ABD ve ‘anlık istihbarat’ palavrası…

Hiç bir büyük ve güçlü devlet, gelişmekte olan, az gelişmiş, ya da üçüncü dünya ülkelerine samimi davranmıyor. Kendileri dışında kalan tüm ülkelere bazen ikinci, bazen üçüncü sınıf ülke muamelesi çekiyor.
Dahası bazı ülkeleri yok dahi farzedebiliyor.
Bütün bunları biliyoruz.
Başta ABD olmak üzere, Avrupa’nın üç büyükleri sayılan İngiltere-Almanya ve Fransa dünyaya hükmetmeye çalışırken sadece kendi çıkarlarını savunan politikalar üretiyorlar.
Geri kalan ülkeler, bu güçlü devletlerin verdiği rolleri oynuyorlar.
Ne çevre umurlarında…
Ne gelişmişlik.
Ne kendileri dışındaki ülkelerin refahları dertleri.
Ne de dünya barışı.
Sadece kendileri, kendi gelecekleri umurlarında.
Geçenlere savunma sanayiinde önemli bir görevde bulunan bir dostumla sohbet ederken “anlık istihbarat” konusunda kafama takılan soruya yanıt aramak istedim.
Hani PKK konusunda ABD ile kurduğumuz üçlü mekanizmanın işleyişindeki kilit cümle “anlık istihbarat paylaşımı” nedir diye?
Savunma işlerinde etkin görevi olan dostum şunlar aktardı:
“ İstihbaratı kategorize etmek bizi yanlışa götürür. İstihbarat bilgi alış-verişi olduğuna göre, bunun anlık, saattlik, günlük, haftalık ve aylık gibi kategorize edilmesi diye birşey yoktur. Yıllardır üyesi olduğumuz Nato’dan anlık istihbarat alıyoruz. Ya da alıyormuş gibi yapıyoruz. Nato’nun en güçlüsü kim? ABD. Son gelişmeler gösteriyor ki, demek ABD bize Nato’ya üyeliğimizden bugüne kadar anlık istihbarat vermiyor anlamı çıkar. Ya da veriyordu da laylaylom istihbarattı. Ya bizi yanılttı ki, o akla daha yatkın, ya da daha yeni yeni gerçek ve doğru istihbarat verecek.”
Tabii bu bilgi karşısında derin kaygılara kapılmamak mümkün değil.
ABD’nin Nato aracılığı ile vermek zorunda olduğu anlık istihbaratın geçmişteki uygulamaları karanlıkmış demek.
Ben bunu anladım açıkcası ki, aksini düşünecek neden yok.
Sohbetin bir yerinde, haberleşme uydusu ihalesine geldi söz.
Yani Türkiye’nin uydu haberleşme sistemine geçişe dayandı sohbet..
Yıllardan askerlerin gündemindedir bu konu.
Hani PKK’nin eski lideri Öcalan’ı bize paketleyip servis eden CİA’nın yararlandığı sistem.
Uydudan Öcalan’ın içtiği sigara markasını tesbit eden sistem.
Şu anda PKK’nın hangi dağda, hangi mağarada uykuya yattığını gören sistem.
İşte bu sisteme kavuşmak için gösterdiğimiz çabalara karşın, başta ABD olmak üzere, Fransa, Ingiltere ve Almanya  Türkiye’ye deyim yerindeyse “kan kusturmuş” lar.
Sohbet sırasında anlıyorum ki, güçlü devletler, sahip oldukları yüksek tekonolojiye diğer develetlerin sahip olmasını istemiyorlar.
İşte hedefteki İran.
İşte işgal altındakı Irak.
Tabii bir de Kuzey Kore.
Güçlü devletler, uydu haberleşmesi de dahil üstün teknolojilerin “üçüncü dünya ülkelerinin eline geçmemesi için” aralarında gizli bir anlaşma yapmış olabilirler. Bunu bilemeyiz.
Peki Türkiye onlara göre hangi sınıfa dahil.
Savunma sanayici dostum “Düne kadar bize de üçüncü dünya ülkesi muamelesi yaptılar. Bakalım önümüzdeki dönemde tavırları ne olacak?”
Yani ABD ve Avrupa’nın güçlü devletleri, Türkiye’yi hala üçüncü dünya ülkeleri arasında görüyorlarsa yandı keten helvam.
Peki son durum nedir?
Dostum iyimser bu konuda.
Son gelişmeler göstermiş ki, sadece ABD değil Avrupa’nın güçlüleri de Türkiye’nin vazgeçilemeyecek ülke olduğunu nihayet anlamışlar…
Anlaşılıyor ki “hal ve gidiş” notumuz iyi.
Uydu istihbaratı teknolojisinin Türkiye’ye verilmesinde samimi iseler bunu yakın ve kısa zamanda görürüz.
Kısa sürede böyle bir sisteme sahip olursak, terör dahil tüm güvenlik sorunlarının çözümünde kendi yağımızla kavrulma şansını elde ederiz.
Eğer başta ABD ve Avrupa’nin üç büyükleri samimi değillerse bundan böyle yine “anlık istihbarat” ninnileriyle uyumaya devam ederiz.

1624120cookie-checkABD ve ‘anlık istihbarat’ palavrası…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.