Yumrukları ile hayatını kazandı,

Yumrukları ile hayatını kazandı, kişiliği ve zaferi ile İtalya faşizmine örnek oldu!

Pimo Carnera ismi bize yabancıdır, fakat tarih içinde bilinen bir isimdir. Özellikle boks ile ilgilenenler veya İtalya konusunda konuşanlar için tanıdıktır. Carnera, 1933 yılında Dünya Ağırsıklet Boks Şampiyonu olan ilk ve tek İtalyan olarak tarihe geçti. O dönemde İtalya’da faşist bir iktidar vardır ve faşizm onun kazanmış olduğu zaferi, kendi zaferi olarak kutlamıştır. İtalya’nın bir anda onuru olmuştur.

Carnera, fakir bir ailenin çocuğudur, açtır. O kadar açlık çekmektedir ki, eline ne geçse yer. Bu durum onu, yaşıtlarından daha uzun ve güçlü yapmıştır. Vücudu gelişmiştir. Bir çok işte çalıştıktan sonra sirkte iş bulmuştur ve orada çalışır. Daha dikkat çeksin diyerek İspanyol olarak tanıtılır. O sirkteki görevi dünyanın en güçlü adamı olarak sunulur ve arenada karşısında dövüşecek adam aranır. Amatör kavgalar yapar, onu yenebilecek henüz bir kimse yoktur. Bir gün, bu dövüşlerden birinde şansı başka yöne doğru kırılır. Eski bir boksör (Fransız, Paul Journée) onu boks yapmaya davet eder, çünkü boksta karnının daha iyi doyacağını ve gücünü orada kullanmasını önerir ve bu öneriye olumlu yanıt verir. Boksördür artık ve para kazanmak hırsı ile hızlı bir gelişim gösterir. O açlık yaşamamak için boks yapar. Hırslıdır, çünkü o açlığın içinden gelmiş ve bir daha oraya dönmek istememektedir. Boks yapma hırsı onu bir yerlerden başka yerlere taşır.

Yıllar sonra ağırsıklette dünya şampiyonu olur. Onun kişisel hırsından o dönemin faşist iktidarı kitlelerin önünde yararlanır ve o İtalya’nın gururudur. Her karşılaşması faşist İtalyan bayrakları ile doludur. Maçının olduğu günler İtalya sokakları boşalır ve radyo başında boks karşılaşmasını dinler. İtalya onun ile birlikte zaferi kutlar. Mussolini, kendisini geliştiren vatandaşına sahip çıkmıştır ve onurlandırmıştır. O artık İtalya gençleri için bir modeldir. Carnera ise karnını doyurmak için boksu seçmiştir, model olmak için değildir! O kendi dışında gelişen olaylara sessizce katılmak zorunda kalmıştır ve hatta bu durumdan da hoşnut kalmıştır. O, çocukluğunu açlık içinde, sağda solda çalışmak ile geçirmişken, şimdi en önemli makamlar tarafından karşılanıyordu ve onurlandırılıyordu. Sevdiği kadın ile de evlenmişti. O hayatından memnundu ve dünyada gelişmelerden habersiz mesleğini yapıyordu! Birinci dünya savaşı ona ve ailesine yokluk getirmişti ve bir daha yokluk içinde yaşamak istemiyordu.

Faşist İtalya göreceli olarak daha refah dönemini yaşıyordu. İşsizlik eskisine göre daha azdı, enflasyon baskısı hissedilmiyordu. İtalya savaş yorgunuydu ama haksızlığa uğramış olduğu duygusundan çıkıyordu.

Carnera, ringden ringe koşuyor, para kaynıyordu. Elbette para olan yerde mafyada olacaktı. Mafya onu istediği gibi yönlendiriyor, ringlere ve karşılaşmalara götürüyordu. Para kazandığını sanıyordu, o kazandığı paralar ile ömür boyu rahat yaşayacağını düşünüyordu. Talihi Max Baer ile karşılamasında değişmişti. Çünkü kendisinden ufak ve daha çevik olan Baer onu yenmiş ve dünya ağırsıklet şampiyonu olmuştu. 1934 Haziran ayı onun çöküşünün tarihidir. Gerçekler ile kısa zamanda yüzleşecektir. Parasızdır ve Amerika’ya doğru yol almak zorunda kalır. Mafya onun kazandığı paraya acımasızca el koymuştur. Yalnızdır ve çaresizdir.

Faşist lider Mussolini, onu kendi iktidarını güçlendirmek ve gençlere yeni idol olarak göstererek amacı yönünde kullanmıştır. Başarı kazanılınca sahip çıkan çok olur, başarıya giden yolda ise, kişilerin kendi emekleri ve mücadeleleri daha önemlidir.

İktidar işine geldiği kişileri, kendisi için şarlatan ya da idol olarak kullanmaktan çekinmez, çünkü iktidar zaman zaman bu tip başarılı insanlara ihtiyaç duymaktadır. İktidar sahibi olanlar, ideal insan için örneklerin kendi içlerinden çıkmasını önemser, teşvik eder. Başarı kazanmış ve kendi iktidarına zarar gelmeyeceğini bildiği kişileri ise yüceltmekten de geri durmaz.

Carnera yumrukları ile hayatını kazandı, kişiliği ve zaferi ile İtalya faşizmine örnek oldu! İlk yenilgisinde faşizm onu idol olmaktan çıkarmış ve gözden düşmüştür. O artık açtır ve yollar ona yeniden gözükmüştür. O bilmeden bir oyunda oyuncu oldu ve sahneden itibarını kaybettiği gün uzaklaştırıldı. İktidar başarısız insanları korumaz ve kollamaz,

1967 yılında hayata gözlerini yumdu, geriye ibret alınacak bir öykü bırakarak… Kaçımız bu tip öyküleri biliriz?


—————————————
http://cemoezkan.blogcu.com

1585470cookie-checkYumrukları ile hayatını kazandı,

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.