Hoşumuza gidiyor fakirlik edebiyatı yapmak.
Kendimizi aciz gösterince birilerinin bize acıyıp yardım edeceğini düşünüyoruz.
Çok sakil olmasına rağmen hala prim yapan bir düşünce tarzı kendini acındırma.
“Hastayım”, “Yoksulum”, “Yalnızım” la başlayan cümlelerin içini doldurup kendinize bir takım kapılar açabiliyorsunuz…
Ama bir süre açık kalıyor bu kapılar…
Sonra insanoğlunun güçlüden yana olma fıtratı nedeniyle prim yapmıyor yukarıda sığındığınız bahaneler.
Lafı daha fazla dolandırmayalım; Bizde izolasyonların arkasına sığınmaktan mazoşistçe zevk alan bir ülkeyiz.
Tuttuğumuzda elimizde kalan ne varsa onunla çözüm arasında kesin bir illiyet bağı kurmakta, her lafın başında bunu kullanmakta ve izolasyonlardan kurtulmanın tek şartı olarak ta çözümü görmekteyiz.
“Nasıl olursa olsun” cinsinden bir çözüm…
Dünyayla bütünleşeceğimize inanırız çözüm sayesinde. Bunun için gerekli mazeretlerimiz de yok değildir hani.
Sanırız ki, çözüm olunca ceplerimizi parayla doldurup “Hadi, orası dünya, bütünleşin bakalım” diyecekler. Bizde “Ver elini dünya” coşkusuyla kendimizi dünyaya vuracağız!
(1974 öncesi Lefkoşa’dan Girne’ye gitmenin izne tabi olduğu günleri hatırlatırsak, çözümün KKTC’yi ortadan kaldırmak olduğu düşüncesine diz çöktürür müyüz acaba…)
***
Geçtiğimiz yıl kendisiyle röportaj yaptığımız sosyolog Semra Paşazade’de üstüne basa basa “KKTC’de izolasyon yok” demişti. “İzolasyon diye bir şeye inanmıyorum. Yasalarımızın, banka sistemlerimizin reforma ihtiyacı var. Bugün süpermarkete gittiğinizde kendinizi izole hisseder misiniz? İngiliz çikolatası, Fransız şarabı, Hollanda peyniri… Bunlara Gloria Jean’s, Mango gibi isimleri de eklersek pekte izole olmadığımızı görüyoruz” diyen Paşazadeyi destekleyen bir gelişim de Girne’de yaşandı.
Dünyanın efsane iç çamaşırı markası Victoria’s Secret KKTC’de açıldı. Henüz Türkiye’deki ilk mağazasını önümüzdeki günlerde Nişantaşı City’s AVM’de açacak olan Victoria’s Secret’in AVM’nin ziyaretçi sayısını da artıracağı da söyleniyor ki, izole olmanın dayanılmaz ağırlığını yaşayan bir ülkede (!) VS bizim için çok daha farklı anlamlar içerse gerek.
***
İstanbul’dan akrabalarım geldi. Kendileri Girne Merkez’deki büyük otellerden birinde kalmayı düşünmüşlerdi ancak yer bulamadıkları için Girne’ye 10 kilometre uzaklıktaki büyük otellerden birini seçtiler. 290 odalı, 650 yataklı bir otel. Akrabamın burada asker olan oğlu da izin alarak tatile dahil olmak istediyse de 290 odalı otelde yer olmadığından bu gerçekleşmedi. Çocuk başka bir otelde konaklamak durumunda kaldı.
Üstelik ne bayram dönemi, ne de yılbaşı.
Şimdi kimileri kumarhanesi olan otellerdeki doluluk oranının yüksek olmasının bir şey ifade etmediğini, bu otellerde konaklayanların otel dışına çıkmadığını iddia edebilir ki, eksik bir yaklaşım bu.
KKTC’ye turist olan gelen kişilerin transferi var, birkaç paket halinde hazırlanmış günübirlik turlar var, alışveriş var.
Dolayısıyla ülkemizin turizmde büyük bir aşama kaydettiği kesin. “İzoleyiz, turizmimiz kötü, eğitim sektörümüz berbat durumda” gibi acındırmalarla elimize bir şey geçmeyeceği gibi mevcut durumu daha da kötüye götüreceğimizi hatırlatalım.
