Ulusal basında yer alan 23 Haziran’daki AB Referandumu tartışmaları ve anketlerine göre, “AB’de kalalım diyenler” at başı önde gidiyor…
Başbakan David Cameron’un, AB’den çıkalım diyen “Brexit”li gençlere yönelik “Geleceğimizi tehlikeye atıyorsunuz” sözü işe yaramışa benziyor.
Başbakan’ın Brexit’lilerin yanısıra Panama Skandalı dolayısıyla da kafası oldukca dumanlı. 2010’da ölen babasının vergi cenneti Panama’da Mossack Fonseca’nın müşterileri arasında olan offshore şirketinde, kendisinin ve eşi Samantha’nın hissesi olduğunu kabul eden Cameron bu hisseleri de başbakan olmadan kısa bir süre önce 2010 yılında yaklaşık 30 bin sterline sattıklarını söylemişti.
Peki Cameron suçlu mu? Offshore şirketleri ve yapılanmaları kullanmak uluslararası hukuku ihlal anlamına gelmiyor ama Türkiye’de dahil bazı ülkeler offshore şirketler aracılığıyla vergiden kaçmayı yolsuzluk kapsamında değerlendiriyor ve vergi cennetlerindeki bu gizliliği etik bulmuyorlar.
Cameron’un itirafı sonrasında; istifa çağrılarının arttığı ve parti içerisinden de tepkilerin yükselmeye başladığı ulusal basına yansıdı.
Neyse biz yine AB Referandumu’na dönersek, ORB’nin telefon anketi, AB’de kalma kampanyasının oylarının küçük ama sonucu değiştirebilecek bir ölçüde arttığını gösteriyor. Ankete katılanların yüzde 51’i (geçen aydan bu yana yüzde 4’lük bir artışla) AB’de kalmayı destekliyor. “Çıkalım” diyenler ise geçen aydan bu yana yüzde 5 azalarak yüzde 44’e inmiş durumda. Yalnızca yüzde 5’lik bir kısım halen kararsız görünüyor ve bu oran referanduma 10 hafta kalmışken oldukca düşük sayılıyor.
David Cameron’un tekrar başbakan seçilmesine yardımcı olan strateji uzmanı Sir Lynton Crosby, Referandumun sonucunu kararsız olanları ikna etmenin değil destekçileri sandığa gitmeye ikna etmenin belirleyeceği yorumunu yapıyor.
Her iki konuyu birleştirirsek, Cameron iki badire atlatması gerekiyor. Panama ve Referandum… İlkini geçer ikincisine takılırsa istifa etmek zorunda kalabilir. Bana göre AB’ye şantaj yapayım derken referandumun hayalden gerçek olmasına neden oldu. AB’den çıkalım diyenler kazanırsa Cameron’un işi de biter.
Londra’nın muhafazakar Belediye Başkanı Boris Johnson, satrançda bu olasılığı gördüğü için “AB’ye Hayır” diyerek Cameron’a alternatif oldu. Seçim kazanmış bir başbakanı ancak bu yolla koltuğundan edebileceğini düşünen Johnson’un o koltuğa oturma olasılığı her zamankinden yüksek görünüyor.
AB kampanyalarının kavgasız, akıl oyunlarıyla yürütülmesi “ince İngiliz siyaseti”nin bir özelliği demeli…
Unutmadan… AB’den çıkalım diyenlerin bir argümanı da AB’nin Ortadoğu ve göçmen politikasından dolayı terörün de Avrupa’ya dolayısıyla BK’ye de ithal edildiği varsayımı… Sanki AB’den çıkılınca BK terörden kurtulacak? Bu argümana katılmak mümkün değil tabii.
MÜZEYYEN’İ ARIYORUZ
Geçen Temmuz’dan buyana kendisinden haber alınamayan Müzeyyen Kaygısız’ı (52) kardeşleri arıyor… Uzun yıllardır Londra’da Haringey bölgesinde yaşayan Kayseri kökenli Kaygısız, demokrat kişiliği ve toplumsal duyarlılığı ile tanınıyor. Benim de arkadaşım olan Kaygısız’ın bir an önce bulunması için yerini yurdunu bilen varsa e-posta atmalarını rica ediyorum. Türkiye’deki kaygılı ailesi iyi haberlerini bekliyor.
