Yöneten Başkan ve “Halktan Biri”

Ülkenin ekonomik sıkıntı içine düştüğü belirtilse de, yöneten Başkan durumun iyi olduğunu açıklamaktadır. Alınan ekonomik kararlar ve yaşam sıkıntısı içinde, kalan işsiz kadın “Halktan Biri” olarak durumu, Başkan’a mektupla yazar. Bu yazmayı, işsizliği ile beraber iyice iş edinmiş ve Başkana mektup yazarak ıuygulamaları eleştirmeyi adet haline getirmiştir. Bir yanıt alamaz ve sonunda işi, hakaretlere, küfürlere kadar ulaştırır.

Başkan’a yazdığı bu mektuplar, onun için devamlılık kazanmağa ve uslübü sertleşmeğe başlayınca, bir gün kapısı çalınır. Başkan’ın danışmanı ya da polis teşkilatından gelmektedir yetkili kişi. “Halktan Biri” bu yalnız yaşayan kadınla konuşarak, hem bilgi alır hem de sorgular.

Hemen yorum yapmayalım, evinin basılması ya da sabaha karşı gelinip tutuklanması söz konusu değil. Sonra, geliş nedeni açıklar. Bu mektupları göndermekten vazgeçmesi istenir. Başkan’ın bu mektuplar yüzünden çok rahatsız olduğu, sinirlendiği vs. belirtilir. Mektuplarının okunmasına ve Başkan’ın bundan rahatsız olmasına sevinen kadın, mektuplarına devam edeceğini, onun da doğru dürüst işler yapmasını ister.

Bu red cevabını verdikten sonra, kadın tutuklanıyor sanmayın, tutuklanmaz. O da mektuplarını daha sertleştirerek göndermeyi sürdürür.

Bir zaman dilimi geçtikden sonra, aynı görevli yine gelir eve ve Başkanın rahatsızlığının daha a arttığını belirterek, yine mektup yazmaktan vazgeçmesini ister. Kadın, inatla mektup yazmaya devam eder.

Bu süreç de, mektupları yazan işsiz kadın, Başkan tarafından Başkent’e çağrılır ve işleri düzeltme konusunda görev de verilir, hem de en üst düzeyde. Bir süre sonra sistem içinde bir şey yapamamanın, burukluğu içinde, “Halktan Biri” işsiz kadın yaşadığı kente ve küçük evine düş kırıklığı ile geri döner hala işsizdir.

Mektuplar yine devam eder. Görevlinin gelip gitmesi de. Başkan’nın sıkıntısı aktarılıp, mektupların Başkanı artık iyice çileden çıkarttığı da belirtilir. Hafif tehdit de vardır. Ama sonra, yeniden yine en üst düzeyde bir görevle, Başkent’in yolunu tutar ve Başkanın yanına gider. Bu dönemde kısa sürer.

Siyaset, yapılanma ve sistemin yürütülmesine ayak uyduramaz. Bir şey yapamayacığını anlamış ve daha büyük bir hayal kırıklığı ile ikinci kez geri döner evine. İşsiz, mutsuz ve de geleceğini görememenin sıkıntısı içindedir. Mektuplar da devam eder tabii.

Başkan’ın rahatsızlığı da iyice artmış ve bunun artık bir şekilde sonlandırılması talimatını da vermiştir. Görevli tekrar “Halktan Biri” işsiz kadının evine gider. Bu süre içinde onu anlamış, hak vermiştir, ama görev de verilmiştir.

Neyse sonunu söylemeyelim. Onu da aşmaktadır sonuç.

Ne anlatıyor diye merak ediyorsanız, bu bir oyun. Oyunun adı da “HALKTAN BİRİ.”

Kim yazmış, bizden bir yazar mı, Türkiye ile bir ilgisi var mı, hangi dönem, nerede oynuyor gibi soruları duyar gibi oluyorum.

Bir yanlış anlamaya da yol açmamak için öncelikle belirtelim. Olayın ve oyunun, Türkiye ile bir alakası, ilgisi yok.

Oyun bir dönemi aktarmak için yazılmış. ABD Başkanı George Bush’un ikinci dneminde 2005 de yazılıyor. Önceki yıllarda İzmir Devlet Tiyatrosu bu oyunu sahneye taşımış. Ekin Tuncay TURAN, hem oyunun çevirisini gerçekleştirmiş, hemde sahneye taşıyarak yönetmeni olmuş. İzmir’de sahnelenmesini seyretmedim. Yazarı, Amerkalı Sam BOBRİCK.

2015 / 2016 sezonu, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, bu oyunu yeniden sahneye taşıyor. Eskişehir Anadolu Üniversitesi Konservatuarı mezunu ve geçen yıl, Afife Jale “En İyi Yönetmen” ödülünü alan, Ümit AYDOĞDU yönetmenliğini yapıyor. Başak ÖZDOĞAN’ın dekor tasarımının çok iyi olduğunu belirtmeden geçmek istemiyorum. Tülay KALE’nin kostümleri de dekor ve dönemle bütünleşmiş. Ali Rıza TEKİN’in ışık tasarımı, oyunun hareketliliği ile uyum içinde gerçekleşiyor.

İşsiz kalan, Başkana mektupları yazan yalnız kadın, Tracy Pine rolünde Özlem AKDOĞAN, görevli FBİ ajanı rolünde ise, Zafer ERGÜL, oyunu sahne de yaşatıyorlar.

Bu sezonun açılış oyunu olarak, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’n da sergilenmeğe başlayan oyun, dönüşümlü olarak izleyicilerle buluşuyor. Benim izlediğim akşam, salonda bir kaç koltuk dışında boş yer yoktu.

Oyunu bir komedi olarak da algılayabilirsiniz, bir dram olarak da düşünebilirsiniz. Yorumlarken, oyunun konusunun Amerika’da geçtiğini unutmayın derim. Bu önemli bir nokta.

Eskişehir de, her gün sanat ile içi içe bir mekanı mutlaka bulabilirsiniz. Hafta sonu Senfoni Orkestrası konseri, resital, ya da değişik müzik grupları, müzikal, değişik sahnelerde tiyatro oyunları, ya da resim sergileri.

Akşam üstü bu denli hareketliliği, Belediye’nin kısa sürede nasıl salonlar yaparak yaşatmayı sürdürdüğünü, Odun Pazarı’n da bir kahve içerken düşünüp, sevinebilirsiniz.

Böyle Belediyeler de var diye, içiniz bu soğuklarda biraz ısınır.

Sakın ola, aklınıza bu konu da Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin neler yaptığını düşünerek, veya sanata ne yapmak istediğini hatırlayarak, gününüzün ve kahvenizin tadını kaçırmayın derim.

İyi seyirler.

_______________________

Ankara. 14 Aralık 2015. Pazartesi. [email protected]

1578190cookie-checkYöneten Başkan ve “Halktan Biri”

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.