Aleviler ve Kürtler Hıristiyanlaşıyor mu?

Misyonerlerin Türkiye’de başlattığı faaliyetler masum birer dini çalışmadan çıkarak dış kaynaklı siyasi ve maddi oyunlara dönmektedir.


Ülkemizden mülk ve toprak satın alan yabancıların “din özgürlüğü” kılıfı altında yaptıkları teşvikler ve çeşitli vaatleri üzerine halkın din değiştirmesi ekonomik sıkıntılarından dolayı kaçınılmaz olmaktadır.


Çarşı pazar, ev ev dolaşarak İncil dağıtan, para ile gençlere din değiştirmelerini telkin eden misyonerlerin bu faaliyetleri ülkemizin dini, toplumsal birlik ve bütünlüğünü tehdit eden büyük bir tehlike arz etmektedir.


Dindar Müslümanlar din değiştirme olayına nasıl bakıyorlar?


  
Hıristiyan din görevlisine yönelttiğimiz, “Kiliselerde din değiştiriliyor mu?” sorusuna karşılık: “Hiç kimse ‘kandırıldığı’ için ya da ‘parayla satın alındığı’ için din değiştirmez. Sıkça yapılan ‘Buraya gelenleri parayla kandırıp Hıristiyan, Yahudi yapıyorlar.’ suçlaması büyük bir haksızlıktır.” ifadesinde bulunmuştur.


Aynı soruyu Müslüman din görevlilerine sorduğumuzda farklı bir yorumla karşılaştık. Müslüman din adamlarının bu olaya bakışı dinin öngördüğü açıdan önemli bir fark arz etmiyor. Ancak İslam’a göre, “Bir insanın hidayetine sebep olmak dünyalara değişilmez bir başarıdır, bir ibadettir, bir hayırdır. Bir Müslüman’ın din değiştirmesi, kâfir olması ise en büyük günahtır. Bu da Müslümanları son derece üzer, toplum buna tepki gösterir.


Hatta geçmiş zamanlarda İslam, toplum ve devletin temelini oluştururken gayrimüslimler din özgürlüğünden yararlanarak ülkede rahat yaşarlardı. Dininden dönenler ise -ki onlara mürted denirdi- ülkeyi terk etmek mecburiyetinde kalırlardı.


Hıristiyanlar, Yahudiler ve diğer dinlerden olanlar kendilerinden olup da din değiştirenlere daha fazla tepki gösteriyorlar, sıra kendilerine gelince, “Kim ne karışır?” demiyorlar.


1500 Alevi kökenli vatandaşın din değiştirip Hıristiyan olması konusunda alınan haberler gerçek boyutta ise ülkemizin, ister Alevi ister Sünni olsun, bütün dini hassasiyeti olan Müslümanlarının buna üzülmeleri, olayı önemsemeleri ve gerekli tedbirler üzerinde düşünmeleri gerekir.


Alevilerin mezhep ve tarikatları Sünnilerinkinden farklı olsa da dinleri farklı değildir, onlar mümin, Müslüman kardeşlerdir. İster Sünni ister Alevi hiçbir Müslüman’ın dinini doğru anladığı ve yeterli eğitimini aldığı takdirde Hıristiyan olacağına ihtimal verilmez.


Müslüman asıllı bir kimse din değiştiriyorsa onun Müslümanlıkla ilişkisinde, özellikle bilgi ve eğitim bakımından, arızalar var demektir. Para vb. yardımlarla kandırılma meselesi de bazı tezleri doğrulayacak mahiyette değildir.


Özellikle Müslümanlığın kollarından olan Alevilik mensuplarının din değiştirdiği tezi kulaktan dolmadır. Çünki, tarihi gerçekleri görmeden yorum yapmak çok çirkindir. Kızılbaş, Dersimli, Zazalar ve Kurmanclar yalnızca Ermenilere karşı değil, bütün Hıristiyanlara karşı iyi davranmışlardır. Bu hoşgörü karşılıklıydı. Kimi otoritelerin Tunceli bölgesinde yaşayan Alevileşmiş Ermenileri, Kürtlere karşı kışkırtma çabaları ve onların mukavemetini azaltma çalışmaları Ermeniler tarafından
birçok defa boşa çıkarılmıştır. Kürtlere rüşvet vererek bu iki kavim arasında dini düşmanlık yaratma çabaları başarıya ulaşamamıştır.


Bütün dünya asırlardan beri misyonerlerin insanları Hıristiyanlaştırma çabaları bilinmektedir.


Öyle anlaşılıyor ki AB ve bugünkü dünya ile ilişkiler sürecinde Müslümanların dinlerini korumak ve dileyenlerin serbest iradeleri ile İslam’ı seçmelerine yardımcı olmak için geçmiş zamanlardakinden farklı gayretler göstermeleri gerekmektedir.


Araştırmamız sonucu, misyonerlerin, bir tür sivil toplum faaliyeti olarak yürüttükleri asimilasyon çalışmalarını özellikle zengin muhitlerde ve üniversitelerde odaklaştırdıkları tespit edilmiştir.


Aleviler mi din değiştiriyor, yoksa daha önce din değiştirmiş Ermeniler mi özüne dönüyor?


  
Hıristiyanlığa geçenler üzerine yapılan çalışmalara göre en çok din değiştirme İstanbul’da gerçekleşirken, onu Diyarbakır, Adıyaman, Batman, Sivas, Tunceli ve Malatya takip etmektedir.


Ülkemizde din değiştirme olayları sıklıkla yaşanmış ve yoğunluğun özellikle Ermeni kökenli vatandaşlar üzerinde olduğu anlaşılmıştır.


Başta Tunceli-Merkez’e bağlı olmak üzere, bazı köylerde, aslında Ermeni kökenli aileler olduğu ve yıllarca yaşadıkları bölgede Müslüman olarak tanındıkları da bilinmektedir. Aslen Ermeni olan ailelerde bir kuşak öncesinde Agop ve Marta gibi isimler kullanıldığı da açıkça bilinen bir gerçektir. Bu ailelerin mahkemelerde açtıkları davalarla İslamiyet’ten
Hıristiyanlığa döndükleri de görülmektedir.


Türkiye geneline yayılan bir araştırmanın sonuçlarına göre yıllarca Müslüman görünen, Türk ve Müslüman isimleri taşıyan yüzlerce Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı son yıllarda eski dinlerine ve isimlerine geri dönüyor. Nüfus kayıtları bu konudaki ilginç örneklerle dolu. İki farklı kimlik numarası olan, ikinci TC kimlik numarasıyla Ermeni asıllı olduğu anlaşılan ve Hıristiyanlığa geçen yüzlerce örnek bulunuyor.


Fidan Demir bunlardan sadece birisi. 1966 yılında Hıristiyanlığa geçen ve
1967’de Ermeni-Hıristiyan Antıranik Çakıcı ile evlenen Fidan Demir, köken
itibariyle Ermeni’dir. Kızlık soyadı ‘Demir’ ile İstanbul-Eminönü
Saraçishak’taki kütüğünde tek başına kayıtlı olan ve başka aile kaydı
bulunmayan Fidan Demir’le ilgili bir başka kayıt ise Kütahya’nın Tavşanlı
ilçesine bağlı Gürağaç Köyü’ndedir.


Gerçek adı Fidan; babası, Manuk-Meryem çiftinden olma ve aslında Müslüman olarak bilinen Ermeni asıllı Arif Demir; annesi ise, Elyaz-Kipsima çiftinden olma Ermeni asıllı Zekiye Demir olarak geçmektedir. Kısacası iki farklı TC kimlik numarası ile kütüğünü değiştiren, 1996’da Hıristiyan olarak Seta ismini alan, Antıranik Çakıcı ile evlenen ve bu evlilikten doğan çocuklarına Talin ve Ara isimlerini vererek onları Hıristiyan olarak kaydettiren Fidan Seta Demir aslen Ermeni’dir. Yani yaptığı din değiştirmek değil, asli dinine dönmektir.
Nüfus kayıtlarında buna benzer yüzlerce örnek bulmak mümkün.
Hıristiyan olanlar yıllar sonra din değiştirme kisvesi altında


Misyonerliğe dair söylentiler arasında en çok tartışmaya yol açan konulardan biri, misyonerlerin esas hedeflerinin Aleviler ve Kürtler olduğu yönünde olanıdır.


Geçmişte Hıristiyan olan ve başta Ermeni olayları sırasında olmak üzere özellikle Alevi ve Kürt vatandaşlarımızın yaşadığı bölgelere sığınarak oralarda yaşamlarını devam ettiren kişiler ile grupların çokça olduğu bilinmektedir. O zamandan günümüze dek Müslüman olan Alevi ve Kürt vatandaşlarımızla yaşamlarını sürdüren Ermeni ve Süryaniler şimdi din değiştirmek adını kullanarak aslında kendi dinlerine dönmektedirler.

705530cookie-checkAleviler ve Kürtler Hıristiyanlaşıyor mu?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.