51’nci yaş günüm

21 Şubat akşamı için, Değerli Bestekar ve Koro şef’lerimden olan Hocam Dursun KARACA tarafından, Sarıyer Belediye Başkanı, Sayın Şükrü GENÇ Beyefendi’nin protokol davetiyesiyle de sevindiğim, Güzel seslerin, önemli koristlerin yer aldığı, değerli saz sanatçılarının eşliğinde ve Koro şefi Önder GÜLDÜR yönetiminde verilecek bir TŞM KOROSU Konseri için davet almıştım, içtenlikle kabul ettim. Sarıyer Belediyesi hudutları içinde , ailemle çok uzun yıllar yaşadığım için, kendi yaşadığım ve tanıdığım bölgenin her türlü başarısıyla kıvanç duyuyorum.Sarıyer Halk Eğitim Merkezi Salonu’nda gerçekleşen konser için, müziksever Halkımız salona sığmadı, bir çok müziksever evlerine geri dönmüş, bu haberi bize, programın sunucusu olan Sahire GÜLDÜR Hanımefendi verdi. Konser davetiyelerinde ismi ve imzasıyla yer alan, Konseri izlemeye gelen, sanatsever CHP’ li Belediye Başkanı’mız Sayın Şükrü GENÇ Beyefendi’ ye de bir dileğini söyledi, ”Başkanım, daha büyük konser salonuna ihtiyacımız var, bunu siz inşaat mühendisi olan Başkan’ımızdan istiyoruz”…dedi ve çok alkışlandı, çünkü Başkan bu sözü verdi, Sarıyer’lilere… Üstelik Başkan yardımcısı olan sayın Şinasi YALÇIN da oradaydı, ve mesaj alınmıştır diyerek, bize bir sinyal verdi. Sarıyer Halk Eğitim Derneği, geçmişten günümüze ne çok değerli sanatçının yetişmesine hizmet vermiştir. Sanat, Siyaset’e hep yol göstermiştir, o tükenmez ışığıyla, Siyaset de Sanat’ın ve Sanatçı’nın kıymetini bilhassa yaşarken vermeli ve buna sonsuza dek devam etmelidir bence. Tarih bize hep öğretmiştir ki, Sanat ve Sanatçılar ölümsüzdür…

”AKŞAM SEFASI” adli Konserin, konuk Sanatçıları ise çok mühim sanatçılardı. İstanbul Radyosu’nun çok güzel sesli ve yorumcusu olan, zarif insan, Mehmet ÖZKAYA oradaydı, şarkıları yine kalbinde hissederek söyledi…Bir zamanlar Sarıyer’e Siyaset ve Müzik adına hizmet vermiş olan Bestekar ve Koro şefi Dursun KARACA, sevgili eşi Saime KARACA ve müzisyen kızı Bilge KARACA ile birlikte oradaydı. Konserde, bir kaç şarkısı yorumlandı ve kendisi de bir bestesini yorumladı…Arkadaşları ve öğrencileriyle paylaştığı bilgi birikimi, müzik birikimi, hatıra birikimi, insan birikimi ile ne kadar zengin olduğunu, yiğit bir Karadeniz’li bestekar olduğunu, bir kez daha yaşadık ve anladık…

İstanbul Boğaz’inin karşı kıyısı Üsküdar’ dan gelen değerli Bestekar, ilahilerin ve şarkıların yorumcusu, Koro Şefi, Hoca’ların Hoca’sı kabul edilen Amir ATEŞ Hoca’miz oradaydı. Sahnede söylediği sözler ve üslubuyla, ”sanat’ın bir ibadet olduğunu”, ”Sanatçı’nın hür olduğunu”, ”Sanat’a ve Sanatçı’ya Saygı’nın gereğini ” o kısacık an içinde, sahnede dersini verdi.Üsküdar için bilindik şarkının sadece ”Üsküdar’a giderken aldı da bir yağmur” olmaması dileğini, Üsküdar eski Belediye Başkanı, merhum Y.BAYAT sayesinde açılan yarışma neticesinde çok güzel yeni şarkıların varolduğunu hatırlattı . ”ÜSKÜDAR” için bestelediği ve güftesini de kendisinin yazdığı eserini kendi sesinden ve yorumuyla dinlerken, bir tek şey düşündüm. Amir ATEŞ Hoca’miz, kendisini, inancını, hürriyetini, ülkesini eserinde, bir solukta haykırıyordu sahnede, üstelik sadece kendisi, saz sanatçılarının eşliği olmadan söylüyordu… ”Bütün şarkılarım ve sesim, Allah’a yakarıyor” diyordu adeta… Yüreğindek bestesini Halk’a aktardıktan sonra, Koro Şefi Önder GÜLDÜR Beyefendi’ye dönerek,”şimdi hangi şarkımı söylememi emrederseniz, söyleyeyim efendim” diyerek, tevazusu ile beni müthiş etkiliyordu. Giderek yok olan saygıyı yeşertebilmek için, yaşayan bir efsanenin tavrını seyrediyordum… bu yüzden, bir kez daha çoğalan sevgi ve saygımla, şiir okumam için sahneye çağrıldığımda, Amir ATEŞ Hocam’ın elini öperek çıktım sahneye…ve dedim ki, ” zaten doğduğumdan beri şarkı söylüyorum, bugün Cumhuriyet ve Demokrasi ile yaşıyorsak, bunu, hep teşekkür borçlu olduğumuz ATATÜRK’ü anarak söze başlamak istiyorum, Bebek’teki Meyhane-Kütüphanesini koruyup yaşatamadığımız Özdemir ASAF’i hatırlıyorum ve bu üzüntümü sizinle paylaşmayı bir görev biliyorum, Sarıyer Halk Ev’inde yetişmiş olan Tiyatrocu Nejat UYGUR’un ismini bir Salon’a verdiğiniz ve bunu Sanatçı henüz bu hayattayken gerçekleştirdiğiniz için, Sarıyer Belediye Başkan’ımız Şükrü GENÇ Beyefendi’ye çok teşekkür ediyorum, ve şu anda aramızda bulunan Türk Halk Müziği Sanatçı’sı İclal AKKAPLAN’ı Cem KARACA’nın hatırasının ışığıyla selamlamak istiyorum, ve bugün benim de doğum günüm”, dedim. Saz sanatçıları arasında bulunan Keman Sanatçısı Yaşar AKSU Beyefendi’nin de o gün yaşgünü imiş. O’nun için sahneye bir çikolatalı pasta getirilmişti, ”Happy Birthday- iyi ki doğdun” şarkısı Türk Müziği Sazlarıyla çalınmıştı, bir kez de benim için aynı şarkıyı çaldılar, saz sanatçısı arkadaşlarım…Müziğin evrenselliğine tanık olduk…Yaşgünü kızı olarak, iki şiiri paylaştım konuklarla, birisi Özdemir ASAF’a, diğeri Cüneyt ARKIN’a aitti.

Aynı gün doğduğumuz Kemanı Yaşar AKSU ile burcumuzu ”kovada balık” diye nitelendirdik, çünkü Kova burcu’nun bitimi ile Balık burcu’nun başlangıcı’nda doğmuşuz…Meğer kendisi mazide ”Yandım Çavuş” ile ”İngiliz KEMAL” adli filmlerde rol almış, Ankara Devlet Konservatuarı’nda Keman ve tiyatro eğitimi almış, Hukuk tahsil etmiş, Değerli Keman Sanatçısı Aslan HEPGÜR’den keman dersleri almış, Kayınvalidesi ile birlikte Siyaset hayatında da bulunmuş, iki çocuk babası ölmüş, hayata sevdalı bir insanmış meğer…kızı Fugen Hanım ve torunlarıyla birlikte, konserin sonunda bana kendi pastasının yarısını hediye edişi de ne kadar centilmen bir insan olduğunu gösteriyordu… Sahnedeki sözlerim için beni takdir ettiğini belirtip, benimle fotoğraf çektiren Görkem Bey’in de içtenliğine,teşekkür ettim. Sahneden indiğim zaman,( SAHNEYE ÇIKILIR VE SAHNEDEN İNİLİR çünkü, SAHNE ALINMAZ- SAHNEYİ ALMAYA KİMSENİN GÜCÜ YETMEZ ,bu gerçeği bilenlerdenim) bana o anda bir şiir yazıp veren, daha önce hiç tanışmadığım Sayın Abidin KIRKOÇ Beyefendi’nin ”Doğumgünümü kutlama şiiri ” de beni çok mutlu etti, fatura bildirim ayrıntı kağıdının arkasına yazdığı için, özür dileyişi de çok nazikti, şairin inceliği, şiirin ipinceliği böylesine, gözle görülür işte… Sanatçıların doğru anlaşıldıklarını hissettikleri zaman ki hazları, çok dikkate değer bence…

Sarıyer ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ Başkanı Sayın, Fahrettin SERDAROĞLU da, emekli bir öğretmendir, konseri izlemeye gelenler arasındaydı, oradaydı.
Emekli öğretmen olan, Saime KARACA Hanımefendi’nin, o akşam, yaş günümü bilmediği halde, salonda karşılaştığımız anda, kolundaki nazar boncuğunu çıkartıp bana hediye etmesi, benim için unutulmazdı…51 senelik ömrümde hatırladığım yaşgünlerimin yanı doğum günlerimin sayısı oldukça azdır, şöyle bir maziye baktığımda…Bayram Amcamın aldığı oyuncak maymun’um, Ali Amcamın aldığı Erzurum taşlı balık şeklindeki gümüş kolyem, Necati Dayı’min aldığı Mandolin’im, babamın aldığı mizika ve melodika’m, Yusuf Dayımın aldığı köyü kahve renkli süet heybem, Annemin ve komşularımızın her sene başka rengini özenle seçerek, Kapalıçarşı’dan aldıkları üçü ponponlu çarıklarım, pisi pişilerim, komşumuz Nedret Hanım’ın benim için yaptığı pandispanya ve kurabiyelerim, kendi kendime aldığım kitap ve plaklarım, kendim için hazırlayıp yaptığım, yağsız, üzeri hafif yanmış kekim, Erenköy Zuhal Pastanesi’nden aldığım, lezzeti hiç değişmeyen limonlu kekim, Cem KARACA’nın doğumgünümde anneme çektiği telgraf, iki kere yürekten verildiğine inandığım ve aldığım ve kurutarak sakladığım çiçeklerim, benim unutamadığım hediyelerimdir…bu yaşgünüm de unutulmazdı bence…

Biz şarkılarla teselli ve tedavi olurken, dışarda soğuk vardı. Yeni Zelanda’da deprem olmuş. Libya’da yaşananlar için, ABD Dışişleri başkanı, Hillary CLİNTON Libya’daki şiddeti kınamış. Libya’dan kaçan 300 Filistin’li, Devlet Başkan’ı Mahmut ABBAS’ın ricasıyla İsrail’e sığınmış, bu açıklamayı ise NETENYAHU yapmış. Görevinden istifa eden bir Libya’lı diplomat, Libya Lideri Muammer KADDAFİ’nin halkına karşı, sarin gazi kullanabileceği yönünde uyarıda bulunmuş, ( şair Latif ŞİMŞEK’in yazdığı ”saçların sarin yüklü” adli şiirini hatırladım birdenbire, çünkü kendisine sormuştum, sarin nedir diye, zehir diye cevap vermişti…) ,Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah GÜL Beyefendi, Libya Lideri Muammer KADDAFİ’ye ”Halkına kulak ver” diyerek, Demokrasi çağrısı yaparak bir ”ilk” ölmüş… insanlar ve savaşlar…mümkün mü mutlu olmak? doğduğun gün bile… Bile bile…

Cordova kentinde, iki Protestan kilisesi, Cami’si olmayan Müslümanlara Namaz saatinde kapılarını açıyormuş. Orada yaşayan Müslümanlar ise, bu sevabı unutmayacaklarını belirtip, ilerde kendi Cami’leri olunca Hristiyanlara kapıyı daima açık tutma sözü vermişler… insanlık ve saygı… mutlu olmak mümkün…her gün…işte o zaman hergün herkes için doğum günü…Barış için umut güzel şey, heyecan dolu, yasama sevinci dolu, bahar gibi…
Cem KARACA-APASLAR GRUBU’nun Gitaristi, Bestecisi ve Ozanı Mehmet SOYARSLAN’ın babası bir doktordur. ve bir şarkısında söylediği gibi, bu şarkı yeryüzündeki herkese hediyem olsun, bizim yaşgünümüzde, kovadaki balıklardan, diğer balıklara ( mesela yaşgünleri çok yaklaşan Bilge ve Dursun KARACA Hocam’iza ) ve diğer burçlardaki herkese…

”Bugün sen çok gençsin yavrum, Hayat ümit neş’e dolu, Mutlu günler vaad ediyor, Sana yıllar ömür boyu, Ne yalnızlık ne de yalan üzmesin seni, DOĞARKEN AĞLADI İNSAN, BU SON OLSUN BU SON… şarkılar ölümsüzdür…

1635010cookie-check51’nci yaş günüm

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.