlardı. Toplumun mürekkep yalamışları ünü unvanı koltuğu parayı nüfuzu gösterişi bu kadar çok sevmezlerdi. Muhbirlik ayıp, rüşvet utanç konusu olurdu. Biri birine kızdığı zaman hemen cepten bıçağı tabancayı çıkarıp kan dökmeyi düşünmezdi. Bir adam ne kadar zorda olursa olsun karısını ve üç çocuğunu öldürüp kendi kafasına da bir kurşun sıkmayı aklının ucundan bile geçirmezdi. Ortalıkta bizim gibi düşünmeyenlere ölüm diye dolaşan düşüncesiz insanlar bu kadar çok olmazdı. On iki kişi bir adamı öldüresiye döverken en azından bunlardan biri ya da ikisi kendisine ben ne biçim insanım yoksa insan değil de eşek miyim sorusunu sorardı.
Nüfus dediğimiz şey kelleyle değil nitelikli insanla sayıldığında sorunları çözmek zor olmayacaktır. Büyük çoğunluğun yıllarca anasından doğduğu gibi kaldığı durumlarda insan sayısı arttıkça sorunlar artacaktır. Bireyler yeterli bilince ulaşamadıkları zaman toplumsal yaşam bir cehennem olur. Bu da doğanın bize bağışlamış olduğu usu kullanmayı bilememekten kaynaklanan bir sefilliktir. İnsan olmak mı olmamak mı, asıl sorun burada.

644390cookie-checkYeterli bilinç olmadan

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.