Akademisyenlerin kabusu henüz bitmedi

Çağlayan Adliyesi 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde terör örgütü propogandası yaptıkları gerekçesiyle yargılandıkları davada tahliyelerine karar verilen dört akademisyenin özgürlüklerine kavuşmalarından duyduğumuz sevinç, önümüzdeki aylarda Türklüğü aşağılamayı suç sayan bir diğer ceza maddesinden yargılanabilecekleri olasılığı karşısında kursağımızda kaldı.

Esra Mungan, Muzaffer Kaya ve Kıvanç Ersoy 19 Mart’ta, Meral Camcı ise 1 Nisan’da “Bu suça ortak olmayacağız”bildirisini imzaladıkları ve güneydoğuda süren şiddetin son bulmasını, barış arayışlarına geri dönülmesini istedikleri için tutuklandılar.

Bildiriye imza atan binden fazla akademisyenden pek çoğu da disiplin cezalarıyla karşı karşıya kaldı, bazılarının görevine son verildi.

38 gün boyunca özgürlerinden mahrum edilen bilim insanları,Türkiye’de akademik özgürlüklerin ve genelde ifade özgürlüğünün nasıl keyfi bir şekilde çiğnendiğinin en son örneğiydi ve dünya çapında sert eleştirilere neden oldu.

Son zamanlarda tanık olunan diğer önemli davalarda da görüldüğü gibi, bu defa da, savcılık makamının mahkemeye sunduğu iddianame, sağlam delillerden yoksundu.

Çağlayan Adliye’sindeki duruşmayı izleyen bir kaynağımın deyişiyle ‘savcının iddianamesinde belirttiği hususlara ilişkin değerlendirmeleri çelişkili ve zayıftı’. Önce, sanıkların tutukluluğunun sürmesini isteyen savcı, daha sonra şartlı tahliye talebinde bulundu.

Mahkemeyi izleyen bir diğer kaynağım ise ‘adaletin garip tecellisi’ deyimini kullandı. Terörizm propogandası iddiasını kanıtlayamayan savcının, sanıkların bu defa ‘Türklüğü aşağılamayı suç sayan Türk Ceza Kanununun 301. Maddesi kapsamında soruşturulmaları için Adalet Bakanlığının izninine başvurulmasını talep etmesinin şaşkınlık yarattığını vurguladı.

Mahkeme, Adalet Bakanlığından iznin beklendiği süre içinde dört akademisyenin salıverilmesini kararlaştırdı.

Bakanlığın olumlu yanıt vermesi durumunda, 27 Eylül’e ertelenen duruşmada, akademisyenler, Türk Ceza Kanununun en tartışmalı maddelerinden biri olan ve ‘Türklüğü Alenen Aşağılama’yı suç sayan 301’den yargılanacak.

Aralarında Nobel ödüllü Orhan Pamuk ve yazar Elif Şafak’ın da bulunduğu yüzlerce kişiye karşı TCK’nın 301. Maddesi uyarınca geçmişte sayısız davalar açıldı.

Hrank Dink, üç kez 301’den yargılandı. ‘Türklüğü alanen aşağılamakla’ suçlanması, Dink’in 2007 yılında öldürülmesinde kuşkusuz önemli rol oynadı.

AKP hükümeti, 2008 yılında 301. Maddede değişiklik öngören tasarıyı Meclis’e sundu ve 301.maddenin dili ve kapsamı değiştirildi. Avrupa Birliğinin baskılarına karşın, madde tamamen kaldırılmadı ancak uygulanması Adalet Bakanlığının iznine bağlandı. 301 kapsamında açılan davaların sayısı azalmakla beraber, yapılan değişiklikle, siyasetin yargıya müdahale şansı da güçlendi.

İnsan hakları savunucuları, hukukçular ve sivil toplum kuruluşları, 301. Maddenin Türkiye’de ifade özgürlüğünü sınırlayan sorunlu yasalardan biri olduğunda hemfikir. Adalet Bakanlığının akademisyenlere karşı 301. Madde üzerinden soruşturma açılmasına izin vermesi durumunda, 2008 yılında yapılan değişikliğin ne kadar kozmetik olduğu anlaşılmakla kalmayacak, yürütmenin yargı üzerindeki etkisi ve baskısının boyutları da bir kez daha gözler önüne serilecek.

_______________________________

* Yazarın diğer yazıları için lütfen tıklayınız:
http://www.firdevstalkturkey.com/tr/

1581910cookie-checkAkademisyenlerin kabusu henüz bitmedi

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.